Mayıs 1993 tarihinde yayın hayatına başlayan Bilim ve Ütopya, 30. yayın yılına girdi. Bilim ve Ütopya, 30 senedir, emperyalist merkezlerden bilime yapılan her türlü gerici saldırılara karşı eşsiz bir mücadele birikimi yarattı. Türkiye’nin son 30 senesinden Bilim ve Ütopya’yı çıkarın, bilim mücadelesinde kapanması ancak Bilim ve Ütopya ile mümkün olan muazzam bir boşluk oluşacaktır.
Bilim ve Ütopya, Avrupamerkezci emperyalist odaklardan dayatılan bağımlı gündemlere karşı, ülkenin gereksinmelerini ve sorunlarını dikkate alan ulusal bilim gündemlerini yaratabilmek, bu yolla tüm dünyanın bilim ve uygarlık birikimini kucaklayabilmek hedefiyle 30 sene önce yola çıktı. Geldiğimiz aşamada, ulusal bilim gündemlerini oluşturabilmek için ülkemizin bilim çevrelerinde üretilmiş çalışmaların ortaya çıkarılması, ulusal siyasetin yönlendirilmesi ve bilimin maddi bir güce dönüştürülmesi noktasında Bilim ve Ütopya’nın katkıları tarihe geçmiştir.
Yeni bir uygarlığın yükseldiği yüzyılımızda, insanlığın bilime olan ihtiyacı, kaçınılmaz olarak gündemdedir. Bilim ve Ütopya, 30 senedir yaptığı gibi, her cepheden “post” saldırılara, dogmatizme, Avrupamerkezci paradigmalara, ideolojilere, safsatalara ve sahte bilimlere karşı mücadele edecek; ulusal bilim gündemlerini oluşturma hedefine kilitlenecek; bilim dünyasının bölünmüşlüğüne karşı tavır almayı sürdürecektir.
Fen bilimlerinden mühendisliğe, fizikten matematiğe, toplum bilimlerine ve uygulamalı bilimlere; sanata ve tasarıma, mimarlığa ve şehirciliğe ve felsefeye kadar hem siyasi ve ideolojik yönlendirme hem de bilimin alanından beslenme ve öğrenme sorumluluğumuz sürecektir. Bilimin tarihi de olmak üzere toplumun ve yaşamın tarihine, maddi yaşamın dönüşümüne ve ilerlemesine tarihsel materyalist biçimde bakmayı, bütün bunları karşılıklı belirlenmeler ilişkisi olarak görmeyi sürdüreceğiz.
Bilimi, insanlığın ilerlemesine, refahına, aydınlanmasına ve özgürleşmesine katkıda bulunmaktan alıkoyan emperyalist sınırlamanın tasfiye edilmesi, siyasetin alanı ile ilişkili olduğu kadar bu siyasetin bilimsel tartışma alanına taşınmasıyla da kopmaz bir ilişki barındırıyor. Bilim ve Ütopya’nın en eleştirel, en can alıcı konumu ise burada ortaya çıkıyor. Önümüzdeki on senelerde Bilim ve Ütopya, bu konumunu yükseltecek ve bilimin aydınlanmacı katkısının toplumla buluşturulmasına en birincil katkıyı sunmayı sürdürecektir.
Nice 30 senelere…