İnsan beyninin en yeni keşfi: Kuşburnu sinir hücreleri

Sinirbilimin en önemli yayınlarından bir kabul edilen “Nature Neuroscience” dergisinde 27 Ağustos 2018 günü, beyinle ilgilenen herkesi heyecanlandıracak bir makale yayımlandı. Makalenin, sinirbilim dünyasını bu kadar heyecanlandırmasının sebebi ise, insan beynine özgü olduğu düşünülen yeni bir sinir hücresinin bulunması idi. Yapılan çalışmalar henüz çok erken aşamada olmasına rağmen bilim adamları, bu özel sinir hücresinin sadece insanlarda ve bazı primatlarda bulunduğunu düşünüyorlar. Görüntüsünden dolayı kuşburnu nöron(rosehip neuron) olarak adlandırılan bu hücreler, beynin bilinçten sorumlu olan korteks bölgesinde bulunuyor.

Şu ana kadar bilinen sinir hücreleri, dendrit adı verilen ve diğer sinir hücrelerinden sinyal alan uzun yapılara sahiptirler. Yeni keşfedilen kuşburnu sinir hücresinde ise bu dendritler, çok fazla dallanma yaparak hücreye çalıyı andıran bir görüntü verir.

 


 

Sinirbilimin babası olarak kabul edilen Santiago Ramón y Cajal’ın, sinir sisteminin yapısıyla ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel ödülü almasının üzerinden 112 sene gibi uzun bir zaman geçtikten sonra böyle önemli bir keşfin yapılmasının iki sebebi var. İlk olarak bu hücreler, beyinde çok nadir olarak bulunuyorlar. Sinirbilim araştırmacılarının deneylerinde kullandıkları fare türünde ise bu hücreler hiç bulunmuyor. Diğer sebep ise araştırmanın yapılabilirliği ile ilgili. Bu tarz buluşların yapılabilmesi çoğunlukla canlı doku çalışmaları ile mümkün oluyor. Canlı doku çalışmalarını insanda yapmak etik olarak kabul edilen bir durum değil.

Araştırma zorluklarından ve çalışmaların henüz başlangıç aşamasında olmasından dolayı, bu hücrelerin beynin ne kadarını kapsadığı ve görevlerinin ne olduğu tam olarak bilinmiyor. İlk bulgulara göre kuşburnu sinir hücreleri, korteksin ilk katmanında %10 ile %15 arasında bir yoğunlukta bulunuyorlar. Diğer katmanlar incelendikçe sayılarının artmakla birlikte, en yoğun yerin ilk katman olarak kalacağı düşünülüyor.

Çevrelerinden bulunan diğer sinir hücreleri ile temas etme şekilleri ise bu hücrelerin sinyal iletiminde bir fren mekanizması gibi rol alabileceklerini söylüyor. Araştırmacıların ilerleyen hedeflerinden biri, bu fren mekanizmasının, daha büyük sinir hücre grupları arasında nasıl bir işlev yürüttüğünü bulmak. Bu sayede, insana özgü olan beyin bozuklukları ve nöropsikiyatrik hastalıkların tedavisi için yeni bir umut doğmuş olabilir…

Sinem SERAP  • Yeditepe Üniversitesi Sistem Mühendisliği Bölümü Doktora Öğrencisi

Güncel Bilim