Satrancın yükselen yıldızı Çin Satranç Federasyonu’nun eğitim seti Üç Büyükustadan Çocuklar İçin Satranç Dersleri, ülkemizin tek kadın uluslararası hakemi ve Fatma Yılmaz Gelişim ve Satranç Akademisi kurucusu IA-FI Fatma Yılmaz’ın editörlüğünde ve Ulaş Özer’in çevirisi ile artık Türkçede! Fatma Yılmaz aynı zamanda Türkiye Satranç Federasyonu’nun Çankaya temsilcisi. Bilim ve Ütopya okurları için Fatma Yılmaz ve Ulaş Özer ile hem satranç üzerine hem de Türkçeye kazandırdıkları bu beş ciltlik eser üzerine konuştuk.
Bilim ve Ütopya: Satranç ile nasıl tanıştınız?
Fatma Yılmaz: 1980’de bir arkadaşım aracılığıyla tanışmıştım satrançla. O gün bu gündür yol arkadaşım, hobim, eğlence kaynağım oldu yetmedi işim olarak da koruyor hayatımdaki yerini.
BvÜ: Satranç hakemliği mesleğine nasıl yöneldiniz?
FY: Çocukluk yıllarımda oynamaya başladığım satranç, üniversite yıllarımda da benimle olmaya devam etti. Öğretmenliğe başladıktan sonra da çalıştığım okullarda satranç kolları kurarak öğrencilerimin de bu sporla tanışmalarını sağladım. Tanıştırmakla kalmayıp turnuvalara da götürmeye başladım çalıştırdığım gençleri. Gittiğimiz turnuvalarda da satrancın farklı bir yönüyle tanıştım: Hakemlik! Eş puanlı olmalarına rağmen sporcuların farklı dereceleri elde etmeleri, averaj hesaplamaları vb. derken hakemliğe merak sardım. Bu yolculuk beni Türkiye’nin uluslararası ilk bayan hakemi olmaya kadar götürdü.
BvÜ: Uluslararası hakemlik unvanını kazanmak hayatınıza neler kattı?
FY: Sporun her alanı sağlıklı olmanın yanında tanınırlık oranını artırıp başlı başına prestij kaynağı da oluyor insan için. Türkiye’nin ilk uluslararası bayan hakemi olmak da bu anlamda oldukça geniş bir çevre kazandırdı bana. Her meslek grubundan tanıdıklarım ve ülkemizin 81 ilinde rahatlıkla ulaşabileceğim insanlar var. Dünya satranç camiasının en üst düzeyli hakem ve sporcuları ile de yine satranç sayesinde tanışma ve en üst düzeyli turnuvalarında (Olimpiyatlar, Dünya, Avrupa takım ve bireysel şampiyonaları vb.) çalışma fırsatım oldu.İlgilendiğiniz alan size bir şeyler katarken siz de ona bir şeyler katabiliyorsanız bundan güzeli yok. Satranç bana onca şey katarken ben de satranca küçücük de olsa katkıda bulunduysam ne mutlu bana.
BvÜ: FYAkademi'yi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
FY: Edebiyat öğretmeniyim, işim öğretmek, yön vermek kısacası. Öğretmenlikle eş zamanlı olarak hakemlik ve antrenörlük de yapıyordum. İnsanlar işini iyi yapmak istiyorsa çevresindeki iyiden de kötüden de ders almalı. Ben de yukarıda belirttiğim üç işi eş zamanlı yaparken aynı işi yapan meslektaşlarımın iyi yanlarını modellerken yanlış olduğunu düşündüğüm yönlerini de “Ben olsam böyle yapmazdım.” diyerek kendime ders çıkarıyordum. Bunlar biriktikçe de kendi doğrularımdan oluşan bir sisteme doğru yöneldim. Geriye bu sistemi uygulayabileceğim fiziksel bir alana ihtiyacım vardı, onun adı da Fatma Yılmaz Gelişim ve Satranç Akademisi (FYAkademi) oldu. 2013’ten bugüne de yönünü ileriye çevirerek yoluna devam ediyor.
