Uykuya geçerken

Yazan
Dr. Asuhan PAR
SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi & Psikiyatri Uzmanı
Yazının Okunma Süresi
2 dakika

Bir ses duyar gibi oldum: “Kimseler uyumasın artık! Macbeth uykuyu öldürdü!”
Evet, masum uykuyu,
Kaygılar yumağını çözen uykuyu,
Her günkü hayatın ölümünü,
Yorgunlukları yıkayan suyu,
Yaralı canların merhemini.
Yüce tabiatın baş yemeği,
Hayat sofrasının cana can katan ziyafeti.

Uyku insanlığın başlangıcından beri bir gizem ve ilham kaynağı olmuştur. Uykunun bu çekiciliği son derece karmaşık olması gerçekliğinde yatmaktadır. Uyuyan bir insan ölüm kılığındadır ancak canlıdır; bilinçlidir ancak farkında değildir. Bedeni gerçeklikte uzanmaktadır ancak düşünceleri bir düşler dünyasında ilerlemektedir. Uyku mutlu eder, korkutur, dinlendirir ve hatta yorgunluğa neden olabilir. Uyku temel bir insan işlevi olmasına rağmen, herkes için eşsiz bir deneyimdir. Dolayısıyla her insanın uykusu/uykusuzluğu komşusununkinden farklıdır. Uyku bir zorunluluktur, herkes yapar (veya yapmayı umar) ancak deneyim paylaşılamaz. İnsan uyurken ve ölürken yalnızdır. Düşler dünyasında herkes yalnız yürümek zorundadır.

Geçici bir bilinçsizlik dönemi olarak tarif edilen uykuyu elimizden geldiğince bilimsel objektivite ile tanımlayabiliyor olsak bile, hepimiz için uyku aynı anlama mı gelir? Aynı gökyüzü altında yaşamış ve yaşayan ne kadar insan varsa, uykunun da bir o kadar anlamı vardır. Hem toplumsal hem de zamansal olarak uykunun ve rüyaların anlamlandırılmasında büyük farklılıklar mevcuttur.
..."

 

Tamamı Eylül sayımız UYKU'da!

Dergiden
Etiketler
uyku
uyku bozukluğu
sağlık
psikiyatri
rüya
tıp
uykusuzluk
bilim
Bilim ve Ütopya