İnsan olma arayışımız

Türümüzün kendisini gerçekleştirmesi ve gizilgüçlerini açığa çıkarması sadece birtakım erdemlerle olmaz. Ya da çeşitli ahlak kurallarını eksiksiz bir şekilde yerine getirerek de bu hedef başarılamaz. Veyahut edebi metinlerle, özlü sözlerle, romantik bir yönelimle de söz konusu özlem hayata geçemez.
Çünkü saydığımız bu başlıkların tümü maddi bir temel üzerinde yükselir. O maddi temel belirli bir tarihsel dönem boyunca geçerli olan üretim tarzı ve o üretim tarzının üzerine kurulu olan üretim ilişkileridir.
Tam da bu nedenle erdem, ahlak ve bunları yansıtan dönemin kültürel ürünleri, içinde olduğu çağın damgasını ve lekesini taşır. Onlardan bağımsız değildir. Onların ürünü olduğu kadar üreticisidir de. Çünkü yaşamın karmaşıklığı ve etkileşimleri bu alanda da geçerlidir. Temel, sadece üzerine bina yapılacak bir şey değil, aynı zamanda üzerine kurulandan beslenen bir nesnelliktir.
Hepimizin maddi varoluşu bu nesnellik zemininde yükselir. Ancak insanlığın bilme çabasının rakipsiz eylemi olan bilim, geleceği bugünden kuran bir nitelik taşır. Kuşkusuz bugünden kurma diye tarif ettiğimiz şey diğer kategoriler için de geçerlidir fakat bilim kitlelerin yaşamını kökten değiştirmesi, bilinçlerde devrimsel dönüşümler yaratması bakımından maddi bir güç haline gelme özelliği en güçlü olan etkinliktir. Sanayi Devriminin Bilimsel Devrimin bulguları üzerine kurulması bunun belki de en önemli örneğidir.
Peki biz kendimizi nasıl gerçekleştireceğiz. Gelin bu soruyu sınırlayalım: Kendimizi gerçekleştirmeye nasıl yaklaşacağız?
Evreni, dünyayı, canlılığı, türümüzü anlamanın ve baskılanmış cevherimizi maddi hayatla buluşturmanın tek yolu bilmekten, bunun rakipsiz yolu ise bilim yapmaktan geçiyor. Bilim, bilgiye sistematik bir çabayla, nedensellik ilişkilerini kurarak ve bu ilişkileri gerçeklikte sınayarak ulaşıyor ve böylelikle insanlığın hazinesini genişletiyor.
Bu anlamda bilim yapma etkinliği, bilimi yaygınlaştırma ve öğrenme etkinliği kendimizi gerçekleştirmenin ve ayaklarımızı sağlam yere basmanın en etkili yoludur.
Bilim ve Ütopya’nın varlığı bu çabanın sadece sesi olmak değil, bu çabaları ortak bir noktada birleştirmek ve bilimi Türkiye’de örgütlü hale getirmektir. Çünkü bugün bilime hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz. İnsan olma arayışımız bu noktada en anlamlı hale geliyor.

Evrim ve atom
Ağustos sayımızda “Evrim Vardır!” dedik ve büyük bir ilgiyle karşılaştık. Bu ilgi ekmek ve su gibi bilime ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor. En güzel haber! Demek ki ülkemizde yapıcı olmak isteyen insanlar var ve onlar bu noktada kararlı duruyorlar.
Şimdi de Atom sayımızla bizi biz yapan parçacığa odaklanıyoruz. Demek ki insan olma arayışımızı bir adım daha ileri götürüyoruz. Olmanın tamamlanmak anlamına gelmediğini, sürekli bir hareket halinde olmak ve ilerlemek anlamına geldiğini biliyoruz. Bildikçe bilmediklerimiz azalmıyor, artıyor ve yeni sorularla başbaşa kalıyoruz. Bilimin verdiği mutluluk da işte burada yatıyor.
Bu sayımızın hazırlanmasında Prof. Dr. Ali Ulvi Yılmazer hocamızın fikri yol göstericiliği büyük. Kendisi bilgeliği, ilgisi ve nezaketiyle hepimize örnek oluyor. Çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca değerli vakitlerini ayırarak dergimize katkı yapan (soyadı sırasına göre) Prof. Dr. Tekin Dereli’ye, Dr. Hilal Küçük’e, Prof. Dr. Altuğ Özpineci’ye, Prof. Dr. Sadi Turgut’a ve Prof. Dr. Yavuz Unat’a çok teşekkür ediyoruz.

Evrim Dersleri başlıyor!
Evrim Derslerimizin ilkini 14-15 Ekim’de Ankara’da gerçekleştiriyoruz. Ayrıntılı bilgiye bilimveutopya.com.tr’den ulaşabilir ve kaydolabilirsiniz. Acele edin, zaman az…
İnsan olma arayışımız artarak devam edecek, elbirliği ve güç birliğiyle…

Çiviyazısı - Eylül 2017
Emrah MARAŞO

Dergiden
Etiketler
emrah maraşo
çiviyazısı