Kumar, sonucu büyük oranda şans tarafından belirlenen ve tahmin edilemeyen giderlere sahip oyun ya da bahsin herhangi bir çeşidine para yatırmaktır (Raylu ve Oei, 2002). Bu tanıma göre şans oyunları da kumar kapsamında değerlendiriliyor olsa da bazı araştırmacılar ya da uygulamalar şans oyunlarını kumardan ayrı tutmaktadır. Tanımı ve niteliği tam kesinlik kazanmamış olan şans oyunları, ülkemizde Milli Piyango İdaresi’nin denetiminde oynatılmakta ve sayısal loto, kazı kazan, labirent, şans topu, milli piyango ve on numara şeklinde farklı türleri halka açıkça sunulmaktadır.
Raylu ve Oei’nin (2002) kumar üzerine yapılmış çalışmaları değerlendirdiği tarama makalesinde at yarışları bahisleri de kumarhane ve oyun salonlarında oynanan diğer oyunlar gibi bir kumar türü olarak ele alınmaktadır. Pugh ve Webley (2002) ise yapmış oldukları araştırmada şans oyunlarının kumarın bir başlangıcı olabileceğini belirtmişlerdir. Gençlerin şans oyunlarına yönelik ilgilerinin daha sonra kumara da kayarak bu gençlerin birer problem kumarcı haline gelebileceğini vurgulamışlardır.
Bazı araştırmacılar ise şans oyunlarının tam olarak bir kumar türü olmadığını, şans oyunları ile kumar arasında bazı farklar olduğunu belirtmektedirler. Dickerson (1993; aktaran: Raylu ve Oei,
2002) oynanan oyunun başlangıcı ve sonucu arasındaki sürenin kumarda şans oyunlarına göre daha kısa olduğunu vurgulamış ve bu nedenle kumarın şans oyunlarına göre bireylere daha fazla doyum ve heyecan yaşattığım belirtmiştir. Ayrıca kumarda, oynayanın oyun üzerinde olan kontrolü azalmakta ve kazanılan para neredeyse hemen yeniden kumara dönüşebilmektedir (Griffits, 2000).
Kumarın bazı demografik değişkenlerle ilişkisi
Önceki çalışmalar kumar oynama ile bazı demografik değişkenler arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmalar kumar oynama davranışının sadece yetişkinlerle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda gençlerin, hatta çocukların da bu sorunla yüz yüze olduğunu göstermektedir (Lodouceur, Vitoro ve Cote, 2001). Strinchfield (2000) yaptığı araştırmada yaşça daha büyük olan gençlerin küçük olanlara göre daha fazla kumar oynadığı sonucuna ulaşmıştır. Shafeer’e (1990) göre ise kumar probleminin yaygınlığı gençlerde yetişkinlere göre daha yüksektir (aktaran: Lodouceur, Vitoro ve Cote, 2001). Amerikan Psikologlar Birliği (APA) yayınlamış olduğu bir raporda kumara başlama yaşını genç yetişkinlik ve ergenlik olarak belirtmiştir (Raylu ve Oei, 2002). Bir araştırmada ise gençlerde görülen kumar problemi oranının yetişkinlerden 3-4 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir (Gupta ve Deverensky, 2000 ).
Kumar oynama davranışı açısından cinsiyetler arası farklılıklar olduğu da edinilen bulgular arasındadır (Raylu ve Oei, 2002). Stinchfield (2000) erkeklerin günlük kumar oynama oranının kızların sekiz katı olduğunu bulmuştur. Erkeklere göre daha geç yaşta kumara başlayan kadınların erkeklere göre daha çok loto oynadıkları görülmüştür. Kumar oynama nedenleri de cinsiyete göre değişebilmektedir. Kadınlar kumarı daha çok insanlardan kaçmak, yalnız kalmak gibi nedenlerle oynarken, erkekler ise daha çok heyecan duymak ve para kazanmak için oynamaktadırlar (Raylu ve Oei, 2002). Stinchfield (2002) yaptığı araştırmada erkeklerin kumar oynama davranışı ile antisosyal davranış ve alkol kullanımı arasında ilişki bulmuştur. Kadınlarda ise kumar oynama davranışının, alkol kullanımı ve kumarla ilgili suçluluk duygusu ile ilişkili olduğunu belirtmektedir.
Oceon ve Smith (1993) toplum içinde düşük ekonomik statüde olan küçük gruplarda (fakirler, göçmenler ve azınlıklar gibi) kumarın sağladığı grup arkadaşlığı, duygusal ve manevi destek, sosyal statü sağlama gibi sosyal ödüller nedeniyle yaygın olduğunu ve bu gruplarda daha çok kumar oynandığını belirtmişlerdir (aktaran: Raylu ve Oei, 2002). Benzer bir şekilde Stinchfield (2000) ABD’de yapmış olduğu araştırmasında azınlıkların yerli halka göre daha çok kumar oynadığını bulmuştur. Ancak Grifitts (2000) ise İngiltere’de 11-16 yaş grubu ergenlerle yapmış olduğu araştırmada çoğunluğu Müslüman olan Asya ve Afrika kökenli azınlıkların diğer ergen gruplarına göre daha az kumar oynadıklarını belirtmiştir. Bu bulgu İslamiyet’in kumarı yasaklaması ile açıklanmış ve dinin kumar oynama davranışında etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Raylu ve Oei (2002) de kumar ve patolojik kumar oynama davranışının görülme sıklığının kumarın yaygınlığı ve toplumsal olarak kabul edilebilirliği gibi değişkenlerle ilişkili olduğunu belirtmektedirler.
Bireyin kumar oynama davranışı üzerinde aile ve akran gruplarının etkisi olabilmektedir. Araştırmalar aile ve arkadaş etkisinin kumar oynamada bireysel öğrenmelere neden olduğunu ve bireylerin kumar oynama davranışı üzerinde pekiştirici işlevi gördüğünü belirtmektedirler. Kumar oynama problemi olan kişilerin ailelerinde de kumar oynama davranışının yüksek olduğu edinilen bulgular arasındadır (Gambia, Fitzgedd, Shaffer ve Curinage, 1993). Benzer bulgulara birçok çalışmada ulaşılmıştır. Bu çalışmalara göre kumar oynayan gençlerin diğerlerine göre bir ya da daha çok kumar oynayan ebeveyne ve yakına sahip olmaları oranı daha yüksektir (Lodouceur, Vitoro ve Cote, 2001; Griffits, 2000)." Pugh ve Webley’e (2000) göre aileler şans oyunları oynayarak çocuklarına hem örnek oluyorlar, hem de çocukları adına bilet/kupon alarak onların bu oyuna ulaşımını kolaylaştırıyorlar. Winters, Stinchfield ve Fulkerson, (1990) gençlerin ailelerine veya diğer yetişkinlere, piyango bileti alma yolu ile bu tür oyunların kabul edilebilirliğini benimsediklerini bildirmektedirler (aktaran: Stinchfield, 2000). Ayrıca Stinchfield, Cassuto, Winters ve Latimer (1997) kumar oynayan bazı ergenlerin antisosyal davranışların ön planda olduğu grupların bir üyesi olma isteği sonucunda kumar oynamaya yönelebildiklerini belirtmiştir (aktaran; Stinchfield, 2000). Sonuç olarak sosyal kabul, değerliliğini kanıtlama, başkalarının onayını alma, üstün olmaya çalışma gibi sosyal nedenlerin kumar oynama davranışı üzerinde etkili olabileceği görülmektedir (Raylu ve Oei, 2002).
