Antik silahlarla ilgili 10 yeni bulgu

Antik silahlar tahta, taş veya düşük nitelikli metale şekil verilerek yapılmış olabilir ama bu hepsinin ölümcül olduğu gerçeğini değiştirmez. Son keşifler ender görülen kılıçlar ve mızrak uçlarının yanı sıra bilinmedik gerçekleri de ortaya çıkarmıştır.

Kılıçlarını kullanmayan Vikinglerden kafa kırmak üzere tasarlanmış biçimsiz tokaçlara kadar tüm silahların hiç beklenmedik kullanımları bir bir gün yüzüne çıkmaktadır. Araştırmacılar ayrıca eski cinayet vakalarını, bilinmeyen kültürleri ve soyluların birbirlerini sessizce öldürüp ortadan kaldırma yollarını açıklığa kavuşturmak için de silahları incelerler.

 

10. Saga’nın Kılıcı

2018 yılında, sekiz yaşında bir kız, ailesinin İsveç’teki yazlık evinin civarında yüzmeye gitti. Bir yerde Saga Vanecek bir şeyin üzerine bastığını fark etti. Vidostern Gölü’nden çekip çıkardığı nesne bir kılıca benziyordu.

Saga, kabzası olan bir şey bulduğunu söylediğinde babası kızının bulduğu şeyin tuhaf bir dal parçası olduğunu düşünmüştü. Ancak baba sert bir tabakayla kaplı şeyi bir arkadaşına gösterdiğinde gerçek anlaşıldı. Saga baştan beri haklıydı. Jonkoping ilçesindeki yerel müze araştırmacıları Saga’nın söylediğini onayladılar, bulunan şey bir kılıçtı.

Uzmanların yaptığı analiz sonucunda nadir görülen bu eski eserin Viking öncesi döneme ait 1500 yıllık bir silah olduğu anlaşıldı. Ağız kısmı da iyi korunmuştu. Silah fanatikleri bu keşif için bölgedeki kuraklığa minnettar olmalılar. Kuraklık döneminde gölün suları iyice çekilmişti ve böylece Saga kılıcı bulabilmişti.

Kılıcın bulunması, Vidostern’de ufak tefek başka antik eşyaların da saklı olabileceğini düşündürmektedir. Gerçekten de müze görevlileri bölgeyi araştırdıklarında bir de üçüncü yüzyıla ait yaka iğnesi buldular.

 

9. Buzau kılıcı

2018’de bir işçi Romanya’nın Buzau bölgesinde bulunan çakıl ocağındaki vardiyasında çalışıyordu. O günkü vardiyası taşıma bandındaydı. İşçi, artıkların arasında bir kılıç bulduğunda çok şaşırdı.

Adam bu arkeolojik buluntuyu hemen doğru yetkililere ulaştırdı. İyi ki de öyle yapmış, çünkü bu sıradan bir kılıç değildi. Tunç Devri’nin sonlarında yapılmış bu kılıç en az 3000 yaşındaydı.

Kalıpla yapılmış süsleri ilginçti. 47,5 santimetre uzunluğunda, 4 santimetre genişliğinde olan keskin kısmı iyi durumdaydı. Ne yazık ki bir tür organik maddeden yapılmış kabzası zamanla çözünmüş veya yok olmuştu.

Kılıç Buzau’dan yakın zamanda çıkan bulgular arasında en iyisidir, belki buzdağının sadece görünen kısmıdır. Belki de sahibi olan soylunun mezarı çakıl ocağının yakınında, hatta altındadır. Kim bilir…

 

8. Afrika Kemik Devri

Taş Devri Afrika’da özellikle bir yönüyle dikkat çekicidir: oradaki insanların taş aletlerin yanı sıra kemik eşyaların yapımında da usta olmasıyla.  2012 yılında arkeologlar Fas kıyıları yakınlarından bıçağa benzer bir buluntu çıkardılar. Kemik işçiliğinin niteliği kayda değer bir rakam olan 90.000 yıl önce kullanılan yöntemlere benziyordu.

Bu keşif öncesinde bulunan kemik kesme aletleri basit ve genel amaçlar için kullanılan aletlerdi. Ancak bu, özel bir amaç için yapılmış bir bıçak gibi görünüyordu. Yapılan analizler bıçağın yumuşak bir şeyi kesmede, büyük olasılıkla deri kesmede kullanıldığını gösterdi. Kılıcı yapan insanlar 145.000 yıl öncesine tarihlenen Ateryan kültürüne (Ç.N. Ateryan kültürü Orta Paleolitik Dönem’de Kuzeybatı Afrika ve Büyük Sahra’da yaşayan insanlara ait işleyimdir.) aitti.

Bıçağı yapan kişi, inek büyüklüğündeki bir hayvanın kaburga kemiğini sıradışı bir ustalıkla çıkartıp uzunlamasına ikiye bölmüş, bir yarısını 13 santimetre uzunluğundaki bu arkeolojik eseri yapmada kullanmıştı. Bu keşif, sadece kemikten bir şeyler yapmadaki ustalığı göstermekle kalmıyor, aynı zamanda hayatta kalmayı destekleyen ileri alet yapma tekniklerinin çok daha sonraya kadar kullanılmadığı fikrini de sorguluyordu.

 

7. Kuzey Amerika’nın en eski silahları

Kuzey Amerika’daki antik mızrak uçlarının en eskileri Clovis şehrinde bulunan türlerdi. Bu kayıp kültür 13.000 ila 12.700 yıl önceye özgü taş aletleri yapmışlardı.

Clovis’tekilerden daha eski mızrak uçlarını bulma hayali 2018 yılında gerçekleşti. Arkeologlar Teksas’ta 12 yıldır çalışılan bir kazı yerinde Clovis ve ondan daha genç bir kültür olan Folsom uçlarını içeren bir yumuşak toprak katmanına rastladılar.

Bu katmanın altında, uzun süredir beklenen Clovis öncesi mızraklar vardı. Çakmaktaşından yapılma, 8-10 santimetre uzunluğundaki uçlar diğer aletlerle birlikte karışık haldeydi. Çevresindeki tortu bu gizli hazinenin yaşının 15.500 yıl olduğunu gösterdi, ki bu bir rekordur.

Şimdiye kadar Clovis kültürüne atfedilen Amerika’ya ilk gelen toplum olma onuru, bu keşifle birlikte yeni bir avcı topluma geçmiş oldu. Ayrıca silahlar da Clovis öncesi kazı alanlarından çıkarılan ilk avcılık aletleri olarak tanımlandı. Önceki buluntular çoğunlukla sadece taş aletlerdi.

 

6. Kırılgan Viking kılıçları

Bugüne kadar, savaşsever Vikinglere ait 2.000 civarında kılıç bulunmuştur. Ancak bunların hepsi savaşma amaçlı kullanılmamıştır. 2017’de yapılan bir çalışma Danimarka’da bulunan ve 9 ve 10. yüzyıla ait üç kılıcı incelemiştir.

Bu çalışmayla dünyada ilk kez silahlar nötron tarama yöntemiyle analiz edildi. X-ışınlarına kıyasla bu teknik yardımıyla metal yapısının daha derinlerini incelemek mümkündü. Böylece her kılıcın dijital dilimleri alındı. Elde edilen görüntüler bıçakların keskin kısımlarının Şam çeliği (İng.: pattern-welding) denen bir teknikle yapıldığını ortaya çıkardı.

Bu teknik kullanılarak demir ve çelik şeritler birbirine kaynatılmış, katlanmış ve farklı şekillerde döndürülmüştü. Böylece kılıcın yüzeyindeki desenler elde edilmişti. Ancak bu yöntem silahları savaşmaya elverişsiz hale getirmişti. Normal savaş kılıçları darbeyi emen demir göbek üzerine çelik kesici kısım eklenerek yapılıyordu.

Danimarka’da bulunan üç kılıç da bu kompozisyona sahip değildi. Ayrıca metal şeritler de kılıç yüzeyinde oksitlenmeye neden olabilecek bir işlem olan yüksek sıcaklığa tabi tutulmuştu. Bu nedenle silahlar zayıflamış ve muhtemelen daha çabuk paslanmıştı. Bu kılıçlar büyük olasılıkla gerçek silah değil, bir seçkinlik simgesiydi.

 

5. Meçhul savaşçı takımı

Arkeologlar 2018 yılında Hindistan’daki New Delhi’nin kuzeyinde bulunan eski bir kazı alanında çalıştılar. Üç ay süren kazıda meçhul savaşçı takımının varlığını gösteren çeşitli buluntulara rastladılar.

