Sizi en az 7 milyon yıllık geçmişi olan tarihsel bir sürece götürüyoruz. İnsanın iki ayağı üzerinde dik yürümesini ifade eden bipedalizm, beynin gelişmesinden avlanmaya kadar evrimimizde dönüm noktası olan gelişmelerin kapısını açan bir anahtar niteliğinde. Devrimsel gelişme olması bir çırpıda gerçekleşen bir duruma değil aşama aşama oluşan sürece işaret ediyor.
Konu hem anatomimiz hem de sosyal organizasyonumuz açısından tayin edici bir önem taşıyor. Bu bakımdan evrimin ana yönlerini bütün olarak yansıtan bir rol oynuyor.
Bu olgu sadece olumluluklarıyla değil bize bıraktığı olumsuz fiziksel mirasla da incelenmeye değer. Dosyamızda konuyu tüm yönleriyle ele alan yazıları, bilimsel düzeyden taviz vermeyen popüler bir dille bulacaksınız.
Kritik zamanlarda insana “ayağa kalk!” çağrısı yapılır. Kendi iradesiyle harekete geçmesi ve kaderini eline alması arzusudur bu. Sözünü ettiğimiz çağrının milyonlarca yıl öncesine uzanan bir geçmişi vardır. İnsanlık sadece koskoca tarihin küçük bir noktası olan sınıflı toplumda değil, bilincine işlemiş çok uzun geçmişinde hayatta kalmak ve uyum göstermek için ayağa kalkmıştır. İşte sizi bu büyük geçmişe yolculuğa çıkarıyoruz.
Dosyamızın editörlüğünü dergimizin yazı kurulu üyesi olan Prof. Dr. Erksin Savaş hocamız yaptı. Titiz ve kılı kırk yaran emeği nedeniyle kendisine çok teşekkür ederiz. Aynı zamanda dosyaya değerli katkılarda bulunan akademisyenlere ve bunun yanında Mertcan Erice arkadaşımıza da teşekkür borçluyuz. Genel olarak bilimin, özel olarak antropolojinin ufkunu topluma taşımada hepimizin yararlanması ve örnek alması gereken roller üstleniyorlar.
Bilime sarılıp ayağa kalkan insan: Hawking
Geçtiğimiz ay bilim dünyası büyük bir kayıpla sarsıldı. Ünlü kozmolog Stephen Hawking 76 yaşında aramızdan ayrılarak yıldızlara göçtü. Hawking sadece bilime yaptığı katkılarla değil, bilimi topluma sevdirmesi, yaygınlaştırması ve en önemlisi de ilham verici olmasıyla da nadir bulunan bir değerdi. Hastalığının sonucu olan fiziksel engelini bilime sarılarak ortadan kaldırdı. Deyim yerindeyse bilime tutunarak ayağa kalktı ve milyonlarca insana en zor koşullarda dahi yaşamakta direnmenin örneğini gösterdi. Hawking’i kaybettiğimiz gün hemen kolları sıvadık ve bu büyük bilimcinin katkılarına yer veren üç değerli yazıya dergimizde yer verdik.
Prof. Dr. Ali Ulvi Yılmazer ilk sayfalarımızda Hawking’e teşekkür ediyor. Biz de kendisine teşekkür ediyoruz…
Prof. Dr. Müge Boz sadece Hawking’i değil çok daha geniş bir perspektiften fizik biliminin dönüm noktalarını, ayrıntılı ve herkesin anlayabileceği bir dille anlatan bir yazı kaleme aldı. Kendisine yoğun ve dikkatli emeği için çok teşekkür ediyoruz.
Arş. Gör. Furkan Semih Dündar da bizi kırmadı ve kısa sürede Stephen Hawking ve kara delikler başlıklı bir yazıyla dergimize katkıda bulundu. Sayın Dündar’a da çok teşekkür ederiz.
Rus kozmonot Türkiye’deydi
Derginin raflarda olacağı tarihte uzayda altı ay kalan Rus kozmonot Aleksandr Lazutkin’i Ankara’da ağırlamış olacağız. Mir Uzay İstasyonu Konferansları adıyla düzenleyeceğimiz etkinliklerin oldukça ilgi çekeceği kanısındayız. Ayrıntıları bilimveutopya.com.tr’den takip edebilirsiniz.
Yeni bir sabit sayfa
Bu aydan itibaren yeni bir sabit sayfamız daha oldu. Arş. Gör. Ali Emre Genç’in editörlüğünü yapacağı fizik sayfamızın ilk yazısını Dr. Hilal Küçük yazdı. Bu yazıyı mutlaka okumanızı öneriyoruz. Gözünüz korkmasın! Zaten sayfamızın derdi de bu. Fiziği en anlaşılır şekilde anlatmak.
Bu sayımız gerçekten de dolu dolu. Önereceğimiz birçok yazı ve röportajı içerde bulacaksınız. Güzel bir ay olması umuduyla…
Emrah MARAŞO
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni