Hossenfelder’in “Lost in Math”i üzerine

Daha önceki yazılarımda kurumsal fizik kavramını tanıtmış ve çözüm yollarından bahsetmiştim (bakınız ileri okuma ve kaynakça). Bunları Sabine Hossenfelder’in 2018 yılında çıkan “Lost in Math: How beauty led physics astray” (tr: Matematikte kaybolmuş: güzellik, fiziği nasıl yoldan çıkardı) adlı kitabını okumadan önce yazmıştım. Kitapta Hossenfelder fizikte güzellik algısının parçacık fiziği teorilerini nasıl çıkmaza soktuğundan bahsediyor, ve süpersimetriyi buna en büyük örnek olarak sunuyor. İngilizce bilen aday fizikçikerin mutlaka okuması gereken ve bir an evvel Türkçe’ye kazandırılması gereken bir eser. Kitap genel olarak ünlü ve etkili fizikçiklerle söyleşilerden oluşuyor. Satır aralarındaysa Hossenfelder kendi fikirlerinden bahsediyor.

Şekil 1 Sabine Hossenfelder'in kitabının kapak resmi. Resim: Furkan Semih Dündar

Karizmatik fizikçilerin bir konuyu kutsamasının o teorinin geniş kitlelerce çalışılmasının önünü açtığından daha önce bahsettim. Hossenfelder’in kitabı ise bu karizmatik fizikçilerin ne gibi argümanlarla teorileri kutsadığına ışık tutuyor: güzellik. Fizikte bir teorinin güzelliği sahip olduğu simetrilerle ilgilidir. Bu orta çağ İslam sanatı’nda da bu şekildedir. Örneğin Şekil 2’de gördüğümüz desenin bize güzel hissettirmesinin sebebi sahip olduğu simetrilerdir.

Şekil 2 Selçuklu süsleme sanatından örnekler. Arık ve Sancak'ın Pentapleks Kaplamalar adlı kitabından alınmıştır. Arık'ın izni ile yayınlanmıştır.

Oliver Sacks, yanlış hatırlamıyorsam, “The man who mistook his wife for a hat” (tr: Karısını kapka sanan adam) adlı kitabında Picasso’nun eserlerinin kişiye güzel gelmesinin sebebinin kübik resimlerin aynı anda beynin birden fazla bölgesini aktive etmesi olduğundan bahsediyordu. Bu duruma da yarı muzip bir şekilde nöroestetik adını veriyordu. Belki de fizik teorilerindeki güzellik de bununla ilgili olabilir. Yani “güzel” bir teori, belki de beynimizin farklı kısımlarını aynı anda uyarabiliyordur. Kendileri üzerinde herhangi bir baskı olmayan karizmatik fizikçiler, bu şekilde bir güzellik dürtüsüyle fizik teorilerini çalışılmalı/çalışılmamalı şeklinde kategorize ediyor olabilirler.

İleri okuma ve kaynakça: