Sevgili okur, iki bölümdür sürdürdüğümüz yolculuğumuzun bu üçüncü durağında ve bundan sonraki yazımızda, biyolojik savaşı biyolojik savaş yapan ve deyim yerindeyse nefes kesen gelişmelerin yaşandığı 1880’lerden günümüze kadar olan sürece odaklanıyoruz. Umuyorum ki sabrınızı daha fazla zorlamadan konuyu dört bölümde toparlamış olacağız. Bu süreçte, savaş amacına yönelik mikroorganizmaların üretildiği laboratuvar çalışmalarına ve bu çalışmaların ardındaki bilimsel ve teknik gelişmelere, çeşitli başlıklarda tanık olduğumuz biyolojik saldırılara değineceğiz, devletlerin sahip oldukları biyolojik silah programlarıysa gelecek yazımızın konusu olacak. Yazı dizimizin en başından itibaren, bu alanda yeterliliklerini ispat etmiş akademisyenlerden, bilim editörlerinden, politika yapıcılardan destek aldık ve bu destekleri de dipnot olarak belirttik. Biraz gecikmiş olsak da her birisine buradan tekrar teşekkür etmek isteriz. Uluslararası güvenlik sahasının bir parçası olan biyolojik savaş alanında 10 yıldır sürdürdüğümüz çalışmalarımızda en büyük desteği gördüğümüz Sayın Prof. Dr. Osman Şadi Yenen’e bu gecikmiş fasılda teşekkürü bilhassa borç biliriz.
1880 ve sonrası
19. yüzyıl, pek çok açıdan ilgi çeken ve çok önemli gelişmelere sahne olmuş bir çağdır. Siyasi devrimler, büyük düşünce akımları, teknolojik gelişmeler ve bilimin hemen her sahasında yaşanan büyük teorik ve pratik atılımlar…
Biyoloji bilimindeki konumuzla ilişkili gelişmelere, temel başlıklar biçiminde olsa bile değinmek, konunun bütünlüğü açısından önemlidir. O yüzden birinci yazımızda kısaca vurguladığımız mikrop kuramını üzerinden yaşanan gelişmeleri kısaca özetlemek gerekiyor.
Mikrobun keşfi sadece hastalıkların teşhisinin ve tedavisinin daha isabetli olmasını sağlamadı, aynı zamanda hastalıklara yol açan mikroorganizmaların kontrol altına alınması, hastalıkların önlenmesi açısından da büyük avantajlar sağladı. Ancak yüzyıllardır süren klasik tıp anlayışını değiştirmek de elbette hiç kolay olmadı. Bu değişimi sağlayarak mikrop devriminin önünü açan temel olarak üç önemli etken vardı:
- Mikroplarının keşfinin ardından, bu mikroorganizmaların mayalanma ve çürüme süreçlerindeki etkilerinin zaman içinde kavranması,
- Tıp uygulamalarında doğrudan Fransız Devrimi’nden kaynaklanan dönüşümler,
- Enfeksiyon ve hastalıkların bulaşmasının öneminin kavranması.[1]
Mikrop Kuramının kendisini kabul ettirmeye başlaması için 19. yüzyılın son çeyreğini beklemek gerekecekti. Bu gelişmeler, zaten 18. yüzyıldan itibaren ivme kazanan bilimin dünyevileşmesine önemli etkide bulunmuştur.
20. Yüzyılda biyolojik savaş
Biyolojik silah programları “teknik” açıdan tıp bilimlerinden beslenen çalışmalardır. Bununla birlikte hedefleri, planlanması, uygulanması açısından sosyal bilimlerle ilişkili olduğu noktalar vardır. Dolayısıyla biyolojik silah programları, mevcut siyasal iktidarın denetiminde ve onun çeşitli açılardan politikalarına hizmet edecek biçimde şekillendirilir. Konunun bu bölümüne girerken öncelikle biyolojik silah çalışmalarının yaslandığı tıp bilimleri ve uygulama alanlarına kısaca değinmekte yarar var. İlgili okurlarımız aşağıda dikkatinize sunacağımız bu konu başlıkları üzerinden okumalarını derinleştirebilir ve daha doyurucu bilimsel ayrıntılara ulaşabilir.
- Moleküler biyoloji,
- Sistemler biyolojisi,
- Sentetik biyoloji,
- Nörolojik bilimler,
- Mikrobiyoloji,
- Post genom teknolojileri, rekombinant DNA teknolojisi, (rDNA)
- Bağışıklık bilimiyle ilgili çalışmalar,
- Tarım ve çevre biyoteknolojisi,
- İlaç teslimi.
