Dünya ölçeğinde toplumun yüzde 5-8’inde görülen bir psikiyatrik rahatsızlık olan Bipolar Bozukluk’u masaya yatırıyoruz bu sayımızda. Bipolar Bozukluk bir ucunda mani, diğer ucunda depresyon olan ve oldukça ciddiye alınması gereken bir hastalık. Çeşitli tedavi yöntemleri mevcut. Bipoların ne olduğunu, ne olmadığını, ne ile karıştırılmaması gerektiğini, tedavi yaklaşımlarını uzman akademisyenler yazılarında işlediler. Ayrıca yaratıcılık ve sanatla, şiirle ilişkisini de merakla okuyacağınız yazılarımız bu dosyada yer alıyor. Dünya Bipolar Günü olarak belirlenen 30 Mart tarihi de aynı zamanda büyük ressam ve Bipolar Bozukluk hastası olan Van Gogh’un doğum günü… Böyle önemli ve tanınmış bir isimle özdeşleştirilmesi de hastalığa yönelik farkındalığın artması ve damgalanmaya karşı mücadele için oldukça isabetli bir tercih olarak ortaya çıkıyor. Bu nokta önemli çünkü damgalama sorunu öncelikle hastaya, daha sonra da ailesine yönelik olumsuz önyargıları beraberinde getiren, hastanın iyileşmesini güçleştiren, onu toplumsallaşmaktan koparan bir işleve sahip. Yanı sıra hasta yakınlarına yönelik yalnızlaştırma durumunu ve üzerlerine toplum tarafından yüklenen bir ağırlığı da beraberinde getiriyor. Burada aslında olan şey, diğer hastalıklara yönelik yanlış yaklaşımlardaki gibi cehaletin ve buna bağlı olarak bireyciliğin bir ürünü. Hep vurguluyoruz: İnsan nasıl bir varlıktır sorusuna verilecek en temel yanıtlardan biri toplumsal olduğudur. Yani insan bireyi, türdeşleriyle birlikte olduğu için insandır ve insanlaşır. Kendi insan kardeşine yüz çeviren, onu iten, dışlayan, etiketleyen insan yarım insandır. Aslında barbarlığın modern halini burada aramak gerek. Çünkü bir insanın ruhuna, o insanın ailesine ve arkadaşlarına yönelik ilkel bir eylem söz konusu damgalamada. Bu bakımdan uygarlığın da ötesinde bir insan olamama haliyle karşı karşıyayız çünkü biz sınıflı toplumdan önce de en temel insani güdülerimizi ve yaklaşımlarımızı taşıyorduk ve bu sayede ayakta kaldık. Yaralarımızı sararak, birbirimizi iyileştirerek, birbirimizle dostluk kurarak ve kardeşleşerek. Diğer türlüsü zaten mümkün olamazdı ve o çizginin gideceği yer insanın toptan yok olmasıydı. Yazının girişinde yüzde yirmilik gibi çok yüksek bir orandan bahsettik. İçinizde “yok canım o kadar da değildir” diyenleriniz olabilir ancak mesele şu ki bunu ciddiye almamız ve ona göre davranmamız gerek. Çünkü damgalamanın öznesi sadece Bipolar Bozukluk hastaları değil, diğer psikolojik rahatsızlıklara sahip olan insanlar, kardeşlerimiz de bu durumun muhatabı.
Meselenin bir diğer yüzü kamuculukla ilgili. Ozon tabakasının delinmesinden virüslere, depremlerin etkisinden uzaydaki çöplüğe kadar her şey ama her şey sistemle ve onun mekanizmalarıyla ilgili. Hele emperyalist-kapitalist sistemin çürüdüğü ve uygarlık odağının Asya’ya kaydığı koşullarda kamuculuk en insani ihtiyaçlarımızın başında geliyor. Psikolojik rahatsızlıkların yaygınlığına rağmen tedavilerin ulaşılabilirliğinin istenilen yeterlilikte olmayışı ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak önümüzde duruyor. Nitelikli sağlık hizmeti almak isteyen vatandaşlar kendi bütçelerine dayanmak zorundalar. Bu noktada ne doktorların ve psikologların ne de vatandaşın kabahati var. Çözüm sorunu toplam olarak ele almaktan, meselenin ekonomik ve sosyal kökenlerine inmekten, eğitimden, dayanışmadan, uzun süreli planlamadan ve sağlık sisteminin iyileştirilmesinden geçiyor. Bu durumu önümüzdeki aylarda başta yazarlarımız olmak üzere sağlık topluluğumuzla ele almanın ve bir çalıştay düzenlemenin son derece aydınlatıcı olacağını düşünüyoruz. Katkı ve önerilerinizi bekleriz.
Bipolar Bozukluk ilk gençlik döneminde sıkça ortaya çıkıyor. Bu nedenle ailelerin önemi ve desteği çok önemli. En az onlar kadar belirleyici rol sahibi olanlar da eğitimcilerimiz. Sorumlulukları bu noktada büyük. Kapak dosyamızın konuyla ilgili herkese yararlı olmasını umuyoruz.
Dosya editörlüğünü Yazı Kurulu üyemiz ve değerli dostumuz Dr. Öğr. Üyesi Alişan Burak Yaşar yaptı. Deyim yerindeyse kitap gibi sayı hazırladı. Başta ona ve yazılarıyla katkı sunan hocalarımıza çok teşekkür ederiz.
Bu sayımızda kapak dışında da dolu dolu makaleler sizleri bekliyor. Özellikle kripto paralarla ilgili geniş inceleme ve değerlendirme, antroposen çağı ve daha nicesi…
İnternet mağazamız magaza.bilimveutopya.com.tr’yi ziyaret etmeyi unutmayın…
Geçen sayımızda tasarımcımızdan kaynaklanan bir hata nedeniyle Prof. Dr. Remzi Demir hocamızın adı Parantez köşesinde yer almadı. Kendisinden özür dileriz.
05
Haziran
2021
Yazan
Emrah Maraşo
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Yazının Okunma Süresi
2 dakika
Çiviyazısı
Etiketler
ruh bilimi
psikiyatri
psikoloji
bipolar bozukluk