Yüzüncü yılında Ekim Devrimi

Ekim Devrimiyle birlikte, çağımızın büyük ve en etkili devrimci ideolojisi tarih sahnesine çıktı. Ekim Devrimi bilimsel sosyalizmin kılavuzluğunda oldu. Daha sonra dünyada sömürüye, baskıya, zorbalığa karşı arkada kalan 100 yılda yapılan büyük eylemlerde bilimselsosyalizmin bayrağını görüyoruz. Kemalist Devrim, 1911 Çin devrimi, Cezayir’in kurtuluşundan bugün Venezuela’ya kadar hep Ekim Devriminin ve bilimsel sosyalizmin etkilerini görüyoruz.

Bilim ve Ütopya: Ekim Devrimi sosyalist bir devrim mi?
Doğu Perinçek: Devrimi yapanlar ilk başta buna sosyalist devrim dediler. Şubat Devrimi demokratik bir devrimdi. Lenin ile Menşevikler arasındaki en önemli ideolojik mücadele konusu şuydu: Menşevikler, Rusya’da önümüzde sosyalist devrim var diyorlardı. Narodnikler ya da Sosyalist Devrimciler de onlar gibi düşünüyordu. Bolşevik Partisi ise “hayır Rusya bir köylü ülkesidir, yarı feodal bir ülkedir. Önümüzde demokratik devrim mücadelesi var, birinci mesele çarlığın yıkılmasıdır.” diyorlardı. Menşevikler çarlığın yıkılmasını burjuvaziye havale ediyorlardı. Yani “demokratik devrimi burjuvalar yapar, yapsın biz de demokratik devrimden sonraki aşamada sosyalist devrim için mücadele ederiz” görüşündeydiler. Menşevik teori buydu. Bolşevikler ise demokratik devrimi işçi sınıfı önderliğinde yapabiliriz, işçi köylü ittifakı çok önemlidir saptamasında bulundu.
Bolşeviklere göre köylülük devrimci bir sınıftı. Avrupa’da işçi sınıfı mücadelesinin yenilgi nedenini araştırırken, Marx ve Engels de aynı saptamada bulundular: İşçi sınıfı köylülüğü kazanamadı, yanına çekemedi, köylüye burjuvazi hâkim oldu ve devrimler yenildi. Bunu Paris Komünü’nde de diğer işçi sınıfı hareketlerinde de gördüler. Başka deyişle zamanın teorisi, köylülükteki devrimci cevheri görememişti. Oysa Fransız Devrimi köylülük ile burjuvazinin ittifakına dayanıyordu.
Devrim odağı Avrupa’dan Asya’ya kayınca, köylülük devrimci bir sınıf olarak tarih sahnesine çıktı. Marx’ın Türk köylüsüne yaptığı övgü başka ülkeler için de anlam taşıyor. Yine Lenin, “İlerici Asya” derken köylünün ilericiliğine vurgu yapmış oluyordu.

Bilim ve Ütopya: Çünkü Asya demek köylülük demek... 
Doğu Perinçek: Kesinlikle öyle, o nedenle ilerici köylülük demiş oldu Lenin o zaman. İşçi-köylü ittifakını Bolşevikler o nedenle savunuyorlardı. Şubat Devrimi bu teorik ortamda gerçekleşti. Tamam dedi Bolşevikler, bizim dediğimiz gibi çarlık yıkıldı ve demokratik devrim oldu şimdi sıra sosyalist devrimde. Kafalarındaki teorik birikim o sıralar böyle, önce demokratik devrim sonra sosyalist devrim. Ne var ki, 1917 Ekim Devrimi’nden sonraki uygulamalara baktığımızda onun bir sosyalist devrim olmadığı ortaya çıktı. 1930’a kadar sosyalizmin uygulamaları yok.
Ekim Devrimi bir anlamda Şubat Devrimi ile başlayan millî demokratik devrim sürecinin, işçi sınıfı önderliğinde devamı ve tamamlanması oldu. Şubat devrimi burjuvazi önderliğindeydi. Bu nedenle bir sınırı vardı ve oraya geldi dayandı Kerenski’ler (geçici Hükümet Başbakanı, Bolşeviklere muhalif Sosyalist Devrimci Parti üyesi. Bilim ve Ütopya’nın notu). Devrim burjuvazi önderliğinde olduğu için savaşı sürdürdüler, yani emperyalist savaşta taraf olmaya devam ettiler. Ama Sovyetlerde Menşeviklerin hakimiyeti son bulup Bolşeviklerin hakimiyeti kurulunca, Temmuz 1917’de işçi sınıfı önderliğinde bir millî demokratik devrim yönünde gelişti süreç.
Bolşeviklerin iktidara gelmelerinden sonraki pratiğe bakarsak, 1921’de Yeni Ekonomik Politik (NEP) dönemi çok öğreticidir. NEP siyasetiyle, bırakalım burjuvaziyi ortadan kaldırmayı, onların ticaret yapmasına fırsat verdiler. Ülkede mal dolaşımını yürütmesi için burjuvaziyi korudular ve hatta teşvik ettiler. Bunun neresi sosyalist devrim? Demek ki, devrimcilik ülkenin bulunduğu toplumsal-ekonomik aşama zemininde oluyor.