Kumar ve ruh sağlığı
Kumar oynama davranışı, istenç dışı hale gelmiş ve kontrol edilemiyorsa patolojik bir durum olarak nitelendirilmektedir. Patolojik kumar oynama davranışı gösterenlerin büyük bir bölümünün düşük sosyo-ekonomik düzeye, eğitim ve gelire sahip oldukları; çoğunun da işsiz olduğu görülmektedir (Raylu ve Oei, 2002). Volberg (1993) ABD’de yapmış olduğu araştırmasında haftada elli doların altında gelire sahip olanların, Wallich (1996) de günlük 10 doların civarında geliri olanların daha çok kumar oynadıklarını bulmuşlardır (aktaran: Stinchfield. 2000). Kamerun’da yapılmış olan bir araştırmada da loto oynama ile ekonomik kriz dönemi arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur (Raylu ve Oei, 2002). Benzer değişkenlerin ülkemizde de etkili olduğu, özellikle de ekonomik krizden sonra kumar ve şans oyunları oynamanın arttığı düşünülebilir. Ancak bu konuda yapılmış olan kapsamlı bir araştırma bulunmamaktadır.
Kumar oynama patolojik bir durum olabilirken, bu davranışın bireylerin ruh sağlığını, işlerindeki performansını ve sosyal yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceği yapılan çalışmalar sonucunda bulunmuştur (Raylu ve Oei, 2002). Genel olarak kumar oynayan bireylerde depresyon ve intihar eğilimi oynamayanlara göre daha sık görülmektedir. Patolojik kumar sorunu olan gençlerin özsaygılarının, özdisiplinlerinin ve akademik başarılarının düşük olduğu görülmüştür. Bu kişiler kendilerini toplumdan daha sık soyutlamakta, uyum sorunları yaşamakta ve yüksek kaygı düzeyine sahip olmaktadırlar. Ayrıca bu gençlerin kişilik kopukluğu şeklinde sorunlar yaşadıkları ve günlük sorunlarını kumar oynayarak ketledikleri belirtilmektedir. Gençlerin kumarı günlük stres kaynaklarından (kişisel, ailevi ve akademik sorunlar gibi) kaçış amacıyla da kullanabildikleri vurgulanmaktadır (Gupta ve Deverensky, 2000).
Şans oyunları, ülkemizde yaygın olarak oynanmasına karşılık üzerinde pek fazla araştırma yapılmayan konulardandır. Kumarın farklı bir türü olarak da görülen şans oyunları hakkında elde yeterli bilgi olmaması, bu konuda yapılabilecek düzenlemeler konusunda sınırlılıklar getirmektedir. Bu çalışmanın amacı ülkemizde son beş yıldır oynanmakta olan ve oldukça popülerleşen sayısal loto oynama davranışı ile çeşitli demografik ve psikolojik değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırma yöntemi, sonuçları ve bulguların tartışılması aşağıda sırasıyla verilmektedir.
Araştırma yöntemi ve bulgular
Katılımcılar
Bu araştırmaya 35’i kadın olmak üzere toplam 90 kişi katılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 27'dir (SS = 8.5, ranj = 18 - 52). Katılımcıların yüzde 26’sı lise ve altı, geri kalanı ise üniversite ve üstü eğitime sahiptirler. Katılımcıların bir bölümü Ankara’da iki farklı üniversitenin öğrencilerinden oluşmaktadır. Öğrenci olmayanlar da genellikle orta-düşük ekonomik düzeye ve orta-yüksek ekonomik düzeye sahip kişilerin yaşadığı iki farklı semtte yaşamaktadırlar.
Veri toplama araçları
Araştırma verilerinin toplanmasında katılımcılarla ilgili demografik bilgileri ve sayısal loto oynama davranışlarını (sıklık, miktar, sonuç vb.) öğrenmek için oluşturulan bilgi formu kullanılmıştır. Bunlara ek olarak şansa inanma (Darke ve Freedman, 1997), yaşam doyumu (Diener, Emmons, Larson ve Griffin, 1985) ve mutluluk ölçekleri (Lyubomirsky ve Lepper, 1999) gibi standart psikolojik ölçüm araçları kullanılmıştır. Bu araçların tamamında 5 aralıklı Likert tipi ölçek kullanmıştır. Araştırmacılar katılımcılarla yüz yüze görüşmeler yapmışlardır.
Bulgular
Veri analizinde ANOVA, lojistik regresyon ve çoklu regresyon analizi yöntemleri kullanılmıştır. Sayısal loto oynayan ve oynamayanların temel değişkenlerden almış oldukları puanları karşılaştırmak için ANOVA sonuçlarına göre sayısal loto oynayanların (M=3.37) oynamayanlara (M=2.74) göre şansın varlığına daha çok inandıkları bulunmuştur (F (1, 87)= 13.62, p< .001) (bakınız Tablo 1). Ayrıca sayısal loto oynayanlar (M =5.61) oynamayanlara (M=4.32) göre ikramiye kazanmaları durumunda bu parayı daha çok hak edeceklerine inanmaktadırlar (F (1, 87)= 11.38. p<.001). Aradaki fark oldukça manidardır (_2=.15). Aynı şekilde sayısal loto oynayanlar (M=5.07) oynamayanlara (M=3.62) göre ikramiyeyi kazanan kişilerin bu parayı daha çok hak ettiklerini belirtmişlerdir (F (l. 87)=862, p<.001). Sayısal loto oynama davranışının başkalarının parayı ne derecede hak ettiği düşüncesi üzerindeki etki büyüklüğü yüksektir (_2=.12). Son olarak sayısal loto oynayanlar oynamayanlara göre daha düşük mutluluk, yaşam doyumu, gelir düzeyi ve daha yüksek arzu edilen gelir artışı düzeyine sahipseler de aradaki farklar istatistiki olarak anlamlı değildir.
Bazı değişkenlerin sayısal loto oynama ve oynamayı yordama gücünü sınamak için lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Gelir düzeyi, istenen gelir artışı, eğitim, yaşam doyumu, şansa inanma ve kendini şanslı görme bağımsız değişken, oynama davranışı (0=oynamayanlar, 1=oynayanlar) ise bağımlı değişken olarak kullanılmıştır. Belirtilen değişkenler sayısal loto oynayanlarla oynamayanları anlamlı şekilde ayrıştırmıştır (_2(6)=23.56, p<.001). Genel olarak sayısal loto oynayan ve oynamayanların yüzde 85.6’sı doğru olarak gruplandırılmıştır. Sayısal loto oynayanların yüzde 96’sı doğru gruplandırılırken, oynamayanların ise yüzde 33’ü doğru sınıflandırılmıştır. Yordayıcı değişkenlerden sadece şansın varlığına inanma (Wald=4.26) ve eğitim düzeyi (Wald=7.37) gruplandırmaya anlamlı katkıda bulunmuştur. Şansa inanma arttıkça sayısal loto oynama ihtimali yüzde 67, eğitim düzeyi ise düştükçe sayısal loto oynama ihtimali yüzde 15 artmaktadır.
Sayısal loto oynama sıklığını yordayan değişkenleri bulmak için çoklu regresyon yöntemi kullanılmıştır. Yapılan çoklu regresyon analizine göre gelir düzeyi (_=.25), eğitim düzeyi (_=-.49) ve son bir ayda kazanılan en düşük ikramiye sayısı (_=.33) sayısal loto oynama sıklığını anlamlı şekilde yordamaktadır (F(6, 61)=6.30, p<.001). Gelir düzeyi ve son bir ayda kazanılan en düşük ikramiye sayısı arttıkça sayısal loto oynama sıklığı da artmaktadır. Eğitim düzeyi düştükçe de sayısal loto oynama sıklığının arttığı görülmüştür.