Ekip Sinauli köyünde, içlerinde bazı savaş arabası kalıntıları olan sekiz mezarı gün ışığına çıkardı. Üç atla çekilen araçlar MÖ 2000-1800 yılları civarında inşa edilen bölmelerden çıkarıldı. Bunların kraliyet mezarları olduğu şüphesinin yanı sıra, silahların varlığı da savaşçı fikrini destekledi. Arkeologlar savaşlarda kullanılabilecek kadar kuvvetli kalkanlar, hançerler ve kılıçlar buldular.

Dört bin yıllık savaş arabaları ve ekip tarafından “antik Mezopotamya ve Yunan uygarlıklarıyla teknolojik açıdan eş düzeyde” olarak tanımlanan seçkin savaşçı takımı oldukça iyi durumdaydı. Ayrıca tabutlar da bu coğrafya için benzersiz bir keşifti. Tabutların üzerindeki bakır süslemeler daha önce hiç görülmemişti.

Savaşçı buluntularının ait olduğu kültür henüz bilinmiyor. Gizemli Indus Vadisi Uygarlığı’na ait mezarların civarında bulunsalar da araştırmacılar ikisinin apayrı kültürler olduğundan eminler.

 

4. Entrika yüzüğü

Arkeolojik buluntular arasında suikastçı aksesuarları pek sık görülmez. 2018 yılında Bulgaristan’daki kazılarda, muhtemelen birkaç kişinin ölümüne sebep olan bir yüzük bulundu. Yüzük Kailakra Burnu’ndaki Orta Çağ’dan kalma ören yerinde keşfedildi, burası 14. yüzyılda Dobrudja bölgesi seçkinlerine ev sahipliği yapıyordu.

Kailakra’da başka mücevherler de bulundu, ancak bunlar altın ve inciden yapılma normal süs eşyalarıydı. İnce bir işçilikle yapılmış bronz yüzük ise 600 yıllıktı ve büyük olasılıkla İspanya veya İtalya’dan getirtilmişti. Ancak iç kısmında küçük bir hazne, yan tarafında da bir delik olması şüphe uyandırıyordu. Yan taraftaki delik, yüzüğün içindeki zehri dikkat çekmeden dökmek için kolay bir yöntemdi.

Bir adamın küçük parmağı için yapılmış olan bu yüzük, onu takan suikastçının sağ elini kullandığını gösteriyordu. Delik sağ taraftaydı ve elin hızlıca eğilmesiyle kurbanının içkisine ölümü dökebilirdi.

Arkeologlar yüzüğün eski bir Orta Çağ gizemiyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar. 14. yüzyılda Dobrotitsa adlı bir adam bölgeyi yönetiyordu. Tarih kitapları bu adamın çevresinde nedeni bilinmeyen birçok ölüm olduğunu söyler. Muhtemelen siyasi cinayet olarak nitelenebilecek bu ölümlerin kurbanları özellikle aristokratlar ve soylulardı.

 

3. Norveç’teki silah mezarları

Yakın zamanda araştırmacılar Norveç’teki silah mezarlarını incelediler. Mezarların içlerinde ölülerin hayatları boyunca taşıdıkları silahlar vardı. İncelemeleri sırasında araştırmacılar dikkat çekici bir hikaye buldular. Birbirlerinden çok uzak olsalar da Norveç ile Roma arasında, özellikle silahlar açısından bir bağlantı vardı.

Roma İmparatorluğu’nun gelişme dönemine tarihlenen mezarlar Roma lejyonerlerinin kullandıklarına benzer silahlar (kılıçlar, mızraklar, kalkanlar ve bir tür kısa mızrak olan harbeler) içeriyordu. Ancak MÖ 500 civarında imparatorluk çöktüğünde, en popüler mezar silahı birdenbire balta oluvermişti.

Bu durum çok tuhaftı. Eski Norveçliler tıpkı Romalılar gibi, balta kullanılmaması kuralının geçerli olduğu savaş alanlarında savaşıyorlardı. Araştırmacılar baltanın acımasız bir olayın ardından tercih edilmeye başladığından şüpheleniyorlar.