BvÜ: Satranç kulübü olarak Türkiye'de kendinizi nerede görüyorsunuz?
FY: Bu alanda yapılan bilimsel bir çalışma yok. O nedenle net şu sıradayız diyemem, ancak alt yapı olarak çok iyiyiz, Türkiye dereceli, Avrupa dereceli öğrencilerimiz var. Buradan hareketle de bir sıralama yapılsaydı oldukça üst sıralarda yer bulurduk diyebilirim.
BvÜ: Üç Büyük Usta’dan Çocuklar için Satranç kitap setinin editörlüğünü üstlendiniz, neden bu kitabı seçtiğinizi açıklar mısınız?
FY: Çin’de satranç büyük bir atak yaptı, özellikle 1990 sonrası doğan nesil fırtına gibi. Son dönem dünya kadın şampiyonları hep Çinli. Durum böyle olunca, yıllarca satranca emek veren biri olarak “Çin satrancında neler oluyor?” sorusuna cevap ararken buldum kendimi. Bu arayış da Çin Satranç Federasyonu’nun eğitim setiyle buluşturdu bizi. Dokuz kitaptan oluşan setin ilk beş kitabını ülkemiz satrançseverleri ile buluşturarak başladık işe. Devamı da gelecek. Dilerim ülkemiz satrancına büyük katkısı olur.
BvÜ: Türkiye'de çocuklara yönelik satranç eğitim setleri açısından doldurulması gereken bir boşluk olduğunu düşünüyor musunuz?
FY: Evet, kesinlikle bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Birbirinden bağımsız kitaplar olsa da hatta sayılı sayıda setler olsa da yeterli değil ne yazık ki… Unutmamak gerekir, ne kadar çok kaynak o kadar hızlı ilerleme.
BvÜ: Bu tip çalışmaların devamı gelecek mi?
FY: Bu sorunuzun cevabı da kesinlikle evet. Şimdilik dokuz kitaptan oluşan setin ilk beş kitabını ülkemiz satrançseverleri ile buluşturduk. Sırada diğer dört kitap var, sonra da duruma göre başka setler. Tek dileğimiz, bu çabalarımızın ülkemiz satrancına büyük katkısının olması.
BvÜ: Ülkemizin satranç sporunda kat ettiği yol azımsanamaz kuşkusuz. Bu yolda daha hızlı ve emin adımlarla yürümek için yapılması gereken daha başka neler olabilir sizce?
FY:Bu konuyla ilgili geniş araştırmalar yapılarak çok şey söylenebilir elbette ama benim böyle bir araştırmam olmadığı için üç cümle söylemekle yetineyim:
1- Satranca yetenekli çocuklarımızın 4-5 yaşlarındayken tespit edilmeleri.
2- Bir satranç okulu kurularak yetenekli çocuklarımızın dünyanın önde gelen antrenörleriyle burada eğitim almaları.
3- Dünyanın önde gelen satranç sporcuları ile boy ölçüşen satranççılarımızın ekonomik kaygıları olmadan, sadece satrançlarını geliştirerek hayatlarına devam edebilmeleri.
BvÜ: Fatma Yılmaz’a sorduğumuz ilk soruyu eğitim setinin çevirmeni Ulaş Özer’e de sorarak söyleşiye devam ediyoruz. Satranca ne zaman ilgi duymaya başladınız?
Ulaş Özer: Satranç oynamayı çocuk yaşta öğrenmiştim, fakat lise yıllarımda yoğun olarak ilgi duymaya başladığımı söyleyebilirim. Bu ilgimin ortaya çıkışının esas nedeni, J.R. Capablanca’nın ‘Satrancın Esasları’ adlı klasik eseriyle tanışmamdır. Bu kitap sayesinde satranç oyunumu esas temellerine oturttum diyebilirim. Sonrasında çalışma hayatı ve Çin serüveni derken, satranç ile ilgilenme zamanım pek olmadı.
