Mars'ta yaşamı keşfedebilecek yeni kâşiflerimiz

Mars üzerinde geçmişte yaşamış veya yaşamakta olan yaşamı bulmak hiç şüphesiz gelmiş geçmiş en büyük keşiflerden birisi olacaktır. Belki de en büyüğü…

Evrene bakışımızı değiştirecek bu keşif için artık daha çok fırsatımız var. Önümüzdeki iki yıl içerisinde NASA tarafından yollanacak olan Mars2020 ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ile Rus Uzay Ajansı'nın (RFSA) birlikte tasarladıkları ExoMars, bu keşfi gerçekleştirebilirler.

ExoMars, Avrupa'nın kızıl gezegene indireceği ilk mobil araç olmasına karşın NASA'nın bu konuda sıkıntı çekmeyeceği tahmin ediliyor. 2016 yılında yine ExoMars projesi kapsamında Mars'a indirilmeye çalışan Schiaparelli aracı gezegenin yüzeyine 540 km/s ile çakılmıştı. Görevin ilk etabı dâhilindeki Schiaparelli'nin amacı ExoMars için iniş tekniklerini test etmekti. ExoMars projesinin yarı başarı ile gerçekleştirilen ilk etaptan iyi ders çıkarmış olması gerekiyor. Yoksa aynı hüznü 2020'de tekrar yaşayabiliriz.

Yaşamı arayan makineler
ExoMars Mars'ın yüzeyinde iki metreye kadar sondaj yapabilecek ilk alet olma unvanına sahip. Ancak bu araçlar kızıl gezegendeki yaşamın ipuçlarını arayan ilk makineler olmayacaklar. NASA tarafından 1970'lerde indirilen Viking Sondaları bunu daha önce denemişlerdi. Yaşam arayışları bir hayli başarısız olmasına rağmen Mars'ın jeolojisi ve atmosferine ait çok değerli veriler elde ettiler. Son 50 yıldaki bu veriler sayesinde artık biliyoruz ki Mars bir zamanlar canlılık için elverişli, dinamik bir ortama; nehirlere ve belki de denizlere sahipti. Tıpkı Dünyamız gibi.

Her ne kadar şu anda Mars üzerinde bir canlılığın bulunuyor olması imkânsız olmasa da ExoMars başlıca var olmuş yaşamı aramaya yoğunlaşacak. Kâşif, canlılığı aramak istese de hayatın hâlâ var olabileceği alanlara yaklaşması söz konusu bile değil. Üzerinde taşıdığı Dünya temelli canlıları (mikroplar ve bakteriler) Mars'ta bulunabilecek diğer canlılara bulaştırmak, istediğimiz son şey olabilir. Uzay araçları, özellikle keşif robotları her ne kadar Dünya'dan ayrılmadan önce titiz bir şekilde bakteriler ve mikroplardan arındırılsalar da yine de bu küçük canlıları uzay araçlarının üzerinden tamamen temizlemek neredeyse imkânsızdır. Dolayısı ile kâşife bulaşmış canlılar sebebiyle, araçların Mars üzerinde bulunabilecek canlılık alanlarına yaklaşması uzay yasalarınca yasaktır. Bir gün Mars veya başka bir yerde hayat olduğunu keşfettiğimizde bunun aslında Dünya'dan getirdiğimiz canlılar olduğunu öğrenmek, hatta daha kötüsü bunu hiç fark edememek büyük bir felaket olacaktır.

 

En iyi şansımız: Biyoimzalar
Canlılık aslında burada, Dünya'da, bizim etrafımızda şekillenmekte. Hayat her gün, mavi gezegenimize izlerini bırakıyor. Ama aynı yaşamı Mars'ta ararken bazı faktörleri göz önüne almamız gerekiyor. Bunlardan birisi de aradığımız yaşam formlarının çıplak gözle görünmeyen tek hücreli mikroorganizmalardan oluştuğunu varsaymamız. Peki, neden çok hücreli canlıları aramıyoruz?

Sebebi, Mars'ta oluşabilecek yaşamın tek hücreliden, daha gelişmiş bir yapıya evrilmiş olmasının zorluğudur. Nitekim Dünya üzerindeki yaşam 1.8 milyar yıl boyunca tek hücreli bir formda seyretmiştir. Mars ise yaklaşık 3 milyar yıl önce yaşam için bu süreyi sağlayabilecek yaşta bile değildi.

Bir diğer sorun ise, aradığımız hayatın 3-4 milyar yıl önce oluşmuş olması gerekmesidir. Bu süre zaafında yaşam kalıntıları, erozyon ve tabakalaşma gibi bazı şeylerle karşılaşmış olabilir. Ancak Mars’ın dinamik bir jeolojiye sahip olmadığını uzun zamandır biliyoruz. Dünya'nın en büyük jeolojik özelliklerinden biri olan tektonik plakalara sahip olmayan Mars'ın yüzeyi, sanki bir zaman kapsülündeymişçesine iyi korunabiliyor. Bu da yaşam kalıntılarını inceleyecek araçlar için güzel bir haber.

Mars'ta kâşiflerin arayacağı şey, canlıların fosilleri ve biyoimzaları (biyolojik temellere ait herhangi madde) olacağı için araçların organik molekülleri saptaması ve tanımlaması gerekecektir. Ancak tek bir örnek yaşamı kanıtlamaya yetmeyecektir. Bolca test, örnek ve çalışma yapılması gerekiyor. Hiçbir organik bileşik tek başına yaşamı kanıtlamaya yetmeyecektir.