Bilim ve teknoloji sahasında adım adım yaşanan tüm bu gelişmelere paralel olarak, 20. yüzyılda biyolojik silahların kullanımı, önemli iddialarla birlikte gündeme gelmiştir. 1. Dünya Savaşı esnasında, Almanların, İtalya’da kolera ve St. Petersburg’da veba mikrobu kullandığı, Romanya’da Rusya’ya gönderilmek üzere bulunan atlara, koyunlara ve sığırlara ruam ve şarbon bulaştırdıkları ve ayrıca Mezopotamya bölgesindeki katırları da ruamla enfekte ettikleri iddia edilmiştir.[2] Almanlar ise iddiaları reddetmişlerdir. 1924 yılında toplanan bir alt komite tarafından yapılan araştırmalar sonucunda ise 1. Dünya Savaşı’nda biyolojik silah kullanıldığına dair bir kanıt bulunmadığına karar verilmiştir. Diğer taraftan 1901 yılında verilmeye başlanan Nobel Ödülleri’nde Almanya’nın başarısı söz edilmeye değerdir. Alman kimyacılar, 1901-1945 arası iki dünya savaşını kapsayan dönemde verilen 37 Nobel Kimya ödülünün 18’ini ve tıp ödüllerinden de 10’unu alarak bu alanda dikkatleri üzerlerine çekmişlerdir.[3] Ayrıca 1932-1933 Hitler iktidarının hemen öncesinden başlayan ve sonrasında da devam eden özellikle Yahudi bilim adamlarının Almanya’dan göçünün de bu hesaba katılması gerekir. ABD başta olmak üzere pek çok ülkeye dağılan bu bilim adamları gerek Nobel alanında gerekse diğer alanlarda parlak başarılara imza atmaya devam etmişlerdir. Bu gereksiz tarih notunu, bir sonraki yazımızda dikkatinize sunacağımız ülkelerin 20. yüzyılda geliştirdikleri biyolojik savaş programlarıyla birlikte okuduğunuzda bazı ipuçlarına da sahip olacaksınız.
20 yüzyıla kısa bir giriş yaptıktan sonra aşağıda ilginize sunduğumuz tablolar, geçmişten günümüze tespit edilmiş, biyoterör ve biyosuç vakalarını incelemeniz için hazırlanmıştır. Birçok kaynaktan yararlanıldığı için tabloların en sonunda ilgili okuyucularımız için referanslar belirtilmiştir. 20. yüzyıldan günümüze gelen sürecin ayrıntılı faslını gelecek yazımıza bırakıyoruz.
20. yüzyılda gerçekleşen veya iddiayla sınırlı kalan bazı biyoterör ve biyosuç örnekleri
Yıl |
Grup |
Vaka |
Sonuç |
1952 |
Mau Mau |
Kenya’da İngiliz sömürge güçlerine karşı mücadele eden Mau Mau adlı grup, kalem kaktüsünden elde ettikleri, synadenium grantii toksinini, düşmanın çiftlik hayvanlarını öldürmek amacıyla kullandılar.
|
Net bir veriye ulaşılamadı. |
1970 |
Weather Underground Organization (Weathermen) |
ABD’li devrimci grubun, Fort Detrich Askeri Üssü’nden ele geçirmeye çalıştıkları biyolojik ajanlarla hükümetten para almak için şantaj yapacakları, bu şekilde federal hükümeti halk karşısında aciz gösterme girişiminde bulunacakları iddia edildi. |
ABD gümrüğünden rapor edilen bu vakanın daha sonra uydurma olduğu kuşkusu uyandı. |
1972 |
R.I.S.E. |
ABD’de eko-terörist ideolojiden etkilenen bir grup üniversite öğrencisi başlangıçta tüm dünyayı tifo ateşi, difteri, dizanteri ve menenjit ajanlarıyla bulaştırmayı düşündüyse de sonradan eylemlerini Chicago çevresindeki beş şehirle sınırladılar. |
Saldırı, ajanlar kullanılamadan önlendi. |
1978 |
Bilinmiyor |
Bulgaristan’dan kaçarak Londra’da yaşayan Georgi Markov adlı rejim karşıtı mülteci yazar, Londra’da Waterloo Köprüsü civarında silah olarak tasarlanmış şemsiyeden, kalçasına risin enjekte edilerek öldürüldü. |
Aynı bölgede ikinci bir mülteciye yapılan saldırı başarısız oldu. |
1979 |
Kaza |
Sverdlosk’ta biyolojik silah tesislerinde meydana gelen kaza sonucu, çevreye yayılan şarbon sporlarının bölge halkınca solunması sonucu epidemi oluştu.
