Mutluluğun fiyatı: Bölüm 2

Yazan
Derin Kubilay
Psikolog
Yazının Okunma Süresi
4 dakika

 

Para ile samimi bir ilişkimiz mi var, yoksa kendisiyle uzak ilişki mi yürütüyoruz? Bu sorunun yanıtını paranın bizim için tam olarak ne ifade ettiğini kendimize sorarak arayabiliriz: “Para beni değerli bir birey kılar”, “Para, beni daha doyumsuz bir hayata sürükler”, “Para, başarının sembolüdür” veya “Para bana güç sağlar”. Amerika’da geliştirilen “Para Ahlak Ölçeği” aslında tam da size verdiğim bu örnekleri kullanarak paranın insanlar için ne anlama geldiğini araştırmıştır. Bu bağlamda katılımcılar para kavramını 6 başlık altında değerlendirmiştir: İyilik, Kötülük, Başarı, Saygınlık, Bütçe (Tutumluluk) ve Bağımsızlık (Güç). Bu araştırmanın sonucunda gelir düzeyi yüksek bireyler parayı başarıya giden bir yol olarak görmüştür. Bu insanlar iş hayatında ve çalışma arkadaşları ile olan ilişkilerinde daha az yaşam doyumuna erişmiştir; bunun sebebi sürekli daha fazla para kazanarak daha çok güç ve bağımsızlık idealine sığınmış olmalarıdır. Para ile olan tutumlu ilişkisini yalnızca gerekli ihtiyaçları karşılayacak bir bütçe olarak algılayanlar ise kendilerini daha mutlu hissetmişlerdir [1].   

Yaşam memnuniyetimiz; hayata karşı duruşumuzdan, sahip olduğumuz tutumlardan, beklentilerimizden, arzularımızdan ve bu algıyı oluşturan pek çok parçadan etkilenir. Tüm hayatını daha fazla kazanma hırsı üzerine kuranlar, kendilerini kısır bir döngüde bulurlar: Hiçbir tutar onların arzularını dindirmeyecek, beklentilerini karşılamayacaktır [2]. İlk yazımda da bahsettiğim Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisini düşündüğümüzde, temel ihtiyaçlardan başlayıp insanın potansiyeline ulaşarak kendini gerçekleştirmesine kadar gittikçe derinleşen ihtiyaçlarımız vardır. Parayı nihai bir amaç değil, sadece piramidin temel ihtiyaçlardan oluşan ilk basamaklarını geçmelerinde bir araç olarak görenler ancak iyi bir denge kurabilir. İçsel değerlerimizden uzaklaşıp gitgide materyalist bir topluma dönüştüğümüz bu yüzyılda, piramidin en altını lüks eşyalarla doldurmaktayız –bir kilo patates, iki kutu süt, iPhone 13, yün bir palto… Paranın satın alabildiği kısa vadeli mutluluklar, gittikçe daha da kabaran temel ihtiyaçlar listesinde takılı kalıyor [2]. Bu tarz materyalist eğilimi olan insanlar hayatın sunduğu anlamlı aktivitelerden uzaklaşıyor, ilişkilerine daha az yatırım yapıyor ve topluma daha az fayda sağlıyor [3].

