2020’ye gerçekten üst üste felaket haberleri ile yakalandık. Ulusal çapta ve küresel boyutta, deprem savaş ve salgın hastalık haberleri geldikçe geliyor. Tümü ruhsal dünyamızda da bir iz bırakıyor. Olağanüstü şeyler yaşıyoruz. Buna rağmen 10 bin yıl öncesinden bugüne gelmiş türümüz ve memeliler bu ve fazlası pek çok badire atlatmış durumda. Buzul çağı dahil olmak üzere bunun fazlasını yaşadık ve atlattık. Ama bugün de aynı o zamanki insanlar kadar hasar alırsak, bunca inşa ettiğimiz kültür ve bilime rağmen atalarımız gibi çok çok etkilenirsek, biraz ayıp etmiş oluruz.
Bedenlerimiz ve zihnimiz hep hayatta kalmak için bizi uyarıyor. Bizim olağan akışta hastalık olarak kabul ettiğimiz bazı özelliklerimiz ise hayatta kalmak için bir yetenek olarak zaman zaman ortaya çıkıyor. Örneğin obsesif kompülsif bozukluk hastaları zaman zaman günlük rutinde çok zorlanır, diğer insanların yaptıklarını aynı hız ve verimlilikte yapamayabilirler. Çünkü diğer insanlar yarım saat kalmasına rağmen onlar işlevsiz olduklarını bilseler bile banyoda 3-4 saat kalmaları gerektiğini düşünebilir. diğer insanlar ellerini birkaç dakika içinde yıkarken onlar uzunca süreler ve çok sık bir şekilde ellerini yıkamaları gerektiğini düşünebilirler. Bu olağan koşullarda OKB hasatları için hayatı zorlaştırabilir. Fakat örneğin elleri daha sık ve fazladan özenle yıkama gerekliliği bugün modern tıbbın salgınlar sırasında vurgu ile önerdiği bir gerçeklik. Modern tıbbın bu kadar gelişmiş olmadığı zamanlardan kalan biyolojimizdeki kodlarda, çoğu zaman işlevsiz olabilen, ama salgın durumlarında işe yarayabilecek bu yeteneklerimiz mevcut.
Buna rağmen hastalık kaygısı bozukluğu ve panik bozukluk da tür için zaman zaman fayda sağlayabilecek şeyler olmasına rağmen -ki bugüne kadar korunmuş yaygın hastalıklar olduğu için faydalı olduğu yerler olmuştur- bugünkü küresel tehdit olan “koronovirüs” hadisesinde bizi zorlayabilir. Bugün modern dünyada, biyolojimizin tehdide karşı savaş stratejisi olarak bizi dürttüğü hareketlerle otomatik olarak harekete geçmeden önce, ön beynimizin-modern beynimizin ileri bilgilerini kullanabilmek için biraz dikkat etmemiz gerekebilir.
Bizler tehdit altında hissettiğimizde, dürtüsel davranma yeteneği olan ve ani-öfkeli-korkulu yoğun duygularla tehdide cevap veren bir türüz. Tehdit çok büyükse bazen tüm bu davranış ve duygu yoğunluğunu da by-pass ederek donakalmış ve duygusuz(ruhen felçli) bir hale de bürünebiliyoruz. Buna rağmen bugün virüs salgını ile ilgili yapılacaklar konusunda bilimsel bilgiler çok net: 1) virüsün toplumda yaygınlaşmaması ve virüslü bireylerden yayılmaması için sosyal teması azaltmak 2) yoğun bakım yataklarının ani bir salgın ile kapasitelerinin aşılmaması için hasta bireylerin izole edilmesi, karantinaya alınması 3) olası virüsle temas durumlarına karşı virüsün bulaştığı yerlerden kana geçmemesi için; ellerimizi sık sık sabunlu su veya dezenfektanlarla yıkamak, elimizi yıkamadan ağzımıza, burnumuza yüzümüze götürmemek ve başkaları ile görüştüğümüzde olabildiğinde mesafeyi uzak tutmak.
Tüm bu bilgileri modern insan yanımız ve ön beynimiz ile biliyor ve öğreniyoruz. Bunları yine ön beynimiz ile organize edebiliyoruz. Fakat korku ve panik halinde, eski çağlardan bu yana bizimle olan duygusal beynimiz (limbik ve diğer) devreye girer. Mantıklı düşünemeyiz. Sabah görüştüğünüz ve sosyal mesafeyi koruyamadığınız arkadaşınızın Coronovirüs pozitif olduğunu ve öksürdüğünüzü düşünün. İlk iş, koşarak hastaneye gitmek olacaktır.(Mantıksız başka bir davranış yaparken de kendinizi bulabilirsiniz). Fakat koşarken etrafınızdaki insanlara ne kadar yaklaştığınız, toplu taşıma mı yoksa araç mı kullandığınız ve diğerlerini korumak adına maske takmanız gerekliliğini düşünmeniz çok zordur. Yani tehdit altında hissettiğinizde mantıklı yanınızla, modern beyniniz ile temasta kısa devre olabilir. Bu nedenle tehdit altında hissedeceğiniz mesajlara daha az maruz kalmak rasyonel beyninize iyi gelecektir. Yine sağlıksız ve yalan-yanlış bilgilerle aranıza mesafe koymak size avantaj sağlayabilir. Son olarak doğru bilgiye belli sürelerle sistematik olarak ulaşmak da yine modern beyninizin o an için en rasyonel davranışı öğrenmesi için işe yarayacaktır. Virüs kaparsak yaşadığımız panik ve irrasyonel davranış örneğini, virüs bulaşmadan da yaşayabilirsiniz. Üstelik bu virüs kapmamıza da neden olabilir. Bazen ruhsal dünyamızın evrimsel olarak hayatta kalmak için uyguladığı stratejiler paradoksal şekilde bizi tehlikeye götürebilir. Örneğin WhatsApp gruplarından, Twitter’dan veya Facebook’tan parodi ve yalan bir şekilde bulunduğunuz mahalledeki herkesin virüs kaptığını öğrendiğinizi düşünün. Deminki gibi sağlıklı bilgilere öncesinde yeterince temas etmemiş ve tehdit algısı açısından kendini çok korumamış biriyse yine yukarıdaki örnekteki gibi muhtemelen yapacağınız ilk iş koşarak hastaneye gitmek olacaktır. Fakat koşarken etrafınızdaki insanlara ne kadar yaklaştığınız, toplu taşıma mı yoksa araç mı kullandığınız ve diğerlerini korumak adına maske takmanız gerektiğini düşünmeniz bu panikte çok zordur. Haber yanlış olmasına rağmen gerekli önlemleri bilmenize rağmen uygulamadan hastaneye gitmeniz(mantıksız şeyler de yapabilirsiniz), yolculuk sırasında sizi tehlikeye atacaktır. Kendini gerçekleştiren kehanet gibi, yalan bir haber alarak modern savunmalarınızla vedalaşıp kendinizi ve çevrenizi tehlikeye atmış olarak bulabilirsiniz kendinizi.
Ruhsal açıdan insan insanın ilacıdır ve sosyalleşmek aslında insanlara iyi gelir. İnsanlar tehdit altındayken sevdikleri ile temas ederek iyileşir. Ama bugün salgının büyümesine karşı sosyalleşmenin bir süre riskli olduğunu biliyorsak, güvenli sosyalleşmenin yollarını aramalı ve arttırmalıyız. Eğer evde sizden başka yaşayanlar varsa onlarla birlikte yapılacak keyifli etkinlikleri arttırmayı planlayabilirsiniz. Ev içinde yapılacak birlikte gülümsemeye neden olabilecek veya birlikteliği hissetmenizi sağlayacak her türlü etkinlik ruhsal dünyanıza iyi gelecektir. Yine telefon ve diğer görüntülü haberleşme olanakları da mesafeli sosyallik için fırsat olabilir. Belli aralıklarla sevdiklerinizle bir araya gelecek sanal buluşmalar organize edebilirsiniz.
Dolayısı ile Korona günlerinde yaşam nasıl olmalıdır diye baktığımızda, öncelikle seçtiğiniz sağlıklı bilgi üreten kaynakları belli aralıklarla takip etmek sağlık otoritelerinin mesajlarını izlemek için yararlı olacaktır. Haber ve medya ağları ile toksik şekilde tehdit altında hissettirmeye fırsat vermeyecek kadar temas etmek ve yalan haberlerden kendimizi korumak ruhsal ve bedensel sağlımızı da koruyacaktır. Eğer mesleğiniz gereği insanlarla sık temas etmeniz gerekiyorsa yine bilimsel otoritelerin önerilerine sadık kalarak görevinizi yapmak sizi olabildiğince koruyacaktır. Türümüzün buzul çağları dâhil 10 bin yıldır bu tip tehditlerle baş ettiğini unutmadan bugün tüm bu tarihsel arka planımıza ek olarak modern tıbbın olanaklarına güvenerek elimizden geleni yapmamızın tek çare olduğunu kabul edebiliriz. Tehdit altında bazen kafası karışan ruhsal dünyamızı rahatlatan etkinliklerle bu savaştan başarı ile çıkabileceğimizi unutmamamız gerekmektedir. Bu kafa karışıklığı için evde varsa başkaları, onlarla daha keyifli zaman geçirmenin yollarını araştırmalı, eğer evde kimse yoksa telefon-online görüşmelerle sevdiklerinizle bir arada hissedeceğiniz çeşitli ve düzenli buluşmalar planlayabilirsiniz.
Bu tür felaketleri insanoğlu olarak çokça atlattık. Yine atlatacağız. Olay şu ki modern tıp ve marsa giden insanlar olarak bunu olabildiğince en az hasarla atlatmalıyız. Bunun yollarını da biliyoruz… En az hasarla atlatmak için her birimiz birlikte bir strateji ile hareket ederek, her birimizin modern insan beynimizi dinleyerek, duygusal beynimize de saygı duyarak el birliği ile çalışırsak bu savaşı kazanma şansımız olabilir.