İmparatorluğun çöküşü Norveç için çok kötü sonuçlar doğurmuştu. Büyük ittifaklar  dağılmış, uzaktaki düşmanlar artık ana hedef olmaktan çıkmıştı. Ülkede kaos başlamış, kumandanlar kendi beyliklerini ilan etmişler ve birbiriyle savaşmaya başlamıştı. Baskınların, şiddetli çatışmaların, liderlere ve evlerine yapılan saldırıların yaşandığı yerel gerilla savaşı için balta çok uygundu.

 

2. Saldırganı tarafından gafil avlanan Otzi

İtalyan Alplerindeki keşfinden yıllar sonra, Otzi günümüzde en çok incelenmiş mumya olmuştur. Sağlığından genlerine kadar her şeyi kontrol edilmiştir. Ama her nedense alet çantası aynı ayrıntılı incelemeye tabi tutulmamıştır.

Nihayet 2018 yılında Otzi’nin alet ve silahları iyiden iyiye incelenmiştir. 5.300 yıllık bu gizli hazine Otzi’nin başına gelenlerle ilgili süregelen tartışmalara ilginç ipuçları sağlamıştır. Otzi’nin ölümcül bir noktaya isabet eden bir okla öldürüldüğü kesindi. Oku atan düşmanının farkında olup olmadığı ise bilinmiyordu.

Araştırmacılar bir hançer, delgi, ön kazıyıcı, yonga, boynuz düzeltisi ve bir çift ok ucunu analiz ettiler. Otzi’nin 45 yıllık kültüründe, birçok silahını yaptığı çakmaktaşını alabilmek için büyük ölçüde değiş tokuş yaptığı görülmüştür, ancak aletlerin üzerindeki kesik izleri çok ilginç başka bir şeyi açığa çıkarmıştır.

Ölümünden önceki günlerde Otzi bazı aletlerini keskinleştirmişti. Ön kazıyıcı ve delgisi taze düzeltme izleri taşıyordu, ama silahlarının hiçbirinin üzerinde böyle bir iz yoktu. Muhtemelen Otzi güvende olduğunu düşünmüş ve günlük işlerini yapmak için bu iki aleti hazırlamıştı. Her yerden uzak, yüksek ve ıssız Alplerde bu adamı kimin öldürdüğü ise gizemini koruyor.

 

1. Thames tokacı

Taş Devri şiddet doluydu. O zamandan kalma çoğu kafatası, tercih edilen öldürme yolunun kanıtıydı: karşısındakinin kafasına kuvvetle vurmak.

2017 yılında araştırmacılar, bu iş için tercih edilen silahı belirlemeye çalıştılar. Çalışma Neolitik Dönem Avrupası’ndaki kurbanlara odaklandı, çünkü o bölgede şiddet uygulama hayli fazlaydı. O dönemde okçular da vardı, ama sadece insan üzerinde kullanılan bir şey bulmaya çalışıldı, avcılık için de kullanılan çok amaçlı bir alet değil.

Thames tokacı bu tarife uyuyordu. Thames Nehri’nden kriket sopasına benzeyen, 5.500 yıllık, tahta bir arkeolojik eser çıkarılmıştı. Araştırmacılar hemen bu tokacın bir kopyasını ve derisi, kemiği ve beyniyle tastamam yapay kafatasları yaptılar. Tokacı 30 yaşında, sağlıklı bir adamın eline tutuşturdular ve ondan sanki hayatı buna bağlıymışçasına yapay kafalara vurmasını istediler.

Sonuçlar ekibin tam da beklediği gibi çıktı. Gönüllü adamdan kırıkların benzerini oluşturmaya çalışmasını değil, sadece yapay kafalara vurmasını istemişlerdi. Buna rağmen kırıklar Neolitik hasarlarla çok uyumluydu. Hatta bir yapay kafatası MÖ 5200’de yaşanan bir katliamdan kalma kırık bir kafatasına tıpatıp benziyordu. Anlaşılan biçimsiz görünümlü Thames tokacı ölümcüldü. Muhtemelen sadece insan öldürme aracı olarak kullanılmak üzere tasarlanmıştı.

 

Çeviren: Şule Ölez

Kaynak: http://listverse.com/2018/12/17/top-10-new-finds-involving-ancient-weapons/

Kültür