Her defasında oynanan kolon miktarını yordamak için kullanılan çoklu regresyon analizine göre bağımsız değişkenler oynanan kolon miktarının yordanmasına anlamlı şekilde katkıda bulunmuştur (F(6, 59)=2.28, p<.05). Sonuçlara göre sadece son bir ay içerisinde kazanılan en küçük ikramiye sayısı (_=.37) oynanan kolon sayısının yordanmasına anlamlı katkıda bulunmuştur.
Tartışma
Genel olarak elde edilen bulgular Batılı ülkelerde yapılmış olan çalışmalarla benzerlikler göstermektedir. Yapılan lojistik regresyon analizine göre eğitim düzeyi düşük olanlar ve şansın varlığına inananların sayısal loto oynama ihtimali daha yüksek olmaktadır. Buna karşılık kişinin kendini ne derecede şanslı gördüğü, yaşam doyumu, mutluluk düzeyi, iyi bir yaşam için istediği gelir artış miktarı, paraya verdiği önem gibi değişkenler oynama davranışını yordamamaktadır. Temel değişkenler üzerinde yapılan varyans analizine göre sayısal loto oynayanlar ve oynamayanlar arasında bazı temel farklılıklar bulunmaktadır. İlk olarak sayısal loto oynayanlar şansın varlığına daha çok inanmaktadırlar. Ayrıca sayısal loto oynayanlar oynamayanlara göre kazanmaları durumunda ikramiyeyi hak edeceklerini daha çok düşünmektedirler. Benzer şekilde sayısal loto oynayanlar başkaları kazanırsa da ikramiyeyi hak edeceklerine inanmaktadırlar. Görüldüğü gibi şans oyununda kazanılan paranın hak edildiği düşüncesi bu davranışı gösterenlerde daha yüksektir. Kazanılan paranın hak edilip edilmemesi düşüncesinin şans oyunu oynama davranışını etkilemesi mümkündür. Ancak elde edilen bulgu, şans oyunları oynayanların davranışlarını haklı gösterme çabasından da kaynaklanabilir. Her iki durumda da şans oyunu ya da kumar sonucu kazanılan para hakkındaki düşüncelerin oynama davranışı ile ilgili olduğu söylenebilir.
Önceki araştırmalardan farklı olarak gelir düzeyi yüksek olanların daha sıklıkla sayısal loto oynadıkları bulunmuştur (Raylu ve Oei, 2002). Her ne kadar bu durum önceki araştırmaların bulgularıyla çatışıyor gibi görünse de açıklanabilir bir bulgudur. Şans oyunları oynama, kişinin sahip olduğu parayı bu oyuna yatırabilme imkânı ile ilişkilidir. Zorunlu masraflarını karşılayamayan bir kişinin elindeki parayı şans oyununa yatırması elinde kendisine yeter miktarda parası olana göre çok daha zordur. Kendisine yetecek düzeyde parası olanların daha çok para kazanma arzusu ile daha çok şans oyunu oynaması mümkündür. Ancak refah içerisinde yaşayanların da ihtiyacı olmadığı için şans oyunu oynama ihtimali düşük olabilir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi elde edebilmek için katılımcıların gelir düzeylerinin çok çeşitlilik göstermesi gerekmektedir.
Ayrıca eğitim düzeyi de düştükçe oynama davranışı artmaktadır. Raylu ve Oei de (2002) kapsamlı tarama makalelerinde inceledikleri araştırmaların benzer bulgular sunduklarını belirtmektedirler. Ancak eğitim düzeyi ile şans oyunları oynama arasında ilişki olmadığını belirten araştırmalar da bulunmaktadır (Cook, McHendry ve Leigh, 1998). Düşük eğitim düzeyi çoğu durumda düşük gelirle eşleşebilmektedir. Ayrıca eğitim seviyesi düşük kişilerin elde edebilecekleri yeni, geliri yüksek iş olanakları da daha az olabilmektedir. Bu nedenle eğitim, yaşam alternatiflerinin sayısı ile de ilgilidir ve alternatifleri az olan, düşük eğitim seviyesine sahip insanların daha sıklıkla kumar ve şans oyunları oynama davranışı göstermesi mümkündür (Cook, McHendry ve Leigh, 1998).