Belki de şu an “Ben paramı uzun vadeli bir mutluluğa yatırmak istiyorum” diyebilirsiniz. Araştırmalara göre insanların kendilerinden ziyade başkalarını düşünerek yaptığı maddi paylaşımlar, farklı deneyimlere yapılan harcamalar ve hayırsever bağışlar mutluluğu artırıyor [5]. Mesela sevdiğiniz bir insanın yüzünde tebessüm oluşturmak adına aldığınız bir hediye, uzun süredir katılmak istediğiniz Salsa dans kursuna yatırdığınız para ya da bir köy okulunun inşası için yaptığınız bağış çok daha kalıcı bir mutluluk sağlıyor. Bir şirkette üst düzey pozisyonda çalışan 16 kişi ile yapılan bir araştırmada, şirket adına hepsinin iyi bir kazanç sağlamasından hemen bir ay sonra hepsiyle görüşme yapılıyor. Bu görüşmede yüklü bir para kazandıktan sonraki geçen bir ayda bu parayı genel olarak hangi alana harcadıkları soruluyor: Faturalar, kira ödemesi, kendileri için aldıkları bir nesne, başkaları adına aldıkları bir nesne ve bir vakfa yapılan bağış gibi kategoriler soruluyor. Bu aşamada yüklü bir kazanç kazandıkları andan bu yana geçen zaman içerisinde yalnızca başkaları adına harcama yapanların mutluluk düzeyleri stabil kalıyor. Parayı nasıl harcayacakları aslında ne kadar para kazandıklarından daha fazla yaşam doyumunu etkiliyor [7]. İlk yazımda da bahsettiğim gibi, insanların gitgide yaptıkları harcamalar sonucunda yeni aldıkları bir ürünün onlara o kadar da keyif vermemesine hedonik adaptasyon deniliyor. İnsanların ne kadar kazandığının değil, başkalarına göre ne kadar kazandığının onların yaşam doyumunu etkilemesini ise sosyal karşılaştırma teorisi ile açıklıyoruz. Ancak yaptığımız yardımsever harcamalar ne hedonik adaptasyon teorisindeki alışma eşiğinde takılı kalıyor, ne de sosyal karşılaştırmalar sonucu dibe vuruyor. Hatta Maslow’un piramidinde bile zirveye çıkmaya yardımcı olabiliyor. Peki neden başkaları için yaptığımız harcamalar ruh halimizi bu denli olumlu etkiliyor? Mutluluk kaynağımızın en başında başkaları ile kurduğumuz doyumlu, sosyal ilişkiler vardır. İnsan, kendisini hem zor zamanlarda hem de güzel zamanlarda sevdikleri ile beraberken mutlu hisseder. Örneğin, romantik bir ilişkide partnerimizden aldığımız sürpriz bir hediyenin, bu ilişkinin daha uzun vadeli olmasına dair pozitif inanışlarımızı güçlendirdiği görülmüştür [6]. Bu yüzden başkaları için yaptığımız harcamalar aslında bu ilişkileri besleyerek onlar üzerinde güçlü bir etki yaratıyor [4]. Bu noktada ne kazandığımızdan ziyade ne için harcadığımız ruh halimiz üzerinde önemli bir role sahiptir.

Tüm bunları düşündüğümüzde, gerçekten mutluluğun bir fiyatı var mıdır acaba? Eğer bu yazıdan sonra mutluluk ve para ilişkisi konusunda aklınızda birtakım soru işaretleri oluştuysa, yakın zamanda Mutluluk Serisi’nin Nobel Kültür’den yayınlanacak olan ilk kitabım “Satılık Mutluluk” ile çok daha fazlasına ulaşabilirsiniz.

Kaynaklar

  1. Tang, T. L.-P. (1992). The meaning of money revisited. Journal of Organizational Behavior, 13(2), 197–202. doi:10.1002/job.4030130209
  2. Diener E., Biswas-Diener R. (2009) Will Money Increase Subjective Well-Being? A Literature Review and Guide to Needed Research. In: Diener E. (eds) The Science of Well-Being. Social Indicators Research Series, vol 37. Springer, Dordrecht. https://doi.org/10.1007/978-90-481-2350-6_6
  3. Diener, E., & Seligman, M. E. (2004). Beyond money: Toward an economy of well-being. Psychological science in the public interest5(1), 1-31.
  4. Diener, E., & Seligman, E. P. (2002). Very happy people. Psychological Science, 13(3), 81−84.
  5. Dunn, E. W., Gilbert, D. T., & Wilson, T. D. (2011). If money doesn't make you happy, then you probably aren't spending it right. Journal of Consumer Psychology, 21(2), 115–125. https://doi.org/10.1016/j.jcps.2011.02.002
  6. Dunn, E. W., Huntsinger, J., Lun, J., & Sinclair, S. (2008). The gift of similarity: How good and bad gifts influence relationships. Social Cognition, 26, 469−481.
  7. Dunn, E., Aknin, L. B., & Norton, M. I. (2008). Spending money on others promotes happiness. Science, 319, 1697–1688

 

Psikoloji