Dünden yarına uzay

Yazan
Emrah Maraşo
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
1 dakika

“Yeryüzü insanlığın beşiğidir fakat kimse sonsuza kadar beşikte kalamaz.” Kapağa çıkardığımız bu söz, roketlerle uzaya seyahatin mümkün olduğunu söyleyen ve bu alandaki ilk bilimsel eseri yazan Rus bilim insanı Tsiolkovsky’e ait. İnsanlığın tarihsel serüvenini tekil bir insanın yaşamı gibi görebiliriz. Doğum, bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik… Gökyüzüyle ve uzayla olan ilişkimiz de bu adımların izlerini taşıdığı gibi her evrede daha da derinleşen, bilimselleşen bir nitelik arzediyor. Önceleri gök hareketlerini yolumuzu bulma, üretimi düzenleme gibi etkinliklerde kullanırken daha sonra varlığımızı anlamlandırma süreçleri için araştırma ve yorumlama işine girişmişiz. Elbette bu, salt felsefi kaygılar sonucunda doğan bir arayış değil. Dönemin yeni bilim ve felsefesinin ardında yeni bir toplum özlemi yatıyordu. Bilimsel devrim, feodal sınıflara karşı yükselen burjuvazinin dünya görüşünü yansıttığı gibi aynı zamanda o dünya görüşünün oluşmasına da ciddi bir katkı sunuyordu. Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi, insanlığın tek doğruluk ve sınama ölçütünün nesnel gerçeklik olduğunun parolası gibiydi. O tarihsel andan sonra yönelimin ana doğrultusunda, hiçbir şey eskisi gibi olmuyor ve insanlığın uzaya yönelik müthiş atılımı başlıyordu. Nâzım Hikmet’in

“Akın var güneşe akın!

Güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın!”

dizelerinde olduğu gibi insan enerjisi bilimle açığa çıkıyor ve gökyüzünü fethe doğru yola koyuluyordu.

İlginçtir, Rus devrimci ortamı ve Ekim Devrimi uzaya yönelik büyük ütopyaların filizlendiği toprak olarak belirdi. Mesela Bolşevik yazar Bogdanov’un Kızıl Yıldız eseri… Devrimler insanlığın ufkunu öyle bir genişletmişti ki Mars’a komünizm götürecek kadar büyük bir yönelim ortaya çıkmıştı. Bunların hiçbiri tesadüf değil. Olmadığını köylü ülkesinden ağır sanayi atılımının yurduna dönüşen Rusya’nın uzaya çıkışında görüyoruz. Beşiği terk ediş süreci, devrimin ateşlemesiyle müthiş bir hız kazanıyor.

“Ad astra per aspera”

Türkçesi “Yıldızlara sarp yollardan çıkılır” olan bu Latince sözün sahibi Seneca. Gerçekten de istediğimiz bir noktaya ulaşmak, imkânsız olarak görülen hedefleri gerçekleştirmek için sabır, irade ve araç gerekiyor. Birey olarak insan için de toplumlar için de ve elbette bilim için de bu böyle. Uzaya gönderilen köpeklerden Mars’a indirilen araca kadar çetin sınavlardan geçerek ve şimdi de yeni sınavlarla karşı karşıya kalarak uzay serüvenimizi sürdürüyoruz.

Uzay kimin?

Son yıllarda sadece devletler değil ABD merkezli şirketler de uzaya yönelik ilgilerini artırdı. Elon Musk gibi büyük sermayedarların “kolonileştirme” hedeflerinden uzay madenciliğine kadar bu girişimler çoğalmış durumda. İşte tam da burada uzayın kime ait olduğu sorusu bütün ağırlığıyla gündeme geliyor. Uzay emperyalist-kapitalist sistemin devletlerinin ve şirketlerinin tekelinde mi olacak yoksa sistemden bağımsız olan milli devletler ve sosyalist Çin uzay araştırmalarını ve keşiflerini insanlığın yararına kullanma yönünde daha fazla adım mı atacak? Bu bakımdan dünya ölçeğindeki mücadele uzaya da yansımış durumda. Çin, ABD tekelini kırmak için kendi uzay istasyonunu kuruyor, Ay’ın karanlık yüzüne araç indiriyor. Hindistan Ay’da ilk kez su keşfediyor ve Mars’a gidilebileceğini gösteriyor.

Türkiye uzay yarışında atılım yapmalı

Ülkemiz son yıllarda uzay çalışmalarına hız verdi. Ay’a sert iniş yapma hedefine 2023’te ulaşmak istiyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye Uzay Ajansı da kuruldu. Kuşkusuz bu adımlar değerli ancak yetersiz. Türkiye, Asya ülkeleri başta olmak üzere uzayda uluslararası işbirliğini güçlendirmeli ve Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerin birikiminden yararlanmalı. Bu konuyu sadece teknik bir etkinlik olarak görmek başarı getirmez. Uzay ve havacılık kültürünün gençler başta olmak üzere topluma kazandırılması kritik mesele. Eğer uzayı es geçersek uygarlık sıralamasında önde olmamızın mümkün değil. Kapak dosyamız Antik Mısır’dan günümüze ve geleceğe dair bilimsel bilgilerin yanı sıra bir perspektif de sunuyor. Katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederiz.

Unutmayalım: “İstikbal göklerdedir!”
Çiviyazısı
Etiketler
uzay
uzaybilim
uzayda yaşam
antik mısır
mars
marsta yaşam
uzayda sağlık
ötegezegen
dünya dışı yaşam