BvÜ: Fatma Yılmaz ile ne zaman tanıştınız? Bu çeviri kitap ortaklığınız nasıl başladı?
UÖ: Türkiye’ye 2018 yılında dönüş yaptım. Dönüşümün ardından altı yedi ay gibi kısa bir süre sonra, kızım Bilge’yi satranç kursuna kaydettirmeye karar verdim. Bu kararım neticesinde FYAkademi’yi buldum ve Fatma Yılmaz ile bu vesileyle tanışmış olduk. Bu tanışıklığımız sayesinde satranca olan ilgim tekrar alevlendi ve Fatma Yılmaz’ın yönlendirmesiyle satranç öğretmenliğine başladım. Zamanla birbirimizi daha iyi tanıdık, birbirimizi daha iyi tanıdıkça yeni fikirler ortaya çıktı. Bu fikirler içerisinde en heyecan verici olanı, kuşkusuz Çince’den satranç kitabı çevirme fikriydi. Çin’in satrançtaki hızlı ve muazzam gelişiminin altında yatan nedenleri anlamak açısından da önemli olan bu ortaklığımız böylece başlamış oldu. Bir kitapla başlayan satranç hikayemin, bu çeviri kitabımızla devam ediyor olması benim için başlı başına mutluluk kaynağıdır.
BvÜ: Bu sizin ilk çeviri kitabınız mı? Çeviri sırasında yaşadığınız zorluklar oldu mu?
UÖ: Evet, ilk çeviri kitabım, ancak çevirmeye ilk niyetlendiğim kitap bu değil. Roman yazarı Yu Hua’yı bütün dünya ‘Yaşamak’ adlı eseriyle tanıdı. Çin’de yaşarken, Yu Hua’nın ‘Yedinci Gün’ adlı, eşsiz simgelerle ve bolca deyimlerle bezenmiş, Çin kültürünü ve modernleşmesini anlamak açısından çok önemli gördüğüm bir eseriyle tanıştım. Bu eser üzerinde epey çalıştım ama maalesef tamamlayamadım. Çok zorlandığımı itiraf etmeliyim... İşte bu çevirisini yaptığım satranç kitabı için de çok zorlanacağım kaygısını taşıyordum başlangıçta, fakat ağırlıklı olarak teknik bir kitap olması ve tabii benim satranç altyapımın da olması nedenleriyle pek zorlandığımı söyleyemem. Bu kitabı çevirirken büyük keyif aldım, yeni bilgiler öğrendim. Çinlileri başarıya taşıyan inanç, azim ve kararlığın ne anlama geldiğini daha iyi kavradım.
BvÜ: Sizce Çince ve satranç öğrenimi arasında benzerlikler var mı?
UÖ: Kesinlikle var. İkisi için de sabır birinci öncelik. Herkes biliyor ki, tüm öğrenme süreçleri için sabır olmazsa olmazdır. Ancak konu Çince ve satranç olunca, sabır düzeyinizin çok daha yüksek olması gerekiyor. İkisi arasındaki bir diğer benzerlik ise, görsel hafızaya daha çok dayanıyor olmaları. Görsel hafızanız güçlüyse ikisini de daha hızlı öğrenirsiniz ve öğrendikçe görsel hafızanız daha da güçlenir.
BvÜ: Çince’den, özellikle de satranç ile ilgili, çeviri yapmayı sürdürecek misiniz?
UÖ: Evet, Çince’den çeviri yapmayı kesinlikle sürdüreceğim. Yu Hua’nın ‘Yedinci Gün’ romanının çevirisini, eğer ömrüm yeterse, tamamlamaya kararlıyım. Bir diğer taraftan, çevirisini yaptığım bu satranç ders kitap seti temel teşkil ediyor. Yine aynı ‘Üç Büyükusta’nın başlangıç, orta ve ileri düzey sporcular için hazırlanmış, serinin diğer kitapları da mevcut. Onları da Türkçemize kazandırmaya kararlıyız.