Yaşamın başlangıcından Permiyen’e: Geçmişin efendileri

Yazan
Mertcan Erice
Antropolog

Bildiğimiz üzere farklı canlı türleri farklı zamanlarda evrimleşmiştir. Hatırlayın, yaklaşık dört milyar yıl kadar geriye gittiğimizde, ilk canlılık belirtisi olarak değerlendirilen koaservatlara rastlıyorduk. Onlar hücrelerin daha ilkel bir formudur. Bütün canlıların en eski atası olmaya aday bir çeşit ön hücre! Etkileyici gözüküyor.

Bilim insanları canlılık tarihini daha düzenli ve rahat inceleyebilmek için, Dünya’yı çeşitli dönemlere ayırmıştır. Büyük yanardağ patlamalarının olduğu, soy tükenmeleri ve çoğalmalarının süregeldiği çalkantılı geçmişimize yakından bakalım. Bunun için önce jeolojik devirleri ve hangi zaman aralıklarını kapsadığını, sonra da dönemin iklim koşullarını ve yaşayan bazı canlıları öğrenelim. Tabii kalıntılarına rastladığımız kadarıyla. Çünkü fosilleşme hiç kolay bir şey değildir. Fosillerle ulaşabileceğimiz canlı türlerinin sayısı son derece sınırlıdır.

Kambriyen öncesi dönem (4,54 milyar-542 milyon yıl arası)

En uzun süren dönemdir. Dünya’nın oluşumuyla başlar ve kambriyen adı verilen döneme kadar sürer. Koaservatlar ve bakteriler gibi ufacık canlıların ardından nihayet çıplak gözle görülebilen yaşam kanıtları bu dönemde sahneye çıkmıştır. Onlara stromatolit deniliyor. Gözle görülemeyen canlıların milyarlarca yıl önce yaşadığına dair bir kanıt sunuyorlar.

Stromatolitler nasıl oluştu?

Güneş ışığı enerjisini kullanarak kendilerine besin elde eden canlılar fotosentez yapmış olurlar. Bitkiler ve bazı bakteriler fotosentez yapabilmektedir. Deniz diplerinde yaşayan ve fotosentez yapan mikroskobik canlılar, üzerlerinden her dalga geçtiğinde, çamur benzeri bir yapıyla kaplanırlar (tortul). Fotosentez yapan bakteriler besinlerini ışıkla elde ettikleri için, ışığa ulaşmak amacıyla bu tortulların arasından yukarıya doğru çıkarlar. Bu olay tekrarlandıkça katmanlı tortul bir yapı meydana gelir. Daha çok sıcak ve sığ denizlerde oluşur. Yani uzun lafın kısası, bakteri gibi canlıların tortu taneleriyle bir araya gelip birikmesi veya donmasıyla oluşan yapılardır. Kambriyen öncesi dönemin (prekambriyen) “efendileri” olan stromatolitler bugün bile varlar. Fakat miktarları oldukça az. Karayipler’de ve Avustralya kıyılarında bulunuyorlar.

Kambriyen öncesi dönemde mikroskobik canlıların yanı sıra, mercan, sünger, denizanası gibi yumuşakçalar da evrimleşmiştir. Dönemin sonlarına doğru ilk kabuklu deniz canlıları da görülmeye başlanır. Bedenin kabuklu olması, korunma ihtiyacını akla getiriyor. İlk kabuklar sadece birkaç milimetre boyundaydı ve deniz suyundaki kalsiyum karbonattan (kireç) oluşuyordu. Sert kabuk oluşturan canlılar, bu sayede hem ebat olarak büyüdüler hem de zorlu ortamlara daha kolay yayıldılar. Bu dönemde, başka hiçbir canlıyla bağlantısı kurulamayan ilginç canlılar da bulunuyordu. Onlardan biri tribrachidium adındaydı ve yastığa benzeyen üçlü bir simetrisi vardı. Bir diğeri ise ernietta adında. Keseye benzeyen kendine has bir bedeni vardı. Kambriyen öncesi dönemden sonraki zaman dilimi üç bölüme ayrılmıştır. Her bölüm de kendi içinde alt devirlere ayrılır. Bu ayki yazıda birinci zamanın tamamına bir göz atmış olacağız.

1. Zaman: Paleozoik

Su altının canlandığı dönem: Kambriyen (542-490 milyon yıl arası)

Kambriyen öncesinde yaşayan yumuşak ve kabuklu deniz canlıları vardı ya, işte onların sayısı bu dönemde acayip çoğalmıştı. Farklı canlı türleriyle su altı âdeta canlanmış, hava sıcaklığı ve deniz yüksekliği artmıştı. Dönemin ortalarına geldiğimizde, paleozoik boyunca görebileceğimiz ortamın temelleri atılmıştı. Hem çevre koşulları hem de canlı çeşitliliği olarak. Şimdi kambriyen dönemdeki bazı canlıların durumuna bakacağız.

