"Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı!"

Yazan
Emrah MARAŞO
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
3 dakika

Ünlü bir Hint klasiği olan Hortlağın 25 Öyküsü1’nde kahraman Kral Trivikramasena, Şimşapa ağacına asılmış bir ölüyü, söz verdiği dilenciye getirmek için güneye doğru yola çıkar ancak bir sorun vardır: Ölünün içine Vetala yani hortlak girmiştir. Hortlak yolculuk sırasında krala bir öykü anlatır ve her öykünün sonunda ona bir soru sorarak hayatıyla sınar. Kral bütün sorulara bilgece yanıtlar verir ve hayatta kalır. Okuması son derece heyecanlı olan ve Decameron, Grimm masalları gibi birçok Avrupalı klasiğe doğrudan etkiden bulunmuş bu eser bizi, bilgi ve ölüm arasındaki ilişki hakkında düşündürür. İnsanlık bir tür olarak doğayla ilgili bilgi edinerek hayatta kalmıştır. Türsel ölümsüzlük; insan pratiğinden çıkan bilgilerin sistemleştirilmesi, gelenek halini alıp kuşaklara aktarılması ve öğretilmesiyle sağlanmıştır. Adına teori dediğimiz sistemli, açıklayıcı ve bilimsel bilgiler bütünü bu nedenle sıfırdan başlamamak, hafızasız kalmamak için kritiktir. Vahşi doğadaki hortlaklara karşı insanlığın ölümsüzlüğünün güvencesi akıl ve bilgidir.

Ancak mesele türsel ölümsüzlükle sınırlı değil. Biz basbayağı ölümsüzlük denen büyük zaferin nasıl kazanılacağının peşine düşmüşüz bin yıllardır. Gılgamış’tan Hızır’a, öte dünya inancından edebiyat ve sinemadaki eserlere, biyolojiden yapay zekâya kadar hiç değişmeyen kadim bir sorumuz var: Ölümsüzlüğe nasıl ulaşırız? Paulus, Korintlilere birinci mektubunda şöyle der: “Çürüyen ve ölümlü beden, çürümezliği ve ölümsüzlüğü giyinince, ‘Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı!’, diye yazılmış olan söz yerine gelecek. Ey ölüm, zaferin nerede? Ey ölüm, dikenin nerede?2 Bu şiirsel satırlar büyük özlemimizi yansıtıyor. Tıpkı doğayı fethetmek, tıpkı uzaya çıkmak gibi ölümün de sırtını yere getirmek istiyoruz ama asıl mesele şu: Ölümsüzlük dinsel, felsefi ya da sanatsal bir teselli şeklinde mi gerçekleşecek yoksa bir hakikat olarak mümkün olacak mı? Antik Yunan düşünürlerinden Epikuros’un Menoiekus’a yazdığı gibi “Ölüm, bizim için hiçbir şeydir; çünkü biz varken ölüm yoktur; ölüm gelince de biz yokuz. Buna göre ölüm ne yaşayanları ilgilendirir ne de ölüleri, çünkü yaşayanlar için ölüm yoktur, ölüler ise zaten yoktur.3 düşüncesinden yola çıkıp hayatımıza devam mı edeceğiz yoksa bilimin atını ölümün üzerine mi süreceğiz? Kapak dosyamızda bu soruyu tartıştık. Mitolojilerden sanat eserlerine, hastalıkların tedavisinden yaşlanmanın durdurulmasına dair yapılan bilimsel araştırmalara kadar konuyu çeşitli boyutlarıyla gündeme getirdik. Umarız zevkle ve merakla okursunuz. Katkı veren tüm yazarlarımıza çok teşekkür ederiz.

Bilim Cumhuriyetinin Öncüleri

Cumhuriyetimizin 100. Yılı için bu sayımızdan itibaren Bilim Cumhuriyetinin Öncüleri yazı dizimizi başlatıyoruz. Dizinin editörlüğünü Ankara Üniversitesi DTCF Bilim Tarihi Ana Bilim Dalı’ndan, Prof. Dr. İnan Kalaycıoğulları yapacak. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Zihnin Labirentleri

Bir müjdeli haberimiz daha var. Dergimizin yazarlarından Sinem Serap, Zihnin Labirentleri bölümüyle her ay bizlerle olacak. Serap, ilk yazısıyla sinirbilime dair tarihsel bir perspektif sunuyor. Bu yeni bölümü de ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.

Bu ay da dolu dolu bir dergiyle karşınızdayız. Tüm yazarlarımıza teşekkür ederiz. Mutlu bir ay umuduyla…

 

Dipnotlar:

1) Bir Hint Klasiği Hortlağın 25 Öyküsü, Derleyen ve Çeviren: Korhan Kaya, İmge Kitabevi Yayınları, 1. Baskı,  Ocak 2000.

2) Ölüm Kitabı- Ölüm Düşüncesinin Temel Metinleri, s. 22, Hazırlayan: Kaan H. Ökten, Alfa Yayınları, 1. Basım, Aralık 2022.

3) Ölüm Kitabı - Ölüm Düşüncesinin Temel Metinleri, s. 24, Hazırlayan: Kaan H. Ökten, Alfa Yayınları, 1. Basım, Aralık 2022.

Çiviyazısı
Etiketler
Ölümsüzlük
Bilim ve Ütopya