Kara ayaklı bir gelincik klonlandı: ABD’de nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir tür için bir ilk

Çeviri: Mustafa Ceren
Yazının Okunma Süresi
8 dakika

Aynı soydan gelen ve nesli yok oluş seviyelerine kadar gerileyen popülasyonlara çeşitlilik katabilecek potansiyeli olan muhafaza edilmiş hücreler kullanılarak 30 yıl önce ölen bir kara ayaklı gelincik klonlandı.

Muhtemelen Dolly isimli koyunu duymuşsunuzdur. Şimdi sıra Elisabeth Ann isimli kara ayaklı gelincikle tanışma zamanı.

Bilim insanları uzun zaman önce ölen bir hayvanın korunmuş hücrelerini kullanarak nesli tükenmekte olan kara ayaklı bir gelinciği klonlamayı başardı. Bu ABD’de nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan yerli bir tür için bir ilk niteliğinde.

Kuzey Amerika’daki tek gelincik türü olan bu kara ayaklı gelinciğin korunabilmesi sebebiyle bu gelişme tam bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyor. Bu tür bir keresinde Batı Amerika’nın geniş düzlüklerinde bulunmuş olup maalesef sayıları çiftçilerin ve arazi işçilerinin başlıca avcılarının yani çayır köpeklerinin ortalığı bertaraf etmesiyle gittikçe azaldı. Hatta 1970’lere gelindiğinde türlerinin tamamıyla yok olduğu sanılmıştı. Fakat 1981’de bir çiftlik köpeğinin bilim insanlarını Wyoming’de sayıları 18’i bulan bir koloniye yönlendirmesiyle türlerinin yok olmadığı anlaşıldı.

Hayatta kalmayı başaran bu grup üyeleri, daha sonra amacı nesli tükenmekte olan hayvanların korunaklı bölgelerde yetiştirilmesi olan ve ABD Balık ve Yabani Hayat Servisi’nin bir parçası olup Colorado’da bulunan bir programın parçasını oluşturdu. O zamandan beri de bu hayvanlar ABD’nin ve Kanada’nın geniş bir bozkır alanını kaplayıp içinde sekiz farklı eyaletin de birer parçasını teşkil ettiği Büyük Ovalar denen geniş düzlüklere yeniden dağıtıldı. Kara ayaklı gelincikleri kurtarma programının koordinatörü olan Pete Gober’in dediklerine göre bu hakiki yabani hayvanların yalnızca yedi tanesi çiftleşebildi, bu yüzden yaşayan gelinciklerin tümü yakından akraba olmuş oldu .Ayrıca artık nüfuslarının da aşağı yukarı 400 ila 500 arasında değiştiğini de ekledi.

Bu yeni klon 1980’lerin ortasında Wyoming’de ölen ve kendi neslinden yaşayan hiçbir torunu olmayan Willa isimli yabani bir dişinin genetik kopyası olma mahiyetini taşıyor. Hücreleri, dünya çapında nadir olarak bulunan ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış yaklaşık 1100 türü toplayıp içinde barındıran San Diego Küresel Hayvanat Bahçesi’nin bir parçası olan Frozen Zoo’da (Donuk Hayvanat Bahçesi)  kriyoprezervasyon adı verilen ve hücreleri dondurarak muhafaza etme yöntemini uygulayan bir yerde korundu. Araştırmacılar bu klonlanmış Elisabeth Ann’i çiftleştirip yabani hayattaki popülasyonda oldukça ihtiyaç duyulan genetik çeşitliliği artırmayı ümit ediyor.

Biyoteknoloji koruma grubu olan Revive and Restore (Dirilt ve Yeniden Canlandır) ile ve San Diego Küresel Hayvanat  Bahçesi: Balık ve Yabani Hayat Servisi ile ortak girişimlere imza atan ve özel bir evcil hayvan klonlama şirketi olan Viagen Pets ve Equine’de bilim sorumlularının başında gelen Shawn Walker “Oldukça heyecanlıyız, hatta neredeyse mest olmuş durumdayız.” diyor.

Revive ve Restore’un yetkili müdürü olan Ryan Phelan, bu başarının türlerin korunması için uygun bir araç olabileceğini söylüyor. San Diego Hayvanat Bahçesi’nin koruma genetiği direktörü olan Oliver Ryder da söz konusu başarının nadir ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan türlerin hücrelerinin korunmasının ehemmiyetini gösterdiğini dile getiriyor.

Kara ayaklı gelinciklerin hayatta kalmalarının önündeki temel tehdit olarak görülen, pireler tarafından taşınan ve genellikle ölümcül olarak görülen bakteriyel bir enfeksiyon olarak ortaya çıkan  “Silvatik Veba” kara ayaklı gelinciklerin hala nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşılaşmasının temel sebebi olarak görülüyor. Araştırmacılar, genetik çeşitliliğin artırılmasıyla bu patojene karşı direnç gösterileceğini umuyor. Phelan’a göre genetik modifikasyon da gelecekte sunulması beklenen bir diğer yöntem.