Araştırmada elde edilen bir başka önemli bulgu da oynama sıklığının son bir ayda kazanılan en küçük ikramiye sayısı tarafından yordanmasıdır. Son bir ayda kazanılan en küçük ikramiye sayısı pekiştirici işlev görmekte ve bu kişiler daha sık sayısal loto oynamaktadırlar. Şans oyunlarında küçük ikramiyeler verilmesi, bu ikramiyeleri kazanma ihtimalinin yüksek olması, oynama davranışını pekiştiren önemli bir etken olabilir. Bu varsayımı destekler şekilde kumar oynayanlarda kısmen veya az miktarda kazanmanın oynama davranışını pekiştirdiği bulunmuştur (Ravlu ve Oei, 2002; Griffits. 2000).
Sayısal lotoda genellikle diğer şans oyunlarında da olduğu gibi kazanma ihtimalini artırmak için birden fazla kolon oynanabilmektedir. Yapılan analizler oynanan kolon sayısının son bir ayda kazanılan en küçük ikramiye miktarı ile pozitif yönde ilişkili olduğunu göstermiştir. Diğer bir deyişle son bir ayda daha çok sıklıkla en küçük ikramiye kazanan kişiler her oynayışta daha çok sayısal loto kolonu oynamakladırlar. Bu sonuç, şans oyunu ve kumar oynama davranışının önceki tecrübelerle pekiştiği bulgusunu destekler niteliktedir. Genel olarak önceki çalışmalar kazanılan miktar küçük de olsa kazananın oynamaya devam ettiğini, kazanma şansını arttırmak için daha sık ve büyük miktarlarda oynadıklarını göstermektedir (Griffits, 2000). Eldeki bulgulardan yola çıkılarak şans oyunlarının yaygınlaşmasında ve oynama davranışının pekişmesinde kazanma şansı görece yüksek olan küçük ikramiyelerin etkili olduğunu söylemek mümkündür.
Ülkemizde şans oyunlarının oynanması Milli Piyango İdaresi gibi resmi bir kurum tarafından yürütülmektedir. Ancak resmi bir kurum tarafından yasal bir zemine oturtularak yürütülen bu etkinlik doğrudan veya dolaylı olarak toplumsal sorunlara neden olabilir. Yurtdışında yapılan çalışmalar şans oyunları oynamanın kumar oynama yolunda önemli bir basamak olduğunu göstermektedir. Şans oyunları oynayanların kazanılan parayı hak olarak görmeleri, kumara yatırım yapılarak para kazanma yolunun da toplumsal açıdan kabul edilebilir olduğunu düşünmelerine neden olabilir. Toplumsal kabul edilebilirlik, çeşitlilik ve kolay ulaşılabilirlik ise daha çok insanın daha çok miktarlarda paraları şans oyunlarına yatırmalarına neden olabilir. Bu durum kumar ya da patolojik kumar oynama davranışını arttırabileceği gibi, ekonomik zorluklar yaşayan insanların zorunlu ihtiyaçlarına harcayabilecekleri parayı kumar ya da şans oyunlarına harcamaları sonucunu doğurabilir. Böylece bazı toplumsal sorunların oluşması ve büyümesine zemin oluşturulabilir.
Eğitim düzeyi düşük olanların daha sık şans oyunları oynaması ve oynama sıklığını kazanılan en düşük ikramiye sayısının artırması bu konuda bazı düzenlemelerin yapılabileceği şeklinde yorumlanmalıdır. Toplumsal olarak eğitimin seviyesinin yükselmesi, insanların eğitim vasıtası ile yaşamlarını iyileştirebilmeleri için sahip oldukları seçenekleri artırabilmeleri oldukça önemlidir. Ayrıca kurumsal bazı düzenlemelerle şans oyunları oynama davranışını pekiştiren, yaygınlaştıran unsurların önüne geçilebilir. Örneğin en küçük ikramiye miktarını kazanma koşullarının zorlaştırılması ile oynama davranışını pekiştiren bir etken ortadan kaldırılabilir.