Omurgalılar: Kıkırdaklı iskeletlere sahip ilk canlılar bu dönemde yaşamıştı.

Eklembacaklılar: Bir kısmında koruyucu kabuklar bulunuyordu. Hareket etmek için vücut uzuvlarını kullanırlardı. Ayrıca günümüzdeki karideslere benziyorlardı.

Ottotia: Bir çeşit deniz solucanıydı ve önemli bir avcıydı. Deniz diplerinde açtığı oyuklarda yaşardı.

Stromatolit: Prekambriyen’in sonlarından itibaren çeşitleri azalsa da varlıklarını bugüne kadar sürdürebildiler.

“Silahlanma yarışı” sürüyordu. Bazı canlılar kabuklar geliştirmişti. Bazılarıysa buna karşılık parçalayıcı çıkıntılar oluşturdu. Avcılar da avlar da bir yaşam mücadelesi veriyordu.

Dünya’nın iki kıtadan ibaret olduğu dönem: Ordovisyen (490-443 milyon yıl arası)

Suyun altındaki canlılık çeşitlenmeye devam ediyor. Özellikle de Kuzey Amerika’yı kaplayan sulardaki resifler genişliyor. İskeleti kireçten oluşan canlıların sayısındaki artış, resif çeşitliliğine katkı sunuyor. Suyun üst taraflarında kafadanbacaklılar dolaşıyor. Evrim sürecinde bazı kafadanbacaklılar o kadar büyüdü ki, boyları on metreye kadar ulaştı. Kocaman bir avcıya dönüşmüşlerdi.

Ordovisyen’de balıklar da vardı. Ama onlar bugün yaşayanlardan oldukça farklıydı. Çene ve dişleri yoktu. Bu yüzden çenesiz balık olarak adlandırıldılar. Baş ve gövdelerinde kemiğe benzeyen, gözenekli plakalar vardı. Bunlar, canlının korunmasına yarıyordu. Ordovisyen’de Dünya iki kıtadan ibaretti: Laurasia ve Gondwana.

İlerleyen zamanlarda oluşan öncül yosunlar ve likenler ilk kara bitkileri sayılabilir. Fakat büyümeleri oldukça sınırlıydı. Dönemin sonlarında büyük soy tükenmelerinden ilki gerçekleşmişti. Bunun temel sebeplerinden biri, güneydeki kıtanın güney kutbuna yaklaşması ve iklimin soğumasıdır. Bu esnada karalarda büyük buz kütleleri oluşmuştu. Dolayısıyla deniz seviyesi de alçalmıştı. Bu koşullara bakacak olursak, soy tükenmesi pek şaşırtıcı gözükmüyor.

Karaların yeşermeye başladığı dönem: Silüryen (443-416 milyon yıl arası)

Dönemin “efendileri” arasında çenesiz balıklar, süngerler, trilobitler, deniz zambakları, dallı bacaklılar gibi deniz canlıları vardı. Hava, Ordovisyen’in sonlarına doğru soğumuştu. Fakat Silüryen’de tekrar ısınmaya başladı ve eriyen buzullar, deniz seviyesini tekrar yükseltti. Bu dönemde de varlığını başarıyla sürdüren eklembacaklılardan olan trilobitler, on santimetrelik bir boya ulaşabilmişlerdi.

Dik durabilen ilk kara bitkileri bu dönemde evrimleşmiştir! Karalar yeşermeye başlıyor sonunda… Dönemin bitkileri kısa ve çatallı bir görünüme sahipti. Bitkilerde terlemeyi ve gaz alışverişini sağlayan yapılara stoma adı veriliyor ve yapraklarda bulunuyor. Fakat Silüryen bitkilerinin yaprakları olmadığı için stoma’lar gövdede ya da dallarda bulunuyordu. Karalarda yaşayan ilk hayvanlar çeşitli eklembacaklılardı. Yırtıcı deniz akrepleri, diğer önemli canlılarındandı.

Balıkların hükmettiği dönem: Devoniyen (416-359 milyon yıl arası)

Devrin efendileri: Çeneli balıklar, karasal bitkiler, derisi dikenliler, solucanlar… İlk çeneli “dikenli köpek balıkları” Silüryen’de evrimleşip Devoniyen’de çoğaldılar. Bazı balıklar bizim için özel bir anlam taşıyor. Çünkü onlar yüz milyonlarca yıl önceki dedelerimiz ya da kuzenlerimiz. Onlardan biri, balık ayak lakabıyla tanınan Tiktaalik roseae’dir. Fosili 2006’da Kanada’da bulundu. Bu fosil lop yüzgeçli balıklarla, ilk dört uzuvlu omurgalıların evrimini birbirine bağlar nitelikteydi. Tiktaalik büyük bir avcıydı. Balık gibiydi ama bir timsahı da andırıyordu. Üstelik karada da yaşayabiliyordu. Lop yüzgeçli canlı, yüzgeçlerini âdeta bir kol gibi kullanabiliyordu. Hem solungaçları sayesinde su altında hem de akciğer benzeri yapıları sayesinde karada solunum yapabiliyordu. Böylece sudan karaya çıktığında da hayatına devam ediyordu.

