200 yaşındaki genç Marx  

19. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de oldukça popüler olan anket defterlerinde Marx, kızı Jenny’nin sorduğu sorulara oldukça sade ve açık yanıtlar verir:

Başlıca özelliğiniz?
- Tek bir amaca sahip olmak

Sizce mutluluk nedir?
- Savaşmak

Sefalet nedir?
- Teslim olmak

“Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir” şeklindeki meşhur 11. Tez, büyük devrimcinin yaşamını belirler ve bu tezin devamı olarak Engels’le birlikte kaleme adlığı Kutsal Aile ve Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi adlı çalışmasında şu temel gerçeği vurgular Marx:

Fikirler asla eski dünya düzenini aşamaz, fakat sadece eski dünya düzeninin fikirlerini aşabilir. Fikirler hiçbir şeyi hayata geçiremez. Fikirleri hayata geçirmek için, pratik kuvvet uygulayabilecek insanlara ihtiyaç vardır.”

Bu vurgu Marx’ı işçi sınıfının ve emekçi halkın mücadelesinden kopartıp onu bir düşünür ve felsefeci olarak nitelendiren, dâhi sıfatıyla gökyüzündeki tahtına oturtup ulaşılmaz kılan anlayışlara bir yanıt niteliğindedir. Diğer türlü Marx devrimciliğinden soyutlanmakta ve sıradanlaştırılmaktadır, düzeniçi ve kabul edilebilir hâle getirilmektedir. Fakat onun zorluklar ve ıstıraplar içinde geçen yaşamı bu eğilimin tam zıddıdır.

1848-49 ayaklanmalarının ortasında yer almış, sloganı demokrasinin yayın organı olan Neue Rheinische Zeitung gazetesini çıkarmış, işçi-köylü ittifakını inşa etmek için Köylü Birlikleri örgütlemiştir. Marx’ın demokratik devrim mücadelesinin öncüsü olduğu bu dönem bilimsel sosyalist geleneğin köklerini özümsemek bakımından eşsiz niteliktedir. Marx kendisine ekonomistler tarafından yöneltilen “işçilere yönelik katı ve sömürücü bir tavır sergilediği” iddiasına kulak asmamış, o yıllarda bütün davasını tek ve bölünmez bir Alman cumhuriyetinin kurulması, dönemin gericilik merkezi Çarlık Rusyasına karşı Polonya’yı savunmak ve bir “kale” haline getirmek olarak belirlemiştir. Marx, Çarlık’a karşı mücadeleyi bu ülkeyle savaşma düşüncesine götürecek kadar ilerleterek böyle bir savaşın Almanya’nın ulusal devlet olmasını hızlandıracağını, iktidarı merkezileştireceğini, böylelikle de devrimci partinin öne çıkacağını hesaplamıştır. Bu teoriyi Fransız Devrimi’nin derslerinden çıkarmıştır.

Halk hareketlerinde sistem güçlerinin inisiyatif aldığı koşullarda acelecilik ve maceracılığa karşı taraftarlarını uyarmış ve dizginlemiştir. Tarihçi Carr’a göre “Marx partisi”nin provokasyonlara ve erken eylemlere karşı işçileri uyarması, onun karakteristik özelliklerinden biriydi.

Marx büyük bir materyalistti ve 1848 döneminden sonra da devrimci çalışmalarını sürdürdü. Enternasyonal’i örgütlemesi, ütopyacı ve anarşist sapmalarla mücadelesi ideolojik, stratejik ve taktik berraklığı sağlamak içindi. Avrupa işçi sınıfından adım adım umudunu kestiği koşullarda gözlerini İrlanda’ya ve 1800’lü yılların sonuna doğru da Rusya’ya çevirdi. Bu ülkelerin devrimci eylemleri olmaksızın kurtuluş mümkün değildi.

25. yıl özel sayımızda devrimci ve materyalist Marx’ı bulacaksınız. Hayatla ilgisi olmayan ilkelerin ve dindarca beklentilerin Marx’ını değil, yaşayan ve hareketin içindeki Marx’ı okuyacaksınız. Yazarlarımıza katkıları için teşekkür ediyoruz.

200 yaşındaki Marx’ı Bilim ve Ütopya’nın doğumunun 25. yıldönümünde selamlıyoruz!

Kapağımızdan iç tasarımımıza kadar çağdaş ve yeni bir biçimle karşınızdayız. Önümüzdeki süreçte her bakımdan çok daha nitelikli bir dergiyi sizinle buluşturacağız.

Mektuplarınızı ve önerilerinizi bekliyoruz.  

Emrah Maraşo
Yayın Yönetmeni

emrahmaraso@gmail.com

Çiviyazısı