|
Saptanan en az 77 vakadan 60’ı ölümle sonuçlandı. |
1980 |
Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) |
Alman Marksist devrimci grubun, Paris civarındaki bir hücre evinden en az 9 Alman resmi ve sivil öndere karşı kullanılmak üzere botilinum toksin ajanı hazırladıkları iddia edildi. |
Raporun yalan olduğu ve Alman hükümetince reddedildiği belirtildi. |
1984 |
Rajneeshe (Racnişis) Tarikatı |
Racniş’in önderliğindeki Hintli dini tarikat. Oregon eyaletindeki Dallas bölgesinde bulunan bir lokantanın salata reyonuna, seçmenleri saf dışı bırakarak seçimi kazanmak ve yönetime bu biçimde el koymak amacıyla Salmonella tifo ajanı bulaştırdılar. |
45’i hastaneye kaldırılan toplam 751 kişinin etkilendiği saldırı, tarikatın çökmesiyle itirafçı olan müritlerce açığa çıkarıldı. |
1991 |
Minnesota Yurtseverler Konseyi |
Sağcı “yurtsever” hareket mensupları, posta siparişiyle temin ettikleri kene otundan çıkardıkları risinle ABD Gelirler Dairesi Yetkilileri, Emniyet Müdür Yardımcısı ve bazı hukukçu yetkililere kuru aerosol veya deri üzerinden vermeyi planladıkları dimetil sülfoksit ve aloe vera ile saldırmayı planladılar. |
FBI muhbirleri vasıtasıyla gruba sızıldı. |
1995 |
Aum Şinrikyo |
Amacı Japonya’da bir din devleti kurmak olan tarikat, en az 10 kez aerosol formunda, şarbon, botilinum toksin, Q ateşi ajanı ve ebola virüsü kullandı. |
Biyolojik terör girişimlerinin tümü başarısızlıkla sonuçlandı. Tokyo Metrosu’nda, sarin gazı, Vx, hidrojen siyanür kullanılarakçoklu kimyasal terör saldırısında ise 12 kişi öldü, 5500 kişi yaralandı. |
1997 |
Teksaslı canı sıkılan bir işçi |
Laboratuvar kültürü olan Şigella dizanteri ajanı, Mufin ve donutlara bulaştırıldı.
|
Olaydan etkilenen 45 laboratuvar çalışanından bir kısmı hastanede tedavi görmek zorunda kaldı. |
2001 |
Bilinmiyor |
Şarbon sporlarının ABD posta sistemi aracılığıyla kasıtlı olarak yayılması, beş kişinin ölümüne, 22 kişinin hastalanmasına ve çeşitli devlet binalarının kirlenmesine neden oldu. |
Soruşturmalarda bir sonuca ulaşılamadı. |
Tablo 3. Çeşitli biyoterör tasarı, iddia ve eylemleri.[4] |
Tarih |
Vaka |
1910 |
Patrick O’Brien de Lacy ve fizikçi Vladimir Pantçenko, Lacy’nin kayınbiraderi Kaptan Vasili Buturlin’i difteri toksini şırınga ederek öldürmek suçundan St. Petersburg’da mahkûm edildiler. |
1909-1918 |
Fransa’da Henri Girard, sigorta poliçesi sattığı kişileri daha sonra salmonella tifo mikrobu ve zehirli mantarlar kullanarak öldürerek buradan kazanç sağlama yolunu seçti. Girard, 2 kişiyi öldürdü, zehirlediği 6 kişi kurtarıldı. |
1913 |
Karl Hopf, 3. eşini kolera ve tifo mikroplarıyla hastalandırmaktan, babasını, iki çocuğunu ve ilk karısını arsenikle zehirleyerek öldürmekten, aynı zamanda 2. ve 3. eşlerini ve annesini de zehirlemek için çalışmalar yapmak suçundan Almanya’da hüküm giydi. |
1916 |
Diş Hekimi Arthur Warren Waite önce kayınvalidesini yiyeceğinin içine patojen mikroorganizmalar bulaştırarak öldürdü. Ardından kayınpederini aynı yöntemle öldürme girişimi başarısız olunca arsenikle zehirleyerek öldürdü. Waite New York’ta 1917’de elektrikli sandalyede infaz edildi. |
1933 |
Bakteriyolog Dr. Taranath Bhatacharyna ve Benoyendra Chandra Pandey, Benoyendra’ın 20 yaşındaki üvey erkek kardeşiyle babalarından kalan miras konusunda yaptıkları tartışmanın ardından yeterli dozda yersinia pestis (vibonik veba bakterisi) vererek öldürdüler. |
1936 |
Japon hekim Dr. Tei-Sabro Takahashi 17 kişinin yiyeceklerine salmonella tifo bulaştırdı. Vakalardan 3’ü ölümle sonuçlandı. Doktorun ailesi ve eşiyle olan rekabetinin vakalarla ilgisi olduğu düşünüldü. |
1939 |
