Yeni bir araştırmaya göre, Japonca ve Koreceden Türkçe ve Moğolcaya kadar uzanan modern diller, yaklaşık 9.000 yıl önce antik Çin'den gelen ortak bir atasal kökene sahip olabilir.
Uluslararası bir araştırma ekibi, Altay olarak da bilinen Transavrasya ailesinden gelen dillerin, şu anda kuzeydoğu Çin'de bulunan Liao vadisindeki antik darı çiftçilerine kadar izlenebileceğini ve yaygınlaşmasının temelinde tarım olabileceğini belirtiyor.
Transavrasya ailesini oluşturan beş grubun kökenleri ve aralarındaki ilişkinin derecesi, bilim adamları tarafından uzun süredir zaten tartışılıyordu. Fakat araştırma ekibi, son çalışmaların ortak ata teorisini destekleyen "güvenilir bir kanıt ortaya koyduğunu" dile getiriyor.
Araştırmacılar, genetik ve arkeolojik kanıtların yanı sıra dilbilimsel analizlere dayanarak, dillerin kuzey ve batıda Sibirya ve bozkırlarına, doğuda Kore ve Japonya'ya yayıldığını, bu nedenle çiftçilerin kuzeydoğu Asya'ya doğru ilerlediğini söylüyor. Bu, dillerin doğu bozkırlarından gelen göçebeler tarafından yaygınlaştığını öne süren geleneksel "pastoralist hipoteze” meydan okuyan bir sonuç.
Mandarin ve Kantonca gibi Çincenin modern biçimlerini içeren sinitik dillerin ise farklı bir kökeni bulunuyor.
Çalışmanın baş yazarı karşılaştırmalı dilbilimci Martine Robbeets, "Birinin dilinin ve bir dereceye kadar kültürünün köklerinin mevcut ulusal sınırların ötesinde olduğunu kabul etmek, kimliğin bir tür yeniden inşasını gerektirebilir ve bu, insanların kolay kolay atabileceği bir adım değildir" diyor.
Almanya'daki Max Planck Enstitüsü İnsan Tarihi Bilimi’nden arkeolinguistik araştırma grubunun lideri ise "İnsanlık tarihi bilimi bize tüm dillerin, kültürlerin ve toplumların tarihinin yaygın etkileşim ve karışımların bir parçası olduğunu gösteriyor" diyor.
İngiltere, Çin, Çekya, Fransa, Almanya, Japonya, Yeni Zelanda, Güney Kore, Rusya, Hollanda ve Amerika Birleşik Devletleri'nden araştırmacılar bulgularını 10 Kasım Çarşamba 2021’de Nature dergisinde yayınladılar.
Ekip, doğuda Japonya, Kore ve Sibirya'dan batıda Türkiye’ye yayılan dil ailesine atıfta bulunarak, "Altay dilleri olarak bilinen Transavrasya dillerinin dilbilimsel ilişkisinin prehistorik dilbilim araştırmalarının en tartışmalı konulardan biri olduğunu" belirtiyor.
Japonca, Korece, Tunguzca, Moğolca ve Türkçeyi içeren bu beş grubun tek bir ortak atadan gelip gelmediği, kimin kimi ne derece etkilediği sorusu uzun süredir devam eden bir tartışma konusuydu.
“Temel sorunlardan biri dilsel dağılımlar, tarımsal genişlemeler ve nüfus hareketleri arasındaki ilişkidir.”
Çalışma, Transavrasya dillerinin “Bronz Çağı’ndan bu yana kültürel etkileşimlerle maskelenen” ortak bir ataya sahip olduğu sonucuna varıyor.
Araştırmacılar 98 dilde 250’den fazla sözcük kavramını temsil eden bir veri setinin, Batı Liao Nehri bölgesinde 9181 yıl önce yaşayan darı çiftçilerine uzanan bir dil ailesinin köklerini işaret ettiğini ortaya koyuyor.
“Tarla”, “ekmek”, “bitki” ve “büyümek” gibi arazi ekimi ile ilgili küçük bir kalıtsal sözcük dağarcığının yanı sıra pirinç veya diğer mahsullerden değil de darıdan bahsediliyor olmasının çiftçilik hipotezlerini desteklediğini belirtiyorlar.
Ekibin arkeolojik analizler için odaklandığı bölge ise yaklaşık 9000 yıl önce “süpürge darısı” tarımının başladığı Batı Liao havzası. Nehir havzasında Kore Chulman kolu ile Amur, Primorye ve Liaodong bölgelerini kapsayan iki farklı darı yetiştiriciliği kültürünün ortaya çıktığı bir Neolitik kültür kümesi belirlediler.
Tunç Çağı yerleşimleri arasında yapılan daha ayrıntılı bir çalışma Batı Liao bölgesi, Kore’deki Mumun yerleşimleri ve Japonya’daki Yayoi yerleşimleri arasında bir ilişki buldu. Pirinç ve buğday çiftçiliğinin Erken Bronz Çağı’nda Kore yarımadasına ve oradan da Japonya’ya yayılmadan 3000 yıl önce Liaodong-Shandong bölgesine girdiği ortaya çıktı.
Ayrıca genetik analizler de Transavrasya dillerini konuşan popülasyonlar arasında “Amur benzeri ortak ata” adı verilen ortak bir genetik bileşen tanımladı ve Kore, Ryukyu Adaları ve Japonya’daki antik tahıl çiftçilerinden toplanan bir genom koleksiyonunu bir araya getirdi.
Araştırmacılar, “Çalışmamız, antik DNA’lardan yeni kanıtlar toplayarak, Japon ve Kore popülasyonlarının Batı Liao Nehri atalarına sahip olduğuna dair son bulguları doğrulamış oldu. Transavrasya dil ailesinin genetik bir korelasyonu olmadığına dair önceki iddiaları da yanlışladık.” diyor.
Kaynak: https://www.thestar.com.my/aseanplus/aseanplus-news/2021/11/13/study-says-japanese-korean-and-turkish-languages-all-emerged-from-common-ancestor-in-northeast-china