Yaşam için ipuçlarını yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda kimyasal reaksiyonlarda da aramamız gerekecek. Lipidler ve amino asitler gibi moleküller yaşamın ayrılmaz parçaları olmakla birlikte meteoritler üzerinde de bulunabiliyorlar. Yapılması gereken ise yaşama uygun özellikleri barındıranları bulmak. Mesela bozulmuş hücre zarlarının ardında kalan lipidler, aralarında belli boşluklar bırakacak ve eşit sayıda karbon içereceklerdir. Aynı şekilde amino asitlerin kiralitesine (birbiri ile ayna görüntüsünü oluşturabilen moleküller) bakılarak da biyoimzalar tanımlanabilir. Bildiğimiz şey, bir sebepten ötürü Dünya'daki yaşamı destekleyen amino asitlerin yalnızca sol el sistemine göre dizilim göstermesidir. Bu bilgi yaşamın tespitinde çokça işe yarayacaktır.

Bunun yanında mikroorganizmaların kayalar üzerinde görünür fosiller bırakması da mümkün. Uygun koşullar sağlanırsa mikrobik koloniler tortulların arasında kendilerine özel morfolojik özellikleri olan yapılar oluşturabilir. Fakat hem bu uygun koşulların bir arada bulunması hem de koca gezegenin üzerinde kâşifin ineceği bölge etrafında bu fosillere rastlanması pek olası gözükmüyor. Tabii ki yaşam, beklemediğimiz kadar geniş çaplara yayılmamışsa…

Dolayısı ile en mantıklı seçim, organik bileşikleri aramak ve izlerini sürmek olacaktır. Bu da ExoMars üzerindeki en büyük alet olan Mars Organik Molekül Analizcisi (İng: MOMA) için ideal bir görev.

Viking Programının yarattığı umutsuzluk
Bir diğer şaşırtıcı şey ise Viking araçlarının gönderdiği verilerde Mars toprağının üst katmanlarında organik bileşiklerin yokluğuydu. Güneş Sistemi genelinde biyolojik aktiviteler ile oluşmayan organik bileşiklere rastlamak mümkünken, aynı bileşikler Mars'ın yüzeyinde zar zor bulunabiliyorlar. Daha sonradan veriler, bunun sebebinin Mars'ın soğukluğu ve kuruluğunun yanı sıra organik moleküllerin uzaydan gelen radyasyon ve iyonize ışınların bombardımanına maruz kalması olduğunu gösterdi. Bu tarz ışınlar organik molekülleri oluşturan karbon bağı gibi atomik bağları koparmakta uzmanlar.

Fakat yakın zamanda NASA'nın Curiosity kâşifi, basit organik moleküllerin tespitini başardı. Yeryüzünün altından örnekler çıkarıp inceleyecek olan MOMA ile ise zamanın yıkımında sağ kalmış biyoimzaları bulma şansımız artacaktır.  

 

Yaşamın sırrı belki de doğru iniş alanında
Biyoimzalar için ipuçlarını aramadan önce ExoMars'ın yapması gereken ilk şey doğru kayalıkları bulmak olacak. Bu yüzden iniş bölgeleri listesinde bulunan alanların tek bir ortak jeolojik özelliği var. Kayaların yaşamı destekleyebilmiş olabilmeleri için 3.6 milyar yıldan daha yaşlı olmaları gerekiyor. Çünkü ancak bu süre öncesinde Mars canlılığa ev sahipliği yapabilecek uygun koşullara sahipti.

Eğer MOMA, sondaj çalışmaları sonucunda organik moleküllere denk gelirse, yapacağı ilk iş bu bileşiklerin Dünya'dan gelip gelmediklerine karar vermek olacak. ExoMars ne kadar Dünya dışı yaşamı aramakta sorumlu olsa da aynı kimyasal temellere sahip dünyasal biyoimzaları ayırt edebilme özelliğine de sahip. Dolayısıyla MOMA gibi yüksek hassasiyete sahip aletlerin Dünya benzeri biyolojik imzaları saptayabilmesi çok önemli. Çünkü aradığımız yaşamın buradakine, evimizdekine benzer temel özelliklere sahip olması gerektiğini öngörüyoruz.

ExoMars kızıl yüzeyde göreve başladığı gibi, yapacağı ilk şey birkaç deneme sondajı yapmak olacak. Bu sondajlarda Dünya temelli organik bileşiklerin kâşife bulaşmış olup olmadığı anlaşılacak.

Nihayetinde, Mars'ta bir mikro fosil veya daha büyük bir kanıt bulacak olursak bu, görevin yalnızca ilk adımını geride bıraktığımız anlamına gelecektir. Sonrasında yapılacak olan eldeki kanıtları tek tek, ince ve sık eleyip, geriye hiçbir olası açıklama kalmayana kadar bulguları sınamaya devam etmemiz olacaktır. Bilimin her zaman yaptığı gibi...

ExoMars, bu heyecan dolu macerası boyunca Mars'ta geçmişe ait bir yaşam belirtisi bulsa da bulmasa da hiç şüphesiz Mars tarihinin, hatta uzay tarihinin en heyecanlı ve en önemli astrobiyoloji çalışmalarından birisi olacaktır.

Hazırlayan: Deniz KAYA

Kaynaklar:

(1) https://theconversation.com/our-rover-could-discover-life-on-mars-heres-what-it-would-take-to-prove-it-89625?
(2) wikipedia.com

 

Güncel Bilim
Etiketler
mars
nasa
exomars
esa
rfsa
viking programı
marsta yaşam