Tanrı’nın ve inancın evrimi

Yazan
Melih OKYAY
Bilim ve Ütopya Dergisi Yazı İşleri Müdürü
Yazının Okunma Süresi
5 dakika

İlk atamızın Afrika topraklarında ortaya çıkmasıyla beraber, türümüzün evrim süreci içerisinde belli eşikler atladık. Atalarımızın ağaçların üzerinden yere inişi, iki ayağının üzerinde durmaya başlaması, taşlara biçim vererek işlevsel hale getirmesi ve ateşi bulması gibi birçok örnekle sıralayabileceğimiz mevzubahis eşikler, atalarımızdan bize miras kalacak bir dizi biyolojik ve kültürel gelişimin de sebebi olmuşlardır.

Beyin hacminin artması ve algılama yönelimlerinin farklılaşmasıyla süregiden zaman içinde kültürel evrimini geliştiren insan atalarımızın, doğadaki olaylar karşısında “neden?” sorusunu sormaya başlaması ve bu olayların kökenini “anlama” isteği, kültürel evrimin ve bununla beraber inancın evriminin de kodlarını oluşturuyor. Kuşkusuz insan atalarımız, doğru soruyu sorsalar da, doğanın işleyişi karşısında aciz kalarak nedenleri kavrayamamış, yine de anlayamadığı nedenler üzerinden mitler, efsaneler, hikâyeler yaratarak anlama arzusunu bastırmışlardır. Bir yandan, atalarımızın, anlayamadığı olguları hikâye anlatma yeteneğiyle “bastırması”, “insan”ın “güvende olma” ihtiyacını karşılamış ve kendisini “belirsizliğin” karşısında güven altına almasını sağlamıştır. İnanç konusu olup dilden dile, kulaktan kulağa yaşatılan bu mitler ve hikâyeler, insanın uygarlık birikimi süreçleriyle beraber gelişerek ve kurumsallaşarak “din”ler halini almış, en sonunda kutsal kitaplar aracılığıyla somutlaşmışlardır.

Somutlaşmayla beraber inanç olgusu, din olgusuyla ve yaratıcı algısıyla beraber durağanlaşmamış; aksine devingenlikle değişimini devam ettirerek uygarlık tarihinin her aşamasında evrilmeye devam etmiştir. Keza çağımızda, eski uygarlık inançları veya üç semavi dinin ayrı kanallarının ve mezheplerinin yanında, 21.yy’a özgü yeni inanış biçimlerinin varlığı da mevzubahis evrilmeyi daha anlaşılır kılmaktadır.

Peki, bir nevi uygarlık tarihindeki en güçlü ideoloji sayabileceğimiz dinî formları ve yaratıcı algılayışlarını yaratan inanç olgusu, insanın kendisine duyduğu bağımlılığını neye borçlu? İnsanın hayatta kalma içgüdüsünü başarıyla yerine getirmesine mi, yoksa insanın güç istencini karşılaması mı? Ya da ayrıcalıklı olan sınıfın çıkarını korumasını sağlaması ve yardıma muhtaç olanın ise sinirlerini yumuşatmasından mı? gibi birçok şekilde soruyu sormaya devam edebiliriz.

Biz de Tanrı algısının evrimi ve genel manada inancın evrimi üzerine sorabileceğiniz soruları gidermek adına bu ayki kapağımıza bu konuyu taşıdık. Değerli hocalarımızın katkılarıyla da konuya çok boyutlu yaklaşmaya çalıştık.

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ile beraber gerçekleştirdiğimiz söyleşide, evrimsel süreç içerisinde soyutlama ye-tisinin oluşumu ve tasarı mekanizmasının ortaya çıkmasının, bu durumun inancın evrimine yönelik dönüm noktasını oluşturmasının; neolitik süreçle inanç olgu-sunun kurumsallaşmasının ve arkeolijik kalıntı ve buluntular üzerinden inancının evriminin izlerini sürdük.

Prof. Dr. Metin Özbek, insanlığın 3 milyon yıllık biyolojik-kültürel evrimi ışığında, taş devri insanında inancın izlerini, Homo erectus, Neandertal ve Sapiens yaşamlarına ayna tutarak inceliyor.

Dr. H. Hacımüftüoğlu Kur'an'daki tanrı Allah'ın gerçek anlamıyla bir kral olduğunu anlatıyor.

Prof. Dr. Doğan Göçmen, “Tanrı” kavramını, felsefe tarihi içerisindeki konumunu merkeze alarak felsefecilerin yönelimleri üzerinden irdeliyor.

Prof. Dr. Yavuz Unat, uygarlık tarihi sürecini, astronomi temelinde bilim tarihi perspektifiyle sunarak evren ve tanrı algısı sürecini ele alıyor.

Dr. Anooshirvan Miandji, Doğu’daki dinlerin ve ruhsal akımların Batı’da biçimlenerek Yeniçağ akımları adı altında nasıl dönüşüme uğradığını Reiki ve Feng Shui gibi inanışlarla beraber açıklayarak mevcut sosyolojik soruna değiniyor.

Sercan Palavan, doğadaki değişimin açıklanması ve “neden öğretisi” fikrine değinerek, Gazali’nin öğreti karşısındaki tutumunu işliyor.

Zeki Eyüboğlu, Türk halk şiirinde ozanların şiirleri üzerinden yaradan-yaratılan ilişkisine mercek tutuyor.

Şükrü Günbulut, Ruhçuluktan Hicaz büyük ruhunun oluşumuna Ortadoğu'daki dinlerin ve Tanrı inancının tarihsel serüvenini işliyor.

L. Feuerbach, Tanrı kavramını ve inanç olgusunu "dilek nesnesi" bağlamında açıklıyor.

Hepinize keyifli okumalar dileriz.

Dergiden
Etiketler
tanrı
ateizm
din