Japon hekim Dr Kikuko Hirose, içinde eski kocasının da bulunduğu bir grup insana tifo ve paratifo bulaştırılmış pasta verdi. Olay sonrası, 1’i ölümle sonuçlanan 12 vaka oluştu. |
1964 |
Japon hekim Dr Mitsuru Suzuki 4 çalışma arkadaşını dizanteri bulaştırılmış kek ile hastalandırmaktan tutuklandı. Daha sonra Suzuki’nin 4’ü ölümle sonuçlanan yaklaşık olarak 200 tifo ateşi ve dizanteri vakasıyla da ilişkili olduğu iddia edildi. Savcılar Suzuki’nin tüm bunları, çok fazla sayıda kişinin hayatını kurtaran tifo ile ilgili bilimsel çalışmalarını tamamlamak için yaptığını iddia ettiler. |
1970 |
New York Mac Donald Üniversitesi Parazitoloji Bölümü Doktora Öğrencisi Eric Kranz, 4 oda arkadaşının yemeklerine aşırı miktarda ascaris suum olarak bilinen, erişkinleri domuz bağırsaklarında yaşayan embriyolaşmış yuvarlak solucan bulaştırdı. Enfekte olan kişilerde alt solunum yolu hastalığı ve şiddetli akut solunum yetmezliği görüldü. |
1977 |
Norveç’te bir huzurevi yöneticisi olan Ann Nesset, kürar bitkisinden elde ettiği kürasit zehriyle 22 hastasını öldürmek suçundan mahkûm edildi. |
1990 |
Avustrulya’da New South Wales cezaevinde bir mahkûm olan ve asemptomatik HIV-pozitif olan Graham Farlow, Geoffrey Pearce adlı bir gardiyana HIV bulaştırılmış kan enjekte etti. Gardiyan HIV ile enfekte oldu, Farlow AIDS’ten öldü. |
1992 |
ABD Illinois’te St. Louis Hastanesi kan alma uzmanlarından Brian T. Stewart çocuk yardımı almak için uğraştığı sırada 11 aylık oğluna HIV bulaştırılmış kan enjekte etti. Stewart ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. |
1993 |
Hollanda’dan Iwan E., 2.5 ml HIV bulaştırılmış kanı kendisini terk eden eski sevgilisine, intikam almak için, enjekte etti. |
1994 |
ABD Louisiana’da evli bir gastroenterolog olan Dr. Richard J. Schmidt, eski sevgilisine düşük miktarda HIV bulaştırılmış kan enjekte etti. Laboratuvar sonuçları, kadında, Dr. Schmidt’in bir hastasında bulunan HIV suşlarının sınırlı oranda olduğunu açığa çıkardı. |
1995 |
Onkolog Dr. Deborah Green, ayrılmış olduğu eski eşi Kardiyolog Dr. Michael Farrar’ın yiyeceğine risin katmak suretiyle öldürmeye teşebbüs etti. Girişimi başarısız olunca kendi yaşadığı evini kundaklayarak 3 çocuğunun ikisinin ölümüne sebep oldu. Alkol bağımlısı olan Green’in psikiyatrik rahatsızlıkları olduğu belirtildi. |
1996 |
Dallas’ta bir tıp merkezinin laboratuvarında çalışan Diane Thompson, dinleme odasındaki keklere dizanteri 2 tipi organizma bulaştırdı. Olay sonrası 12 hastane çalışanı rahatsızlandı. Daha sonra Diane’nin erkek arkadaşına da 2 kez bulaştırdığı aynı virüsün, laboratuvar sonuçlarında sahtecilik yaparak doktorlar tarafından teşhisin yapılmasını engellediği öğrenildi. Diane’nin erkek arkadaşı John P. Richy’den daha sonra alınan kan örneği sonucu bu şekilde 3 kez saldırıya uğradığı tespit edildi. |
1997 |
Kimliği tespit edilemeyen çiftçilerin, Yeni Zelanda’nın güneyindeki yabani tavşanları kasten öldürmek amacıyla, yasadışı bir biçimde hayvan kontrol aracı görüntüsüyle bölgede tavşan hemarojik virüsü uyguladıkları belirlendi. |
2002 |
Çin’de Nanjing yakınlarındaki Tangshan’da bulunan bir kek dükkanındaki yiyeceklere, Chen Zhengping tarafından tetramin bulaştırıldığı belirlendi. Olay sonucu 38’i ölümle sonuçlanan neredeyse 300 vaka rapor edildi. |
2003 |
Beyaz Saray’a ulaştırılmak üzere postaya verilmiş “Fallen Angel” imzalı düşük oranda risin bulaştırılmış bir mektup, posta işleme tesisinde tespit edildi. |
Tablo 4. Çeşitli biyosuç vakaları[5][6][7][8][9][10][11][12][13][14][15][16]
[1] Waller, J. (2013). Mikrobun keşfi. (çev. Fahri Öz). Ankara: TÜBİTAK Yayınları, s. 20.
