Mutluluğun fiyatı: Bölüm 1

Yazan
Derin Kubilay
Psikolog
Yazının Okunma Süresi
3 dakika

Lidya uygarlığının parayı bulmasından beri bu küçük, yuvarlak metale tarih boyunca insanlık tarafından ne çok değer verildi… Para adını verdiğimiz bu objeye öylesine derin anlamlar yükledik ki, bu nesnenin bizlere güç, refah, statü, güvence, bağımsızlık gibi pek çok değer kattığına inandık. , Peki ya tüm bunları alabilecek yetiye sahip olan para mutluluğu da satın alabilir mi?

Belki de bu soruya hiç düşünmeden “Tabii ki!” yanıtını verdiniz. Sonuçta para ile gelebilecek son teknoloji ürünler, spor arabalar, geniş villalar ve süresiz tatiller varken, nasıl olur da para mutluluğu getirmez? Aslına bakarsanız ekonomi, sosyoloji ve psikoloji başta olmak üzere pek çok alanda yapılan araştırmalar, bu soruya basit bir “evet” yanıtı vermiyor. Bunun bir nedenini Abraham Maslow’un motivasyon olgusunu anlamak amacıyla İhtiyaçlar Hiyerarşisi üzerine 1943 yılında yazdığı çığır açıcı makalede arayabiliriz [1] Piramidin alt kısımlarında yer alan temel ihtiyaçların karşılanması için hak verirsiniz ki para şarttır -böylece karnımızı doyuracak yiyeceğe, barınacak sıcak bir eve ve güvenli bir yaşama para ile ulaşabiliriz. Ancak piramidin zirvesine ulaştıkça sevgi/ait olma ve kendini gerçekleştirme gibi üst seviyede bulunan ihtiyaçlara yaklaşırız [2]. Bu değerler satın alınamaz; ancak zamanla erişilebilir. Maslow’un öne sürdüğü ihtiyaçlar ile para arasındaki ilişkiyi araştıran bir araştırma, paranın kişilerin kendilerini güvende ve statülerine bağlı olarak toplum içinde daha saygın hissetmesine yararken kendilerini gerçekleştirme ihtiyaçlarını karşılamadığını göstermiştir [3]. Her ne kadar Maslow, bu çalışmayı bilimsel bir araştırma üzerine kurmadığı ve kısıtlı bir kültürel örneklem kullandığı için eleştirilse de çalışma bugün hala pek çok alanda aktif olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Bir diğer yandan, Hedonik Adaptasyon teorisine göre hepimizin standart bir mutluluk eşiği vardır ve bir noktadan sonra satın alınan hiçbir obje o eşiği geçememeye başlar: Bir nevi, hayatımıza giren materyallerin sağladığı mutluluğa zamanla alışırız [4]. Örneğin, uzun bir süre biriktirdiğiniz para ile aldığınız ilk araba size en başta oldukça hoş hisler getirecektir. Ancak zamanla çok daha fazla kazandığınızı düşünelim. İkinci bir arabanın ya da daha büyük bir evin zaman içerisinde size ilk başta yaşadığınız hisleri yaşatmadığını görecekseniz. Eğer hedonik adaptasyon olmasaydı, dünyada Bill Gates ya da Elon Musk’tan daha mutlu kimseler olmazdı. Bir başka örnek ise çok zengin ailelerin çocuklarına her tür imkânı sağlayarak onları büyütmesi olabilir. 5 yaşındaki kızım mağazadaki büyük boy bebek evini mi istiyor? Tamam. Kızım 10 yaşına geldiğinde benden beyaz bir pony mi istiyor? Tabii ki. Peki ya kızım 18 yaşına geldiğinde neden ona aldığım marka çantalardan, görkemli doğum günü partilerinden ya da lüks konaklamalardan keyif almıyor? Bu noktada kendimize şöyle bir soru sorabiliriz: Gerçekten, her tür deneyime alışarak mutluluk seviyemiz stabil bir seviyede mi kalır? Araştırmalara göre sahip olunan materyallere kıyasla yakın dostluklar, sıcak bir aile ortamı ve genel olarak kurulan pozitif ilişkilerin sağladığı mutluluk her daim yüreğimizi ısıtır [5].

