2017'de Genetik'te neler oldu?

2017 yılı geçtiğimiz yıllarda geliştirilen teknolojilerin hayatımıza girebilmesi için bir dönem noktası oldu. Dünyada yeni genetik teknolojilerin kullanıma sunulması çok uzun izin süreçlerine tabii tutuluyor. Bu konuda Amerika’daki FDA yani federal kimyasal ajansı dünya çapında önemseniyor: Her yeni yöntem FDA tarafından bir risk analizi sürecine tabi tutuluyor ve bu yöntemlerin yeteri kadar güvenli olup olmadığı inceliyor. FDA’dan izin alabilen teknolojilerin önü hızla açılıyor ve söz konusu teknoloji kısa sürede hayatımıza giriyor.

Genetik alanındaki gelişmeler sayesinde artık hangi hastalıklara daha yatkın olduğumuzu önceden bilmek mümkün. Bu konuda hizmet veren ticari bir şirket, yalnızca tükürük örneğinizi alarak sizin hangi hastalıklara karşı yatkınlığınız olduğunu size artık bildirebilecek izni almayı bu yıl başardı. Şimdilik aldığı izinle parkinsondan, celiac’a 10 farklı hastalığa yakalanma riskinize bakabiliyor.

2017 yılı, genetik hastalıkların daha embriyo halindeki insanda tedavi edildiği örneklerin çoğaldığı yıl oldu. Çin, Avrupa ve Amerika’da bu yöntemle tedavi edilebilen hastalıkların sayısı artmaya başladı. Embriyoda genetik müdahalenin rutine oturmasının önünde ise henüz gen değiştirme tekniklerinin yeteri kadar hassas olmaması ve istenmeyen mutasyonlara yol açabilmesi duruyor. Ama bu sene CRISPR tekniğinde elde edilen gelişmeler ile bu sorun kısa sürede çözülebilir gibi görünüyor.

Geçtiğimiz senelerde geliştirilen CRISPR tekniği insan vücudunda DNA’yı istediğimiz yerden kesme ve değiştirmemize olanak sağlayarak yeni bir genetik devrimi müjdeledi. Teknikteki temel sıkıntı CRISPR yönteminin istenen değişikliklerin dışında DNA üzerinde istenmeyen değişikliklere de neden olmasıydı. Bu sene boyunca teknikte yapılan optimizasyonlar CRISPR’ın hassasiyetini bir miktar artırdı. Bunun dışında CRISPR ile ilk defa bu sene yalnız DNA düzeyinde değil DNA’ya dokunmadan RNA üzerinde de değişiklik yapılabileceği gösterildi. CRISPR’da bu sene görülen gelişmeler, bu tekniği kullanan tedavilerin FDA gibi kuruluşlardan güven onayı alabileceğini, böylece yakın zamanda rutin tedavilerin bir parçası haline gelebileceğini gösteriyor.

 

Yrd. Doç. Dr. Seçkin EROĞLU
İzmir Ekonomi Üniversitesi

 

Genetik
Etiketler
genetik
hastalık
gen
dna
tükürük testi
parkinson
embriyo