Aman diğerlerine bulaştırmayayım!

Araştırmacılar, karıncaların hastalandıklarında belli yuva komşularıyla ilişkilerini kısıtladıklarını keşfettiler. Karıncalar böylece, başta kraliçe olmak üzere, yumurtaların ve işçilerin de enfekte olmasını önlemiş oluyorlar. Araştırmacılar inceleme sonucu bir hayvan topluluğunun hastalığın bulaşmasını engellemek için kendi organizasyonunu aktif olarak değiştirdiğini belirttiler.

Karınca toplulukları minik üyelerden oluşan karmaşık bir yığın gibi görünüyor olabilir fakat aslında kaos denen bir şey yok ortada. Son yıllarda yapılan incelemelerin gösterdiği gibi, karınca topluluklarının bireyleri inanılmaz verimli birlik oluşturuyorlar. İnsan topluluklarına paralel özellikler de gösteriyorlar. Bu güncel olay da buna bir örnek: Klosterneuburg’da bulunan Institute of Science and Technology Austria'dan araştırmacı Sylvia Cremer böcek devletlerinin sağlık idaresini mercek altına aldı. Yüksek nüfus yoğunluklarında olduğu gibi, bu sosyal böceklerde de sıkı sosyal bağlar hastalıkların çabuk yayılmasına yol açıyor. Böylece şu soru akla geliyor: Karıncalar bu problemi nasıl çözüyor?

 

Barkodlu karıncalar

Derin bilgilere ulaşabilmek için Cremer ve arkadaşları orta Avrupa’da en sık rastlanan karınca türü olan Lasius niger- siyah bahçe karıncasının davranışlarını araştırdı.

Bunun için araştırmacılar şaşırtıcı derecede etkin bir sistem geliştirdiler: Bireyleri belirleyebilmek için binlercesine minicik barkodlu parçacıklar yapıştırdılar. Kızılötesi kameralarla kobay koloninin her yarım saniyede bir fotoğrafını çektiler. Böylece her karıncanın hareketini ve sosyal etkileşimini kaydedebiliyorlardı.

Bilim insanlarının raporu hayvanların nasıl gruplaştığını belgeliyor: Sadece ait oldukları grupların bireyleriyle etkileşiyorlar. Bundan sonra araştırmacılar asıl deneye giriştiler: Bu kobay grubun %10’una karıncalar arasında temasla kolaylıkla bulaşan bir mantar küfü saldılar.

Verdikleri rapora göre, salgıyı vermeden önce ve sonraki davranışları arasındaki fark, salgıyı çok çabuk fark edip buna bağlı olarak çok mantıklı biçimde davranmaları. Cremer bu durumla ilgili olarak "kiminle ve nasıl bağ kuracaklarına yönelik değişiklikler yapıyorlar" diyor. "Karıncalar arasındaki grup bağları güçleniyor, gruplar arasındaki bağlar ise kısıtlanıyor. Toplayıcı karıncalar daha fazla toplayıcılarla, bakıcı karıncalar da daha fazla bakıcılarla bağlantıya geçiyorlar. Bu karınca topluluğun cevabı-salgıya maruz kalmayan hayvanlar bile davranışlarını değiştiriyorlar."

 

Şaşırtıcı modellerle uygun bir bulaştırma yöntemi

Araştırmalarının devamında bulaşmayı önleme yöntemlerinin ne kadar etkili olduğunu arkadaşlarıyla birlikte belgeleyebiliyorlardı. Özel bir kontrol sistemiyle sadece mantar küfünün nasıl dağıldığını değil hangi karıncanın hangi şiddetle bu küfe maruz kalacağını da belirleyebiliyorlardı. Mantar enjekte edildikten sonra bağlarını buna göre uygulayan karıncaların bulaşma modelini de değiştirdiklerinin farkına varıyorlar. Böylece araştırmacılar kobay karıncaların sadece birkaçına bulaşacak kadar yoğun mantar küfü yüklüyorlar.

Önceki araştırmalarında düşük dozaj küf verdiklerinde hastalığın bulaşması söz konusu olmuyor, hatta bağışıklık sistemlerini güçlendiriyorlardı. Bu bağlamda güncel araştırmalarının sonucu grubun önemli hayvanlarını özel korumaya aldıkları durum tekrar karşılarına çıkıyordu. Bu yöntemle de kraliçe ve işçi karıncalar çok az bir miktarda küfe maruz kalıyorlar.

Araştırmacılara göre bu tanımlar sadece karınca araştırması için ilgi çekici değildi. Cremer'e göre "Sosyal bağlar hastalıkların yolculuk yaptığı yollardır ve bu yollar sayesinde salgın hastalıkların nasıl yayıldığı tanımlanabilir. Karıncalar üzerinde yapılan bu genel araştırma epidemik sürecin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. Bu farklı sosyal gruplar için de önemli olabilir."

 

Çeviri: Fethiye Tepecik

Kaynak: https://www.wissenschaft.de/umwelt-natur/kranke-ameisen-verhalten-sich-kollegial/

 

Biyoloji