İnsan, sosyal bir varlıktır. İş yerindeki arkadaşlarımızla, gündelik hayatımızda karşılaştıklarımızla, sosyal hayatımızdaki dostlarımızla, aile fertlerimizle ya da hiç tanımadığımız insanlarla sürekli etkileşim halindeyiz. Özellikle pandemi dönemi ile birlikte artan online platformlar ve sosyal medya hesapları ile ne kadar büyük bir camianın üyesi olduğumuzu görüyoruz. Bu noktada kendimize karşı bakışımız, bu büyük grupta kendimizi nasıl konumlandırdığımız ile çok yakından bağlantılıdır [6]. Beden algımız, başarılarımız, arzularımız toplumdan bağımsız bir şekilde değil; onunla paralel bir şekilde ilerler. Aynı şekilde gelir seviyenizden duyacağınız memnuniyet, kendinizle diğer insanlar arasında yaptığınız kıyastan etkilenir [6]: Kimin hesabında daha çok sıfır var; sizin mi, yoksa satış departmanındaki Ahmet Bey’in mi? Yan komşu kendisine yeni bir araba almış, acaba siz de değiştirmeli misiniz? Sınıftaki herkesin tableti var, sizin onlardan ne eksiğiniz var ki? Bu yüzden yaşadığınız toplumun refah düzeyinden bağımsız olarak, sizin ekonomik sıralamadaki yerinize dair duyduğunuz tatmin aslında para ile olan ilişkinizde rol oynar [7].

Tüm bunları düşündüğümüzde, para bizim en temel ihtiyaçlarımızı karşılama konusunda bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Ancak yüzeyden derine indikçe, parayı hayatlarının baş rolü yaparak bir amaç olarak belirleyenler, aslında kendi potansiyellerini ortaya çıkararak piramidin zirvesine ulaşamıyorlar. Bir diğer yandan, sevdikleriyle geçirecekleri zamanı fiyat etiketi gözüken nesnelerle takas edenler, paha biçilemez bir değeri kaybediyor: Mutluluk seviyesinin hiçbir zaman düşmediği anlamlı ilişkileri. Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre çevresindeki insanların kendileri hakkında yaptıkları değerlendirmeler ve onlara kıyasla daha iyi olup olmadıkları, yaşam doyumu az olan insanların ruh hallerinde büyük değişimler yaratıyor. Ancak kendilerini mutlu olarak tanımlayan bireyler, diğerlerinin yaptığı yorumlardan veya bir grupta sıralamanın neresinde olduklarından etkilenmek yerine kendi içsel kaynaklarını kullanıyorlar [8]. O zaman kısa vadeli küçük boy mutluluklar satın almak değil, değerlerimize göre yaşam boyu yaptıklarımız esas mutluluk kaynağıdır.

KAYNAKLAR

  1. Maslow, A. H. (1943). A theory of human motivation. Psychological review50(4), 370.
  2. Diener, E., Horwitz, J. & Emmons, R.A. Happiness of the very wealthy. Social Indicators Research 16, 263–274 (1985). https://doi.org/10.1007/BF00415126
  3. Oleson, M. (2004). Exploring the relationship between money attitudes and Maslow’s hierarchy of needs. International Journal of Consumer Studies, 28(1), 83–92. doi:10.1111/j.1470-6431.2004.00338.x  
  4. Kahneman, D., Krueger, A. B., Schkade, D., Schwarz, N., & Stone, A. A. (2006). Would you be happier if you were richer? A focusing illusion. Science, 312(5782), 1908–1910. https://doi.org/10.1126/science.1129688
  5. Johnson, W., & Krueger, R. F. (2006). How money buys happiness: Genetic and environmental processes linking finances and life satisfaction. Journal of Personality and Social Psychology, 90(4), 680–691. https://doi.org/10.1037/0022-3514.90.4.680
  6. Festinger, L. (1954). A theory of social comparison processes. Human relations7(2), 117-140.
  7. Deaton, “Income, Health, and Well-Being Around the World: Evidence from the Gallup World Poll,” Journal of Economic Perspectives 22 (2008): 53–72
  8. Lyubomirsky, S., & Ross, L. (1997). Hedonic consequences of social comparison: A contrast of happy and unhappy people. Journal of Personality and Social Psychology, 73(6), 1141–1157. doi:10.1037/0022-3514.73.6.1141

* Bu yazı son dönem medyada çokça tartışılan mutluluk ve paranın psikoloji ile olan ilişkisine dair hazırlanmıştır. Bilim ve Ütopya portalındaki yazılarımın ilkinde pek yakında Nobel Kültür yayınevinden çıkacak kitabımızın kısa bir özetini sizlerle paylaşmak benim için çok keyifli bir deneyim. “Mutluluğun Fiyatı” adlı iki yazılık serimizin ilk bölümünü sizlerle paylaşıyorum.

 

Psikoloji
Etiketler
para
mutluluk
psikoloji
Maslow