Yöntem ve ideoloji

Yazan
Cemil Gözel
Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
4 dk.

Bilimde yöntem, bilimsel gerçeğe ulaşmak için toplum ve doğa süreçlerini inceleme biçimine işaret eder; yani bilgiyi işleme yolu olarak tarif edilebilir. Bilim insanının incelediği konu nasıl bir yol izleyecektir, ulaşılmak istenilen sonucun zihinde canlanan düzeneği toplum ve doğa olgularıyla uyuşmakta mıdır, elde edilen bilgiler sağlıklı bir şekilde mi gelişecektir gibi sorular yönteme ilişkindir. Dolayısıyla incelenen konuya uygun bilimsel bir yöntem tartışması, bilimsel üretimin kaçınılmaz bir unsurudur.

Bilimsel yöntemlerin temeli neye dayanmalıdır? Aydınlanma’dan günümüze üretilen farklı bilme yöntemleri, aslında bu soruya verilen cevaplardan ibarettir. Sonuçta yöntem, son tahlilde, bilginin gelişiminin gereğidir.

Tarafsız bir sosyal bilimin olmayacağını kabul edersek, yöntemi oturttuğumuz temel, onun sınıfsal niteliğini açığa çıkarır. Lenin şöyle söylemektedir:

“Tarafsız herhangi bir sosyal bilim olamaz. Bütün resmî ve liberal bilim, şu ya da bu biçimde, ücretli köleliği savunur, oysa Marksizm, bu köleliğe karşı amansız savaş açmıştır. Ücretli köleliğin var olduğu bir toplumda bilimin tarafsız olmasını beklemek, aynen sermayenin kârını düşünerek işçilerin ücretini yükseltme sorununda fabrikatörden tarafsız olmasını beklemek gibi budalaca bir saflık olacaktır.”[1]

Yöntemin temelinde yatan unsur toplum ve doğa olgularının nesnel kanunları ise bilimin toplumdan yana bir uğrağa ulaşması mümkündür. Yani bilimin sınıfsal yönünü yöntemin ne olduğu sorusu açığa çıkarmaktadır. Buradan ulaştığımız sonuç, yöntem seçiminin, kaçınılmaz olarak ideolojik olduğudur. Bundan dolayı, yöntem ile ideoloji ve yöntem ile teori arasında bir bağdaşıklık vardır.

İdeoloji, sınıfların değer, kurum ve yargılarının bütünüdür. Dolayısıyla her bilimsel üretim -kastımız sosyal bilimlerdir-, sonuç itibariyle, uyguladığı yöntemle birlikte, sınıfların üstyapı kurumlarını etkilemektedir. Çünkü bilimin öznesi insan, nesnesi ise toplum ve doğa olgularıdır. Nesne, kendi kendisini açıklayamayacağı için öznenin açıklamasına muhtaçtır. Özne de nesnenin bir parçasıdır, ama toplumsal süreçlerin içinde yer aldığı için sınıfsaldır. Yani konu ne kadar nesnel olursa olsun, konuyu inceleyen insanın sınıfsal konumundan dolayı tercih edilecek bilme yöntemi ideolojik bir tercih olacaktır. Bu nedenden dolayı bilimde yöntem tartışmaları, son derece önemli ve belirleyici bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

Bu, bilimsel üretime güveni sarsan bir durum değil; bilimsel gelişmenin ulaştığı üstün bir aşamadır. Aksi hâlde, bilim insanı ile toplum ve doğa olguları arasındaki ilişki reddedilecekti. Bu da insan müdahalesi dışında, toplum ve doğa olgularının ve süreçlerinin, kendiliğinden, bilime dönüşeceği gibi temelsiz, çürük, hurafe bir iddia olurdu. Oysa bilim, insanın üretken faaliyetinin sonuçlarından biridir.

Yöntemin gelişme tarihi incelendiği zaman, ideoloji vurgusu somut olarak anlaşılacaktır. Marx öncesi materyalist filozoflar, dünyayı anlamayı sağlayan bilgi yöntemlerini, gerçeğin nesnel kanunlarına dayandırmışlardır –Marx’la birlikte bu, dünyayı sadece bilmek için değil, değiştirmek için de kullanılacaktır–. İdealist filozoflar ise bu yöntemleri zihni kanunlara dayandırmışlardır. Kimileri ise bu kanunları, insan zihninin bir uydurusu olarak kodlamışlardır.

Marx’la birlikte, bizce, yöntem tartışmasının çözüldüğü söylenebilir. Çünkü Marx öncesi materyalizmin eksik bıraktığı birçok konu ve Hegel’in içerik ve yöntem bağdaşıklığına dayanan mutlaklaştırılmış idealist yöntemi Marx’la birlikte aşılmıştır. Marx’ın diyalektik materyalizmi, bilimsel teorilerin nasıl uygulanacağına cevap verdiği gibi genel bilme yöntemlerini de toplum ve doğa kanunlarının bir ifadesine dönüştürmüştür. Yani yöntem, zihinsel faaliyeti, pratik ve teorik eyleme bağlamıştır.

Bilimde yöntem meselesi, bugün de birçok tartışmanın odağındadır. Bu tartışmalar, bilime duyulan ilgiyi artırması bakımından son derece faydalı; aynı zamanda, materyalizmin ve idealizmin bilme yöntemi üzerinden yürüyen hesaplaşmasını da keskinleştirmektedir.

[1] Lenin, Seçme Eserler Cilt: 11, çev. Süheyla Kaya-İsmail Yarkın, İnter Yayınları, Aralık 1997, s.13.

Çiviyazısı
Etiketler
Bilim, Yöntem, ideoloji