2014 yılının başında en yüksek hava kirliliğine sahip ülkelerden birisi olan Çin, bu sorunun çözülmesi için dört yıl önce bir mücadele başlattı. 2008'den bu yana yaklaşık on yıldır hava kirliliğinde inanılmaz bir artış yaşayan Çin için Ulusal Halk Kongresi’nde konuşan Devlet Konseyi Başkanı Li Keqiang 'hava kirliliğine karşı savaş' başlattıklarını açıklamıştı. Bu açıklama ile Çin ilk kez, uzun süredir benimsediği ekonomik politikanın yarattığı kirliliği azaltarak çevrecil bir politikayı benimsemişti.
Çoğu kimse Çin'in bu politikayı terk edeceğini ve bu mücadeleyi uzun süre sürdüremeyeceğini düşünüyordu. Ancak şimdi, tam dört yıl sonra sonuçlar tam tersini gösteriyor. Çin, hava kirliliğine karşı savaşı inanılmaz bir hızla kazanıyor. Lakin savaş daha yeni başlıyor...
Çin attığı adımların meyvesini alıyor:
Çin'in en kirli şehirlerinde uygulanan bu uygulama ile sadece dört yıl gibi kısa bir sürede şehirlerdeki hava kalitesi genel olarak %21 ile %42 oranlarında arttı. Bejing'de %35, Shijiazhuang'da %39 ve Çin'in en kirli şehiri olarak adlandırılan Boading'de %38 oranında artan hava kalitesi azımsanmayacak seviyelere ulaştı. Çin'in temizlenme hareketi bu şekilde sürdürülürse ortalama bir Çin vatandaşı 2013 yılına göre ortalama 2.4 yıl daha uzun yaşayabilecek. Hatta yaşam sürelerinin Bejing'de 3.3 Baoding'de 4.5 ve Shijiazhuang'da 5.3 yıl artacak olması Çin için mükemmel bir haber.
Bu temizlik politikasındaki başarıyı kıyaslayacak olursak, ABD, 1970'lerde yürürlüğe soktuğu ABD Temiz Hava Kanunu (U.S. Clean Air Act) ile hava kalitesini 4 yıl içinde %20 oranında iyileştirmişti. Sonraki 8 yıl boyunca, yani 1970 ile 1982 arasında bu oran %32'ye çıkmıştı. Amerika'nın 12 yılda yakaladığı bu başarıyı Çin 4 yılda yakalasa da Çin'in ortalama hava kirliliği seviyesi kendi standartlarının biraz, Dünya Sağlık Örgütü standartlarının ise çok üstünde.
Başarıyı yakalayan politika:
Yürürlüğün üç büyük hedefinden ilki, mikro parçacıkların şehirlerde %10 oranında, Bejing'de ise %25 oranında azaltılmasıydı. Nitekim sırf bunun için Bejing şehri projenin başında hazineden 120 milyar doları gözden çıkarmıştı bile.
En büyük önlemlerden biri, ülkenin en kirli bölgelerinde yeni kömür santrallerinin kurulması yasaklanması, hâli hazırda var olan santrallerin ise emisyonlarının azaltılmasıydı. Buna uyulmadığı durumlarda ise santraller doğal gaz ile değiştirildi.
En büyük şehirlerden Bejing, Shanghai ve Guangzhou'da ise aynı zamanda mevcut taşıt sayısını azaltmaya yönelik uygulamalar başlatıldı. Çin bir diğer önemli etkiyi ise demir ve çelik üretimini azaltıp bazı kömür madenlerini kapatarak başardı.
Her ne kadar bu yöntemler mantıklı gibi görünse de Çin'in bazı uygulamaları abarttığı da görüldü. Örneğin, yayınlanan 143 sayfalık 'savaş planı' ile birçok evde kömürle çalışan ısıtıcılar yasaklandı. Her ne kadar kaldırılan kömür ısıtıcıları yerine alternatif çözümler planlansa da ne yazık ki her hane bu şansı yakalayamadı. Öyle ki bazı evlerin, işletmelerin ve hatta okulların kış boyunca hiçbir şekilde ısınma şansı bulamadığı oldu.
Derinlerde gizli sorunlar
Her ne kadar Çin kısa vadede büyük bir ilerleme kaydetmiş olsa da uzmanlar tarafından görülen bir diğer sorun, Çin'in hava kalitesinin düzeltirken yanlış yöntemlere başvuruyor olması. İnovatif, yaratıcı ve nispeten ucuz fikirler ile kirliliği azaltmak yerine kömür kullanımını ve gaz salınımlarını kısarak daha pahalı, daha zararlı ve sürdürülebilir olmayan bir yöntem tercih ediliyor.
Eğer Çin kirliliği bu şekilde çözüm aramaya devam edecekse ekonomik olarak sıkıntılar yaşayabilir. Nitekim ABD 1970'lerde hava kirliliğini sermayeye ve pazara dayalı yatırımlar yaparak çözmüştü. Ancak Çin'in uyguladığı yöntemler ABD’ninkilerle pek uyuşmuyor. Farklardan en belirgini Amerika'nın temizlik hareketinde özel sektöre olan yatırımı ve etkisiydi. Böylece kirliliğin üstesinden nispeten ucuz bir yatırım ile gelinmişti. 'Komünist' olarak anılan Çin'in de böyle bir yolu seçip seçmeyeceğini zaman gösterecek.
Ayrıca Çin'in başlattığı uygulamda sadece sınırlı gazların salınımı ve kontrolü düzenlenmiş durumda. Karbondioksit ve ozon gibi bazı gazların derişimi hala tehlikeli düzeyde. Bunun yanında hava kalitesinin her şehirde eşit miktarda artmadığını da unutmamak lazım. Bu da hava kalitesini iyileştirmek isteyen Çin'in önünde daha katedilecek uzun bir yol olduğu anlamına geliyor.
Ne kadar büyük bir başarı elde etmiş olursa olsun, Çin'in önündeki yol epey uzun. Ne de olsa Çin, hava kirliliği ile olan 3 raundluk rekabetinin yalnızca ilk raundunu kazandı, savaş hala bitmiş değil.
Çeviri: Deniz KAYA
Kaynak: https://www.nytimes.com/2018/03/12/upshot/china-pollution-environment-longer-lives.html