Şans oyunlarının sembolik bir uygulama olarak kalması (yılbaşında, hiç almayan kişilerin bile Milli Piyango Bileti alması gibi) ve kumara kadar gidebilecek toplumsal sorunlara neden olmaması için şans oyunlarının çeşitliliğinin ve yaygınlığının azaltılması, ulaşılabilirliğinin zorlaştırılması ve ikramiye verme sisteminde değişiklikler yapılması önemlidir. Özellikle de büyük miktarlarda ikramiye sunan şans oyunları önemli bir sorundur. Çıkma ihtimali çok düşük olmasına rağmen kişiler ikramiyenin büyüklüğüne bakarak kolaylıkla şans oyunlarına yönelebilmektedirler. Böylesi büyük miktarlarda paranın bir anda kazanılması ise kişilerin hayatında maddi refah getirirken pek çok olumsuzluğu da beraberinde getirebilir. Bu nedenle şans oyunlarında verilen ikramiye miktarının en azından mevcut ekonomik şartlarda ortalama gelire sahip kişilerin hayatında köklü değişiklik yapmayacak düzeylere indirilmesi faydalı olabilir.
Kullanılan örneklemin dar olması ve oynayan-oynamayan dağılımının eşit olmaması bu araştırmanın önemli sınırlılıklarındandır. Bu nedenle araştırmanın bulgularına dayanılarak yapılan değerlendirme ve genellemelerde dikkatli olunmalıdır. Ancak elde edilen bulguların önceki çalışmaların bulguları ile tutarlı olduğunun da unutulmaması gerekir. İleriki araştırmalarda mevcut sınırlılıkların giderilmesi, farklı türden şans oyunları oynayanlara da ulaşılması ve çevresel etkenlerin incelenmesi bu konudaki bilgilerimizin artmasına önemli katkıda bulunacaktır.
Kaynaklar
1) M Cook, R. McHenry ve V. Leigh (1998): “Personality and the national lottery". Personality and Individual Differences, 25. 49-55.
2) P. R. Darke ve J. L. Freedman (1997); “The belief in luck scale". Journal of Research in Personality, 31, 486-511.
3) E . Dicner, R. A. Eramons, R. J. Larson ve S. Griffin (1985); “Tire satisfaction with life scale", Journal of Personality Assessment, 49,71-75.
4) M. Griffits (2000): “Brief Communications scratch cards gambling among adolescents males”, Journal of Gambling Studies, 16. 79-91.
5) R. Gupta ve J. L. Derevensky (2000); “Adolescent with gambling problems: From research to treatment”, Journal of Gambling Studies, 16.315-340.
6) R. Ladouceur, F. Vitaro ve M. A. Cote (2001); “Parents attitudes, knowledge, and behavior toward youth gambling: A five-year follow up”, Journal of Gambling Studies, 17, 101-116.
7) S. Lyubomirsky ve H. S. Lepper (1999); "A measure of subjective happiness: Preliminary reliability and construct validation”, Social Indicalors Research, 46, 137-155.
8) P. Pugh ve P. Webley (2002); “Adolescent participation in the U.K. National Lottery Games”, Journal of Adolescence. 23, 1-11.
9) N. Raylu. T. R. S. Oei (2002); "Pathological gambling: A comprehensive review”. Clinical Psychology Review, 22, 1-53.
10) R. Stinchfield (2000); “Gambling and correlates of gambling among Minnesota Public School students”, Journal of Gambling Studies. 16. 153-173.
Bu yazı Bilim ve Ütopya'nın 104. sayısında "Şans oyunlarını oynama davranışını belirleyen bireysel farklılıklar" yayımlanmıştır.