Hans Reichenbach, İbrahim Müteferrika ve Yunus Emre…
Dergimizin yazarlarından Ankara Üniversitesi Bilim Tarihi Bölümü öğretim üyeleri Remzi Demir ve İnan Kalaycıoğulları içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde bilim ve felsefe tarihimize ışık tutacak yeni kitaplar yayınladı. Bu değerli çalışmaları okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
HANS REICENBACH
FİZİK FELSEFESİNE GİRİŞ
İSTANBUL KONFERANSLARI
Çeviren: Nusret Hızır- H. Vehbi Eralp
Derleyen Ve Yayına Hazırlayanlar: Remzi Demir- İnan Kalaycıoğulları
Ünlü bilim felsefecisi Hans Reichenbach, Nazi Almanya’sından kaçarak Türkiye’ye gelen en önemli isimlerdendir. Bilimsel Felsefenin Doğuşu eserinin ön hazırlıklarını Türkiye’de yapmış ve kitabında yer verdiği, bilimsel felsefe, nedensellik ve fizik felsefesiyle ilgili düşüncelerinin bir kısmını “Üniversite Konferansları”nda sunmuştur.
Fizik Felsefesine Giriş/İstanbul Konferansları başlıklı bu kitap, bu konferansların bir araya getirilmesiyle oluşan bir seçkidir. Bu seçkide fizik felsefesinin temel konuları, fizik felsefesinin evriminde ve modern fiziğe geçişte Descartes, Kant ve Hume felsefesinin rolü ele alınan temel konulardandır.
Fol Kitap, 2020, 128 sayfa.
İBRAHİM MÜTEFERRİKA VE YENİ BİLİM’İN TÜRKİYE’YE GİRİŞİ
İnan Kalaycıoğulları
18. yüzyılda idari ve askeri bürokrasiye mensup Osmanlı münevverleri, Batı dillerinden yapmış oldukları çeviriler yoluyla Yeni Bilim’i İslâm Âlemi’nde tanıtmaya ve kullanmaya başlamışlardı. Ülkemizde, genellikle matbaanın kurucusu olarak tanınan Basmacı İbrahim de bu bürokratlar arasında bulunuyordu. Müteferrika olarak Hariciye’de görev yapan bu şahıs astronomi, fizik ve coğrafya alanlarındaki mevcut bilgi birikiminin yenilenmesinde ve dönüştürülmesinde büyük bir rol oynamıştı.
Kalaycıoğulları, bu yeni çalışmasıyla İbrahim Müteferrika’nın özellikle Kâtip Çelebi’nin Cihânnümâ’sına yapmış olduğu ekler yoluyla bilimsel bilgiyi nasıl güncellediği meselesine ışık tutmaktadır.
Muhayyel Yayınevi, 2020, 168 sayfa.
YUNUS EMRE
TÜRK FELSEFESİNİN DOĞUŞU
Remzi Demir
Türk Felsefesi'nin macerası henüz gereği gibi yazılmadı, ancak şuna inanıyorum ki bir gün bu mühim iş yapıldığında Yunus Emre'nin çok önemli bir yerde durduğu anlaşılacaktır.
Yunus Emre, Orta Çağ'ın en mütekamil felsefi öğretisi olan Vahdet-i Vücûd Öğretisi'ni Türkçe terennüm ederek asırlarca Anadolu'da hakim olacak dünya görüşünün ve yaşam biçiminin yayılmasını ve yerleşmesini sağlamıştır.
Elbette bu öğretiyi savunan diğer filozofların katkılarını da gözardı etmek mümkün değildir, ancak kolaylıkla iddia edebilirim ki Anadolu Türkleri'ni felsefe ile tanıştıran esasen Yunus Emre olmuştur.
Muhayyel Yayınevi, 2020, 80 sayfa.