Bilim ve Ütopya: Hatta yabancı sermayeyi bile davet ediyorlar... 
Doğu Perinçek: Evet. Devrimden sonra Rusya’da sanayi endeksi 100 iken 13’e düştü. Tabii bunun iç savaş koşullarıyla ilişkisi var ama aynı zamanda Rusya’nın toplumsal-ekonomik özellikleriyle yani bir köylü ülkesi olması sebebiyle de kolektif mülkiyete, devletleştirmeye, kamu mülkiyetine hemen geçmek mümkün olmadı.

Köylerde kolektifleştirme
1929-1930’da tarımda kolektif mülkiyete geçme kararı aldılar. Bu da Bolşeviklerin geleneksel çizgisinden bir ayrılma demektir. Geleneksel çizgide, büyük toprak sahiplerinin topraklarına el koymak için köylünün bu talebi benimsemesi gerekiyordu. “İşçi-köylü ittifakı var ve bunu bozamayız, ancak köylü ‘bu topraklara el konsun ve bunlar dağıtılsın’ talebini benimsediği zaman bunu yapmamız gerekir” diye doğru bir program belirlemişlerdi. Ne var ki daha köylülükten bu talep gelmeden, 1929-30’da zengin ve hatta orta köylünün mülkiyetine el koymak mecburiyeti gördüler. Sebebini de iki gerekçeyle açıkladılar. Birincisi, dünya savaşı geliyor ve bizim endüstrileşmemiz lazım, savaş sanayisi lazım ayakta kalmak için. Onun kaynağını ancak tarımdaki artı değerle yaratabiliriz.
İkinci neden, belki de daha önemlisi, tarım alanlarındaki mülk sahipleri şehirleri aç bırakmaya başladılar. Ancak onların mülkiyetine el koyarak kentlerdeki insanların karnını doyurmak mümkün olacaktı. Çünkü beslenme sorununu çözemezseniz iktidarda kalamazsınız, o zaman Sovyet iktidarı yıkılırdı. Kentlerin beslenme ihtiyacına cevap vermek için, köylük alanlarda orta ve zengin köylünün mülkiyetine el koyma mecburiyeti çıktı. O günün mecburiyetleri karşısında, tarımda kolektif mülkiyete geçmek Bolşeviklerin gündemine geldi.

Bilim ve Ütopya: Bu bir bakıma Troçki’nin savunduğu çizginin “zorunluluklardan kaynaklı olarak” uygulandığı anlamına gelmiyor mu?
Hayır gelmiyor, Troçki’nin teorisinde bir çırpıda sosyalist devrim vardı. Onun için onda daha en başında toprak mülkiyetini kamulaştırma vardı. Bu, tamamen Bolşeviklerin aşamalı devrim teorisine aykırıydı, başka deyişle Rusya gerçeğine aykırıydı. O nedenle o anlama gelmiyor. Tabii Troçki de bir çırpıda çok devrim taraftarı olduğu için koşullardan yararlanıp kendi tezlerini uygulamaya geçirmek için propaganda yaptı. Sonuçta Troçki 1920’li yıllarda “bir çırpıda çok devrim” ve “tek ülkede sosyalizm olmaz” gibi Sovyet devrimini bir anlamda baltalayan görüşlerinden dolayı tasfiye edildi.
Geçmişten gelen teoriye göre Ekim Devrimi sosyalist bir devrimdi. Fakat hayat öyle olmadığı için pratikte demokratik devrimi devam ettirdiler. 1929-30’da tarımda kolektifleşmeye geçtiler ve 1936’da Stalin “Rusya’da sınıflar tasfiye edilmiştir” dedi ve bu da yanlış çıktı. “Sınıflar tasfiye edildi” demekle tasfiye edilmediğini gördük. Tasfiye edildiyse, Sovyetler Birliği kapitalizme nasıl geri döndü?
Toplam olarak baktığımızda Ekim 1917’de olan olay bir sosyalist devrim değil, şubattaki demokratik devrimin işçi sınıfı önderliğinde devam ettirilmesi ve işçi sınıfı önderliği olduğu için daha sonra 1930’larda kesintisiz olarak sosyalizme geçilmesidir. Ekim Devrimi’nin kesintisiz olarak sosyalizme geçmesini 1930’lardan başlatabiliriz.

Dr. Doğu PERİNÇEK
Söyleşi: Emrah MARAŞO

Söyleşinin tamamı Bilim ve Ütopya'nın kasım 2017 sayısında!

Toplumsal Mücadele
Etiketler
ekim devrimi
lenin
marx
engels
stalin
asya
devrim
bolşevik
doğu perinçek