Algoritma/Yapay Zekâ üzerine 12 tez

Yazan
Emrah Maraşo
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
6 dakika

İnsanlık bilim ve teknolojide iki büyük dönüşümün eşiğinde. Birinci dönüşüm uzaydaki bilimsel çalışmalar. Uzay deyip geçmeyin. Meselenin odağında çok büyük enerji kaynaklarına kimin ulaşacağı, uzaydan getirilen kaynakları nasıl kullanacağı ve savunma var. İkinci büyük dönüşüm ise Algoritma/Yapay Zekâdaki devrim. Bu devrim üretimi insan aklının hayal bile edemeyeceği kadar artıracak ve büyük soruları beraberinde getirecek. Zaten iki büyük dönüşüm, yani uzay ve Yapay Zekâ birbiriyle iç içe. Biz ise bu sayıda sadece ikinciyi merkeze alıyoruz. Dosyadaki yazılar Algoritma/Yapay Zekâ ve onların çatı kavramı dijitalleşmenin ne olduğundan hangi alanlarda ne işe yaradığı ve yarayacağına, etik boyutundan ekonomi-politiğine kadar birçok noktaya yoğunlaşıyor. Merakla okuyacağınızı düşünüyoruz. Bu ayki Çiviyazısında Yapay Zekâ/algoritmaya ilişkin kendi tezlerimi ifade etmek istiyorum.

Tezler

1- Algoritma/Yapay Zekâ ve dijital teknolojiler, başta ABD olmak üzere emperyalist-kapitalist sistem tarafından, devlet eliyle, devlet kurumlarının fonlarıyla geliştiriliyor. Örneğin 2019’da bu çalışmaları ABD’de 16 kamu kurumuyla fonluyordu. Sosyalist Çin Halk Cumhuriyeti bu sistemin dışında bir emekçi devleti olarak Yapay Zekâyı başka bir doğrultuda ele alıyor.

2- Emperyalist-kapitalistler Yapay Zekâyla birlikte sabit sermayelerini (üretim araçları ve bunun için kullanılan mekânlar) genişletirken, değişken sermayeyle yani emekle (işçi sınıfının emek gücü) arasındaki çelişmeyi büyütüp yaygınlaştırıyor. Çünkü sistemin efendileri Yapay Zekâyı genel üretimin temeli ve koşulu yapmak istiyor, tıpkı yüz yıl önceki elektrik, petro-kimya vb. gibi.

3- Bu gerçeği açıktan da ifade ediyorlar ve emek-sermaye çelişmesini yumuşatmak için sistemin bazı aydınları Temel Gelir veya Evrensel Temel Gelir adlı bir öneride bulunuyorlar. Buna göre herkesin ister zengin ister yoksul olsun, karşılıksız olarak ömür boyu bir Temel Gelir sahibi olması öngörülüyor. Bunun yanı sıra adil bir vergi düzenlemesi önerisi de söz konusu ve tüm bunları tamamlayan yapay zekânın “demokratik” olması talebini ileri sürüyorlar.

4- Ancak her iki öneriyi de hayalci bulan(demokratikleşme dışında) üçüncü bir görüş, sistemin devlet aklını temsil ediyor. Onlara göre Yapay Zekâ stratejisi ve düzenlemesi serbest piyasa aktörlerinin insafına bırakılmamalı ve devlet öncülüğünde yönetilmeli. Bu, işçi sınıfı ve Yapay Zekâ arasındaki çelişmenin barışçıl bir şekilde çözülmesinin ve Çin gibi bir güçle rekabet etmenin de olmazsa olmazı.

5- Böylece emperyalist-kapitalist devlet işini şansa bırakmayacak, emekçilerin de Yapay Zekâyla birlikte verimlilikleri artacak. Bu olmadığı takdirde emekçiler, en azından temel gelirle hayatlarını ilksel düzeyde idame edebilecek gelire kavuşacaklar ve Yapay Zekânın genişlemesiyle bir yandan da güvencesiz işlerde çalışacaklar. En azından geçici bir süre…

6- Ancak sistemin karakteri emperyalist olduğu ve Yapay Zekâyı ve veri sömürüsünü sadece kendi ülkesinde değil, ezilen dünyanın üzerinde de yoğunlaştıracağı için merkez ülkelerdeki sınıfsal çelişmenin yumuşama etkenlerinin en önemlilerinden biri de bu dış sömürü üzerinden sağlanabilir. Nitekim dijital tekellerin hisselerinin önemli bir bölümü finans, sağlık, tarım gibi sektörlerde yer alıyor.

7- Yapay Zekâ sadece üretimle ilgili değil. Savaşlarda ve silahlanmada da oldukça etkin olarak kullanılacak. Trump döneminde ABD sırf bunun için 2 milyar dolar ayırdı. Silikon Vadisinin dijital kapitalistleri, IBM ve Google Pentagon’la yoğun işbirliği içindeler.

8- Mesela Apple temel teknolojilerini ABD ordusunun ve kurumlarının yaptığı çalışmalara borçlu. Dolayısıyla onların liberal görüntüsünün arkasında ABD devlet gerçeği var. Bu devlet elbette kapitalist tekellerin ortak çıkarlarının sözcüsü ve yöneticisi. Bu bakımdan gerekli gördüğü yerlerde müdahale ediyor.

9- Veri, artık çağımızın altını olarak görülen dijital bir maden. Algoritmalar ve Yapay Zekâ da emperyalist-kapitalist sistemin tekelci sermayesinin yoğunlaşması ve genişlemesi için kullanılıyor. Bu durum, tek başına Yapay Zekâya düşmanlık yapmak anlamına gelmiyor tersine bu teknoloji insanlığın refah içinde yaşaması ve özgürleşmesi için ciddi olanaklar sunuyor.

10- Ancak teknolojik gelişmeler otomatik olarak olumlu devrimsel ve toplumsal sonuçlara yol açmaz. Yapay Zekâ tek başına sosyalizme götürmez. Marx döneminde bile işçiler burjuvaziyi 70 günlük Paris Komünü deneyimi dışında alt edememişti.

11- Yapay Zekâyı emperyalist sistemin kullandığı koşullarda, sistemin ekonomik-toplumsal-saldırgan mantığından ayrı, salt teknolojik boyutuyla düşündüğümüzde elbette çığır açıcı bir rolü vardır hatta emperyalist sistem altında bile insanlığa belli olanaklar ve kolaylıklar sağlıyor/sağlayacaktır. Ancak sistemin Yapay Zekâyı geliştirme ve kullanma olgusu bir iktisadi sistem, strateji ve ideoloji doğrultusunda şekillenmektedir.

12- Bu nedenle nihai olarak Yapay Zekâ sosyalizmin kumandasında emekçileri ve insanlığı özgürleştirici bir rol oynayacak ve insanlığın her türden yaratıcı ve tasarımcı potansiyeli açığa çıkarılacak ve seferber edilecektir. Yapay Zekâya mazlumların kumanda etmesi de bir siyasal iktidar sorunudur ve antiemperyalist mücadeleden, gelişen ve ezilen dünyanın ittifaklarından bağımsız değildir. Üretici güçlerin önü, üretim ilişkilerinin değişmesiyle açılacaktır.

 

 

Çiviyazısı
Etiketler
Algoritma
yapay zeka
bilim
teknoloji
teknik
kuantum
yazılım
bilişim
Bilgisayım
Bilim ve Ütopya
bilimkurgu
Etik
tıp
emperyalizm
uzay
devrim