Tiktaaliğin yaklaşık yirmi cm uzunluğunda yassılaşmış, kemikli bir kafatası vardı. Nereden nereye? Güçlü ve nispeten büyük yüzgeçleri ve akciğeri olan bu canlıların ataları, karasal hayata uyum sağlayarak, karasal omurgalılara evrimleştiler. Evrim bizim hikâyemizi anlattığından ilgimizi çekmeyi fazlasıyla hak eden bir alan.

Ormanlarla kaplı bir dönem: Karbonifer (359-299 milyon yıl arası)

Günümüzden yaklaşık 330 milyon yıl geriye gidecek olsak, Karbonifer dönemin ortalarında olurduk. Etrafa baktığımızda iki yaşamlıların (amfibiler), akreplerin, balıkların, karideslerin, sürüngenlerin, hamamböceklerinin, dev yusufçukların ve daha nicelerinin hüküm sürdüğünü görürdük.

Dünya’nın bugünkü büyük kömür yataklarının çoğu bu dönemdeki ormanların kalıntılarıdır. Bazı kömür madenlerinden çıkarılan kayalar, etkileyici fosilleri bünyesinde barındırır. Bataklık ormanlarında boyları kırk metreyi bulan kibritotları, atkuyrukları ve tohumlu eğreltiotları gibi dev bitkiler yetişiyordu. Dönemin ortalarında hava görece sıcaktı. Fakat sonlara doğru sıcaklık giderek düştü. Dağlarda buz tabakaları oluştu. Öyle ki kara parçalarında oluşan buz örtüleri birleşerek yetmiş milyon kilometrekarelik tek buz tabakasına dönüştü. Kıtaların birleşerek tek büyük kıta pangea’yı oluşturma süreci tamamlandı.

Kılıç gibi dişlerin evrimleştiği dönem: Permiyen (299-250 milyon yıl arası)

Karbonifer dönemin sonlarında görülen iklimin soğuması, havaların ısınmasıyla tersine dönüyor. Böylece buzullar erimeye başlıyor. Karasal omurgalılar, balıklar, atkuyrukları gibi karasal bitkiler, eğer bu dönemde yaşasaydık çokça görebileceğimiz canlılar olurdu. İlk etçil ve kılıç dişli yırtıcılardan Cyanosaurus, en tepedeki avcılardandı. Ayrıca öncül memeli hayvanlar bu dönemde evrimleşmişti.

1. Dönem Paleozoik’te görülen en büyük soy tükenmesi bu evrede gerçekleşmişti. Yaşayan bütün canlı türlerinin neredeyse yüzde 90’ının soyu tükenmişti. Birçok bilim insanı böylesine büyük bir yok oluşa sebep olabilecek şeyin, kocaman bir gökcisminin Dünya’ya çarpması olduğunu düşünüyor. Ancak bunu doğrudan kanıtlayan herhangi bir bulgu yok. Keza Sibirya’dan başka ipuçları geldi. Yaklaşık yedi milyon kilometrekareyi etkisine alan bazalt lav püskürmeleri olmuştu. Böyle devasa volkanik faaliyetler sonrasında havaya çok yüksek oranda sera gazı salınır. Bu da küresel ısınmaya neden olur. Bulgulara göre ısınmanın başka bir kaynağı daha olabilir: Okyanus diplerindeki tortulların arasında bulunan metan gazının salınması. Buna muhtemelen devasa volkanik faaliyetler sebep olmuştu. Gazın salınması okyanus sularını oksijenden mahrum bırakmıştı. Bunlardan hangisinin bu çapta bir yok oluşa sebep olduğu şimdilik kesinleşmiş değil. Muhtemelen birden fazla sebebi vardı.

Gelecek yazıda kalan dönemleri de işleyeceğiz. Soru ve önerileriniz için: mert.erice@gmail.com

Kaynaklar

1. Palmer, D ve Peter Barrett, Evrim Atlası. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010.

2. TÜBİTAK. “Jeolojik Devirler”. Erişim 15 Ağustos, 2018. http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/content/jeolojik-devirler-0.

Çocuklar İçin Evrim
Etiketler
çocuklar için evrim
evrim
antropoloji