Bozkırdan denize Çaka Bey

Yazan
Emrah Maraşo
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
3 dakika

Gece yaklaşıyor
Dalga sesine fırtınalar saklanır
Ölüm maviye sesim yelkene karışır
Gece yaklaşıyor
Mazim bir rüzgârın esaretinde
Ufukta kızıl söylence
Gece yaklaşıyor
Kapatır güneş gözlerini
Kara göründü
Kılıç sesi içimdeki fırtına!

Çaka Bey Homeros’un Gece Yaklaşıyor adlı şiirini Bizans komutanı Dalassenos’la yaptığı konuşmanın sonunda okuyarak ondan ayrılır. Hemen öncesinde Bizans’ı büyük bir yenilgiye uğratmıştır. Anadolu’nun fethine başından sonuna kadar katılmış, 1078 yılında onlara esir düşmüş, “soyluların en birincisi” unvanıyla onurlandırılmıştır. İmparatorun değişmesiyle birlikte tüm unvanları elinden alınır ve Çaka İzmir’e doğru yola çıkar. Bu bölgedeki Türkmen kitleleriyle buluşur ve 8.000 askeriyle birlikte Bizans’ın karşısına dikilir. Hedefi İstanbul’u fethetmektir.
Kitleleri ve devleti örgütleme yeteneği
İzmirli Rum gemi ustalarına 40 parçadan oluşan gemiler yaptırarak tarihin ilk Türk donanmasını inşa eder. Çok ilginç değil mi? 1071’deki Malazgirt Savaşı’nda Bizans’ı yenerek Anadolu’yu at sırtında fetheden Türkler sadece 10 yıl sonra Çaka Bey’in önderliğinde büyük bir donanma inşa ederek çürüyen Bizans’ın karşısına dikilmiştir. Bu durum Türkleri barbar ve uygarlık dışı gösteren Avrupamerkezci tezleri yerle bir ettiği gibi efsanelerin büyüsüyle tarihimizi yorumlamaya çalışanların yanlışını işaret etmesi bakımından da büyük bir derstir; çünkü mesele sadece Bizans’a esir düşüp onlardan öğrenmek değildi. Mesele Akdeniz ticaret yollarına hâkim olma ufku, Bizans’ın tahıl depolarını ele geçirerek onu zayıflatma yönündeki stratejik akıl, ittifaklar potansiyelini ve çelişkileri değerlendirme yönünde hareket eden taktik zekâ ve kurnazlık, gemiciliğin bağrında yatan matematik ve mühendisliğin önemini kavrayan bilimsellikti. Bu noktada Çaka Bey’in kişisel yetenekleri yanında onda cisimleşen, Türklerin kitleleri seferber etme ve devlet adı verdiğimiz büyük örgütlenmeyi yönetme yeteneği ortaya çıkıyor.
At sırtından geminin kaptan köşküne
Nitekim Çaka Bey de Türkmen Çavuldur Boyuna mensuptu. Çavuldurlar Hazar denizinin kıyısında yaşıyorlardı. Fransız tarihçi Ord. Prof. Dr. Planhol’un İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı Hazar Denizi maddesinde belirttiği üzere Hazar’ın “güney kıyılarında bir Türkmen denizcilik kültürü gelişmiş”tir. “Orta Asya’lı Türklerin burayı ve zenginliğini Ortaçağ’dan beri yakından tanımaları sebebiyle bu kültür bir hayli derin ve yoğun”dur. Çaka Bey’in birikimine ve bozkırdan getirdiklerine bir de buradan bakmak ve özellikle sözü edilen noktayı derinleştirmek tarihçilerimizin bizi aydınlatması için elzem olacaktır. Söz konusu noktanın derinleştirilmesi sonucunda Türklerin sadece Orta Asya’dan at sırtında gelmediklerini aynı zamanda geminin kaptan köşkünde de geldiklerini görmüş olacağız.
Erken Yıldırım Beyazıd ve Fatih Sultan Mehmet
Çaka Bey Bizans’ı o kadar rahatsız etmişti ki İstanbul’un kapısı olan Çanakkale Kalesi’ne dayanmıştı. Prof. Dr. Halil İnalcık’ın aktardığı üzere “tanınmış bizantinist F. İ. Uspenski aynen şu satırlarla bunu belirtir: ‘İmparator Alexios Komnenus’un durumu, Bizans İmparatorluğu’nun son yıllarındaki durumu ile, şehrin Osmanlı Türkleri tarafından kuşatılması durumu ile kıyaslanabilir.’” Bu bakımdan Çaka Bey erken bir Yıldırım Beyazıd ve Fatih Sultan Mehmet’tir veya onların tarihsel habercisidir. Bu durumun ekonomi-politiği Türklerin feodalizme yaptığı gençlik aşısı ve imparatorluk anlayışıyla büyük kavimleri yönlendirme hedefidir.
Dergimizin kapak dosyasına katkı sunan değerli hocalarımıza çok teşekkür ederiz. Hepsi Çaka Bey’in oynadığı tarihsel rolün çeşitli noktalarına değindi. Çaka Bey’le ilgili kaynaklar çok sınırlı olduğu için yazılarda bazı benzerlikler kaçınılmaz oldu ama esas olarak tüm katkılar birbirini tamamladı. Kapak için Çaka Bey resmini kullanma izni veren Sayın Refik Aziz’e ayrıca teşekkürlerimizi sunarız.
Bu sayımızda dosya dışı makalelerimizin de ilginizi çekeceğini umuyoruz. Şimdiden iyi okumalar!

Çiviyazısı
Etiketler
çaka bey
tarih
türk tarihi