Sosyalist Ütopyanın maddi zemini

Yazan
Cemil Gözel
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
5 dakika

Teknoloji şöyle tanımlanabilir: “Üretim, araştırma, savaş vs. amaçlarıyla meydana getirilmiş olan, enerji ve enformasyon kontrol, toplama, biriktirim, süreçlendirim ve iletimine ilişkin makine, cihaz, sistem ve araçlarının genel toplamı.” Yani teknoloji doğayı değiştiren insan emeğinin bir ürünüdür. Dolayısıyla “teknoloji tarihi, sınıf güçlerinin değişen kararlılıklarının tarihidir.”

Teknoloji ve insanlığın geleceği ilişkisinde, önümüzde sosyalist bir ütopya mı yoksa kapitalist bir distopya mı var? Teknolojiyi, onu oluşturan toplumsal koşullardan, yani “sınıf güçlerinin değişen kararlılıklarından” bağımsız ele alarak bu soruya doğru cevap vermek mümkün değil. Elbette teknoloji bir “bağımlı değişken” olarak incelenmeli. Yani onu kullanan sınıfların ortak çıkarları, teknolojinin niteliğini de yansıtıyor. Burada teknolojinin, kapitalizmle bağıntıları önemli bir ayraç vazifesi görüyor.

Marx, makineleşmeyi bütün değişkenlerden bağımsız değil, kapitalist formasyonda çözümlemiştir. Bu çözümlemeden, kapitalizm altında “her zaman makinelerin kullanım alanının dar, gelişiminin ise sınırlı olacağı” sonucunu çıkarmıştır. Başka bir deyişle, gelişme ile kapitalizm bir noktada çelişkiye düşecektir. Bu çıkarım kapitalizmde makineleşmenin aldığı biçim üzerinedir. Özellikle Grundrisse’nin “Makineler Üzerine Fragmanlar” ve Kapital Cilt 1’in “Makine ve Büyük Sanayi” bölümlerinde, makineleşmenin sınıfsız toplumun yaratılması açısından sunduğu olanakları da incelemiştir.

Marx, sermayenin her zaman emeğe ve Emek Gücüne bağımlılıktan kurtulma eğilimi taşıdığını söylemiştir. Bu bakımdan makinelerin kullanımı açısından kapitalizmin asla en uygun ve nihaî toplumsal ilişki olmadığı yönünde fikir belirtmiştir Grundrisse’de.

Makinelerin kullanımı açısından kapitalizm en uygun toplumsal ilişki neden değildir? Çünkü kapitalizmde makineler emeğin üretkenliğini artırmak için yani artık değer üretmek için geliştirilir. Bu da –makine sömürülemeyeceğine göre– daha çok işçiye gereksinim demektir. Bu yüzden modern sanayinin gelişimiyle birlikte kapitalizm altında makineler, Emek Sürecinin işbirliğini ikame etmedi, onu teknik temel olarak yeniden yarattı. Çünkü insan yeteneğine bağımlı işbölümü geçerliydi. (Ancak Marx makinelerde, süreç içerisinde, toplumsal iş bölümünü ortadan kaldıracak dinamikler bulur ve Marx’ın sisteminde insan özgürlüğü, toplumsal işbirliği aşılırsa mümkündür.) Kapitalizmde işbölümü makinelerin yapısı, üretimin sürdürülebilirliği ve otomasyon arasındaki nesnel ilişkilerle tanımlanır. Bu da Emek Sürecinin işbirliğine dayanan yönünün teknik bir zorunluluk olduğu anlamına gelir. Makineleşmenin teknik zorunluluğu olan Emek Sürecinin işbirliği üretkenliği artırır. Üretkenliğin bu artışı, kapitalistin ücret ödemeden edindiği Emek Gücünü yaratır. Fakat aynı şey makineler için geçerli değildir. Bunun nedeni makinenin değerinin ürüne geçmesidir. Ürün değerinde mutlaka makineden aktarılan bir pay vardır. Makine, Emek Gücünü ikame eder. Örneğin, bir ürünü ucuzlatması için makine üretilecekse, onun ikame edeceği Emek düşünülünce, o makinenin üretiminde ikame edeceği Emekten daha fazlası kullanılamaz. Kapitalizm emeğe göre değil Emek Gücüne göre ödeme yaptığı için makinenin kullanım sınırını, makinenin değeri ile ikame edeceği Emek Gücü arasındaki fark belirler. Bu da kapitalist formasyonda her zaman makinelerin kullanım alanının dar, gelişiminin ise sınırlı olacağı anlamına gelir.

Makine, Emek Sürecinin işbirliğini ikame etmediği için kapitalizm altında teknoloji, işçiyi makineleştirdi. Ayrıca istihdam ve fazla üretim sorunları doğurdu. O yüzden Marx, Grundrisse’de, makinelerin en uygun kullanımının komünist ilişkiler altında mümkün olabileceğini ileri sürmüştür. Bu aynı zamanda, o ilişkileri yaratacak maddi koşullara gönderme olarak da okunmalı.

Teknolojik gelişme, Marx’ın, “bireylerin özgürce gelişimine, dolayısıyla artık emek elde etmek üzere gerekli emek sürecinin indirilmesine değil de genel olarak toplumun gerekli emeğinin bir minimuma indirilmesine dayanan, böylelikle de herkes için yaratılan boş zaman ve araçlarla bireylerin sanatsal, bilimsel vb. alanlardaki gelişimine olanak tanıyan…” diye özetlediği toplumun maddi temelini yaratıyor. Bu bakımdan teknolojinin, nihaî süreçte kapitalist ilişkileri tasfiyeyi getirecek maddi koşulları yarattığını söylemek bir teknoloji fetişizmi değil, çünkü Marx’ın dediği gibi kapitalizmin eğilimi kendinin çözülmesi yönündedir. Fakat bu kendiliğinden olmayacak.

En önemli tarihsel çıkarımlardan biri, insanın etkinliğini teknoloji sayesinde gerçekleştirmesidir. İnsanlık tarihine bakın, bütün sıçramalar teknoloji aracılığıyladır. Teknolojik gelişmeler, bir insan etkinliği olan sosyalist ütopyanın maddi zeminini yaratıyor. Elinizdeki sayı, bu düzlemde ortaya atılan bütün sorulara yanıt veriyor. Katkı sunan tüm yazarlarımıza teşekkür ediyoruz.

Çiviyazısı
Etiketler
Makineler, Teknoloji, Marx, Grundrisse, Kapital