Peki ya klon yapabilmek

Klonlama işlemi, kara ayaklı gelincikleri risk altında olmaktan kurtarmak amacıyla, nispeten daha sakin ve yakından bir akraba tür olan evcil gelinciklerinden alınan yumurtalarla başlatıldı. Walker’ın aktardıklarına göre yumurtalar önce olgunlaştırıldı, ardından ViaGen ile birlikte bilim insanları yumurtalardan genetik malzemeyi ve çekirdeği çıkarmak için pipet kullandılar. Willa’nın hücrelerinin içeriğini her bir yumurtaya aktardıktan sonra bilim insanları bu içeriğin bölünmesini sağlamak amacıyla bunlara temelde elektrik yükü olan aktive edici bir uyarıcı verdiler. Bu da daha sonra evcil gelinciğe verilmiş olan embriyoların oluşmasını sağlamış oldu. Ardından embriyoların biri alındı.

Bu arada bu işlem 25 yıl evvel bir yetişkinden alınan hücreyle klonlanmış olan koyun Dolly’ye  yapılan işlemin hemen hemen aynısı. Aradaki tek fark da bir türden alınıp diğerine aktarılan genetik malzeme süreci içermesinden ötürü biraz daha karmaşık olması.

Revive ve Restore’da görevli bilim insanı Ben Novak 31 Aralık 2020’de Ulusal Kara-ayaklı Gelincik Koruma Merkezi’nde Elisabeth Ann’i ziyaret etti. Bu resimde gelincik sadece 3 haftalık.

Elisabeth Ann 10 Aralık’ta Colorado’daki Balık ve Yabani Hayat Servisi’nin Kara-ayaklı Gelincik Koruma Merkezi’nde doğdu. Kendisine takılan bu ismin aslında özel bir nedeni bulunmuyor. Servisin aktardığına göre, verilen isim Ulusal Kara-ayaklı Gelincik Koruma Merkezi’nin listesinde bu merkezde doğan hayvanlara verilmek üzere oluşturulan listenin içinde bulunuyormuş.

Şimdiye değin yapılan testlere göre gelinciğin sağlıklı olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra izlenilmeye devam edilecek ve bilim insanları gelinciğin bir gün yavrulayacağı ümit ediyor. Revive ve Restore’da bir bilim insanı olan Ben Novak’a göre , eğer her şey yolunda giderse, gelinciğin torunları ve hatta torunlarının yavruları 2024 ya da 2025’de yabani hayatla tanıştırılabilecek.

 

Hayatta kalmak

Bilim insanlarına göre bu klonlanmış hayvanın soyundan gelecek bireylerinin yabani hayata salınması konusunda olası bir yaşanılabilecek olumsuz etki beklenmiyor. Gober’in söylediklerine göre, yabani doğayla tanıştırılan tıpkı diğer tüm kara ayaklı gelincikler gibi, klonlanmış bu gelinciğin soyundan gelecek bireyler önce ortama alıştırılacak ve dışarıda etrafı çevrili bir ortamda gözlemlenecek. Esaret altında yetiştirilmiş bu gelinciklerin doğaya tam anlamıyla salınması için bu gelinciklerin çayır köpeklerini avlama ve kendi başlarına hayatta kalmalarını sağlayabilecek diğer gerekli becerilere sahip olduklarından emin olduklarını göstermeleri gerekiyor.

Elisabeth Ann uzun zamandır ölü bir birey sayesinde klonlanmış ve nesli tükenme tehlikesiyle karşılaşmış ilk tür değil. Revive ve Restore, San Diego Hayvanat Bahçesi ve Viagen ortaklaşa yürüttükleri bir klonlama işleminde daha önce yine nesli yok olma seviyesine kadar gerilemiş ve Ağustos 2020’de doğan bir Przewalski atını klonlamak için birlikte çalışmışlardı.

Ryder, Frozen Zoo’daki hücrelerin 30 yıl hayatta kalmasını ve bu hücrelerden uygun bir klon yapılabilmesini oldukça heyecan verici bulduğunu söylüyor. Ryder, 1980’lerin sonuna doğru türlerin genetiği üzerinde çalışmak için Willa’dan deri biyopsileri almaya çalıştığında, böylesi hücrelerin klonlama için kullanılamayacağı düşünülüyormuş. “Fakat şimdi, alınan bu biyopsi örneklerinin potansiyel olarak herhangi bir vücut hücresi halini alabilecek kök hücrelere bile dönüştürülebilmesi söz konusu.” diye de ekliyor.

Şu an yaşayan tüm kara ayaklı gelincikler birbirlerinin ya kardeşleri ya da doğrudan kuzenleri. Phelan’ın aktardıklarına göre, şimdi Elisabeth Ann’de yaşayan Willa’nın genleri, genetik olarak üç kat daha fazla çeşitliliğe sahip. Genetik çeşitliliğe bu yönde yapılmış bir ekleme hayvanların daha kolay bir şekilde üremesine ve hastalıklar ile stres yapıcı etkenlere karşı daha dayanıklı olmasına yardımcı olabilir.

“Gen havuzunu genişletme türlerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamaya yardımcı olmak için muhteşem bir fırsat gibi gözüküyor.” diyor Ryder.

 

Kaynak: National Geographic

 

 

Biyoloji