Safsatalara karşı mücadelede 30 yıl

Yazan
Prof. Dr. H. Çağatay Keskinok
Yazının Okunma Süresi
7 dk.

“Ütopyasız Bilim Olur mu?”, 2 Mayıs 1993 tarihinde yayın yaşamına başlayan Bilim ve Ütopya dergisinin ilk sayısının başlığıdır.  

Bilim ve Ütopya dergisi ilk sayısından bugüne gerek feodal toplumun miras bıraktığı –daha doğrusu emperyalizmin az gelişmiş ve ezilen dünyada, yıkıcı iktisadi, toplumsal siyasi etkilerinin ve müdahalesinin sonucu olarak ittifak oluşturduğu, yıkıcı etkilerin dirilttiği– safsatalara gerekse emperyalizmin ezilen dünyaya her müdahalesinde gerekçe gösterdiği özgürlük, demokrasi safsatalarıyla, emperyalizmin son çırpınış aşaması “küreselleşme” olarak gizemselleştirilen 1990’lı yıllardaki safsatalarıyla mücadele ederek 356. sayısına geldi.

Dergi, uygarlık tarihinin Batımerkezci çarpıtılmasına karşı mücadele ediyor, sahte bilimleri mahkûm ediyor, özellikle bilim adına üretilen safsatalara karşı bilime sarılarak mücadele ediyor.

Derginin yayın yaşamına atıldığı ilk günden bugüne, kapitalizmin Batı’da gelişmesiyle yüceltilen Batı’ya karşı yok sayılan, üstü safsatalarla örtülen Doğu’nun, Batı dışındaki dünyanın uygarlık birikimini ortaya yeniden çıkarmak gibi bir temel görevi olmuştur.

Uygarlık tarihi bir çatışmalar, sıçramalar ve bir bireşimler tarihidir. Oysa kapitalizmin yükselişi ile birlikte emperyalizmin hegemonyası ile Doğu’nun uygarlık birikiminin üzerine ideolojik perde çekilmektedir. Bilim ve Ütopya dergisi bu uygarlık birikiminin nasıl çalındığı, nasıl yok edildiğini gözler önüne sermeye çalışarak emperyalizmin ve sömürgeciliğin safsatalarına karşı mücadele veriyor; Dünyanın uygarlık birikiminin köklerini Batı ile başlatıp Batı’nın ulaştığı gelişmişlik düzeyini sonsal bir durum olarak ortaya koyan ideolojik çarpıtmalara karşı Batı’nın dışındaki insanlığın değerlerini ve birikimini okurlarına sunarak dogmaları/safsataları yıkıyor.

Dergi, dinler tarihine tarihsel materyalizmin dünyasından bakarken dinlerin uygarlık tarihinde tarihsel olarak oynadığı rolleri nesnel olarak ortaya koyuyor; mahkûm edici tutum ve yaklaşımlardan çok nesnel zeminde tartışma yürütüyor.

Batı’da kapitalist-emperyalist yükselişin karşısında yok sayılan uygarlık, gerçekte emperyalizmin ve sömürgeciliğin yok ettiği bir tarihtir. Dergi, o nedenle emperyalizmin ve sömürgeciliğin uygarlığı kılıçtan geçiren tarihine karşı, bu büyük birikimi yeniden emperyalizmin karşısına koyuyor, uygarlık birikiminin çarpıtılmasına yönelik safsatalara karşı mücadele veriyor. Yok edilen ve yok sayılan, emperyalist tahakküm altında üstü örtülen uygarlık birikimini gerçek ve nesnel zeminde ayağa kaldırabilmek Bilim ve Ütopya dergisinin 30 yıllık tarihî birikimi ve görevi olmuştur.

Bilim ve Ütopya dergisinin 2001 yılında 89. sayısının başlığı “Dersimiz Uygarlık… Avrupa Bilimi ve Felsefeyi Doğu’dan öğrenmiştir. Batı’nın temelindeki Doğu”dur.

1995 tarihli 10. sayının başlığı “Tarihten Günümüze Sahte Bilimler ve Şarlatanlık”tır. 20. sayıda ise “Aydın Metafizikleri” konusu işlenmiştir. 1996 tarihli 21. sayının başlığı ise “Avrupamerkezci Tarih Safsatası”dır. 2002 yılında 88. sayıda üniversite öğrencileri arasında düzenlenen safsata anketi yayımlanmıştır. 2002 tarihli 101. sayıda “Postmodern Şarlatanlığın İslamcı Versiyonu-Kuran’daki Şifre Safsatası” tartışılmıştır. 2008 yılında 170. sayıda Batı kaynaklı kavram sahteciliği konusu işlenmiştir: “Çöken Batı’nın Sarıldığı Dal: Kavram Sahteciliği.” 2009 tarihli 185. sayıda “Yaratılış Safsatasına Bilimsel Kılıf: Akıllı Tasarım”ın eleştirisi yapılmıştır. 2012 tarihli 217. sayıda “Postmodern Hurafeler”; 2020 tarihli 312. sayıda “Nörosafsatalar ve Gerçekler”; 314. sayıda “Sahte Bilim Hurafeleri – Astroloji,  Alternatif Tıp, Enerji Şifacılığı, Sahte Psikoloji, Ufoculuk”; safsataların doruğuna ulaştığı salgın döneminde 2021 tarih ve 330. sayıda “Postmodern Şarlatanlık: Alternatif Tıp”; 2022 tarih ve 342. sayıda da  “21. Yüzyılın Gericiliği ‘Neo’ ve ‘Post’” konuları işlenmiştir.     

Bilimin tarihini kuşkusuz coğrafya merkezli bir bakış açısı ile sınırlayarak kucaklamak olanaklı değil. O nedenle derginin görevi kapitalist emperyalist sistemin Batı’nın sınırları dışındaki etkilerini ortaya koymak kadar emperyalist müdahalenin sömürülen dünyanın birikimini yok sayan, gizleyen ideolojisine ve hegemonyasına karşı nesnel kanıtlarla ve birikim ile karşılık üretebilmektir.

Bilimsel gelişme ve araştırmanın üretime dönüşmesinin, üretici güçlerin gelişmesinde ilerleme, toplumdaki safsataların yıkılışının zeminini hazırlıyor. Üretici güçlerin gelişmesinin kendi başına üretim ilişkilerinin dönüşümünde belirleyici olduğu gibi teknikçi bir sav atmıyoruz şüphesiz. Ancak üretici güçlerin gelişmesi üretim ilişkilerinde dönüşümün zeminini hazırlıyor. Bu böyle olmakla birlikte geçmiş üretim tarzının miras bıraktığı safsataların yıkılmasında oynadığı/oynayacağı işlev göz ardı edilemez. Bir başka safsata kaynağı olarak uzmanlıkların putlaştırılmasının bilim alanları arasında yarattığı yapay bölünmelere karşı bilim alanları arasında ortak tartışma soruları ortaya atarak, keskin ayrımları yıkarak, bilim dünyasındaki safsatalara karşı da mücadele veriyor Dergi.

Bilim ve Ütopya dergisi, bilimin karşısına ütopyayı koyarak değil, bilimi ütopyalarla buluşturarak, nesnel gerçekliği insanlığın/toplumun özlemleri ile buluşturarak bir yandan nesnel gerçekliklerin süregiden dünyasını değişmez gerçeklere dönüştüren sahte bilimciliğe diğer yandan da insanların/toplumun özlemlerinin ifadesi olarak ütopyaları nesnel gerçeklerden, gerçek sorunlardan kopararak onları gerçekleşmesi olanaksız özlemlere dönüştüren safsatalara karşı da mücadele veriyor.

Batımerkezci bakış açılarına karşı ülkemizin birikimini öne çıkaran çizgisi ile dergi, emperyalizmin ulusal devletimizin yıkımını hedef aldığı 1990’lı yılların ortasında yayın yaşamına başladı. Küreselleşme olarak gizemselleştirilen bu emperyalist saldırı döneminde Bilim ve Ütopya dergisi emperyalizmin ideolojik ve siyasi saldırısına karşı önemli bir duruşu temsil ediyordu. Derginin bu saldırıya karşı en önemli tarihsel kaynağı ve kökleri Mustafa Kemal’in önderlik ettiği bağımsızlık mücadelemiz ve Cumhuriyet Devrimlerimizdir.

Dünyayı ve evreni anlamaya çalışıyoruz; anlamanın anahtarı üretime yönelik etkinliğimizdir. Üretim etkinliğimiz ile dönüştürüyoruz. Dönüştürme etkinliğimiz ve yetkinliğimiz zihnimizde bir sıçramaya yol açıyor, nesnel dünyaya ilişkin yanılsamalarımızı, toplumsal olarak bizlere yüklenen safsataların yıkılışını beraberinde getiriyor.

Safsatalara karşı mücadelede 30 yıl... Toplumda ve bilimde safsatalara karşı yine bilime sarılıyoruz. Yalnızca evrene ve doğaya dair safsatalarla değil toplumsal yaşamımıza yönelik safsatalara karşı da bilimi ve nesnel gerçekliğin yasalarını öne çıkarıyoruz.

Çiviyazısı