[2] Noah, D. L., Huebner K. D., Darling R. G., Waeckerle J. F. The history and threat of biological warfare and terrorism. Emerg Med Clin North Am. 2002; 20, s. 255-271.
[3] www.nobelprize.org Nobel resmi sitesi, 26 Ağustos 2012 erişimiyle veriler tarafımdan derlenmiştir.
[4] Nancy Khardori, “Potential Agents of Bioterrorism: Historical Perspective and an Overview”, Biterrorism Preparedness: Medicine, Public Healt, Policy. ed. Nancy Khardori (Weinheim: WILEY-VCH Verlag GmbH & Co. KGaA, 2006). s. 6-7.
[5] Stephen A. Morse, “Historical Perspectives of Microbial Bioterrorism”, Infectious Agents and Pathogenesis: Microorganisms and Bioterrorism, ed. Burt Anderson, Herman Friedman, Mauro Bendinelli (New York: Springer, 2006). s 21.-25
[6] Carus, W. S. (2001). Bioterrorism and biocrimes: The illıicit use of biological agents since 1900, 2. bs. Washington DC: National Defense University, Center for Counter Proliferation Research. S. 12.
[7] C. J. S. Thompson, Poisons and poisoners: With historical accounts of some famous mysteries in ancient and modern times, Londra: Harold Shayler, 1940’den aktaran Stephen A. Morse, “Historical Perspectives of Microbial Bioterrorism”, Infectious Agents and Pathogenesis: Microorganisms and Bioterrorism, ed. Burt Anderson, Herman Friedman, Mauro Bendinelli (New York: Springer, 2006): 21.
[8] Wheelis M., 1999, in: SIPRI Chemical & Biological Warfare Studies, 18. Biological and Toxin Weapons: Research, Development and Use from the Middle Ages to 1945, (E. Geissler and J. E. van Courtland Moon ed.), Oxford University Press, Oxford, s. 35–62.
[9] Harris S., 1999, in: SIPRI Chemical&Biological Warfare Studies, 18. Biological and Toxin Weapons;Research, Development and Use From the Middle Ages to 1945 (E. Geissler and J. E. van Courtland Moon, eds.), Oxford University Press, Oxford, s. 127–152.
[10] Phils J. A., Harold A. J., Whiteman G. V., and Perelmutter L., 1972, Pulmonary infiltrates, asthma and eosinophilia due to Ascaris suum infestation in man, N. Engl. J. Med. 18. s. 965–970.
[11] Török T. J., Tauxe R. V., Wise R. P., Livengood J. R., Sokolow R., Mauvais S., et al., 1997, A large community outbreak of salmonellosis caused by intentional contamination of salad bars, JAMA 278. s. 389–395.
[12] Kostov V., (1988). The Bulgarian Umbrella: The Soviet Direction and Operation of the Bulgarian Secret Service in Europe, New York: St. Martin’s Press.
[13] Jones P. D., 1991, HIV transmission by stabbing despite zidovudine prophylaxis, Lancet 338. s 884.
[14] New York Times, Man admits poisoning food in rival’s shop, killing 38 in China, 18 Eylül, 2002. http://www.nytimes.com/2002/09/18/world/man-admits-poisoning-food-in-rival-s-shop-killing-38-in-china.html, 25 Ağustos 2012 erişimi ile.
[15] ABC News, New York, 3 Şubat 2004 http://abcnews.go.com/US/story?id=96785&page=1#.UDjrTMHN80o, 25 Ağustos 2012 tarihi erişimi.
[16] Jernigan D. B., Raghunathan P. L., Bell B. P., Brechner R., Bresnitz E. A., Butler J. C., et al., 2002, Investigation of bioterrorism-related anthrax, United States, 2001: epidemiological findings, Emerg. Infect. Dis. 8. s. 1019–1028.