James “Jim” Fallon, 1947 doğumlu Amerikalı sinirbilimcidir. California Üniversitesi, Irvine Tıp Fakültesi’nde psikiyatri ve insan davranışları profesörüdür. Araştırma alanları arasında yetişkin kök hücreleri, kimyasal nöroanatomi, yüksek beyin fonksiyonları ve beyin görüntüleme yer alır. Fallon, şizofreni, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı dâhil olmak üzere sinirbilimin çeşitli alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. Fakat onu diğer sinirbilimcilerden ayıran asıl olay, 2006 yılında beyninin karanlık bir tarafının olduğunu fark etmesi ile olmuştur. Dr. Fallon, 2006 yılında kendi beyninin bir taramasıyla karşılaştığında, psikopat katillerin beyin taramalarını inceliyordu. Beyninin duygusal bölgesinde gördüğü yapısal farklılık azımsanabilecek gibi değildi. Kendi beyin görüntüsü ile psikopat katillerin beyin görüntüleri birebir uyuşuyordu. Beyin görüntülerine eşlik eden genetik testler ve psikiyatrik testler sonucunda ailesinin ve arkadaşlarının yıllardır ısrar ettiği bir şeyi kabul etti: Fallon bir psikopattı.
Psikopati nedir?
Psikopati; kişinin başkalarına ve toplumsal kurallara saygı duyamadığı bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanır. Psikopatinin en önemli özelliklerinden biri pozitif ve negatif duyguların yoksunluğudur. Kişi, karşısındaki ile empati kuramaz. Diğer özellikleri ise; benmerkezcilik, aldatıcılık, dürtüsellik, duyarsızlık, sorumsuzluk, sığ duygular, yetersiz davranış kontrolü ve anti-sosyal davranışlardır. Psikopatlar genellikle çekici kişiliğe sahiptirler ve bu çekiciliklerini başkalarını manipüle etmek için kullanırlar. Beyinlerinde endişe ile ilgili bölge tam gelişmediği için, hatalarından ders alamazlar, bu da onların sorumsuzca ve acımasızca davranmasına yol açar.
Türkçeye “İçimdeki Psikopat” adıyla çevrilen bir kitabı bulunan Dr. Fallon ile Bilim ve Ütopya okuyucuları için, Suç Bilimleri sayısına özel olarak, insan beyninin karanlık dehlizlerine doğru bir yolculuk yaptık. Keyifli okumalar.
Bilim ve Ütopya: Merhaba, bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?
James Fallon: Hakkımda neler yazıldığını bilmiyorum ama aslına bakarsan sıradan bir insanım, sıradan bir çocukluk ve gençlik geçirdim. Barmen ve işçi olarak çalıştım. Lisede ve üniversitede sporla yoğun olarak ilgilendim. Futbol, güreş, kayak gibi pek çok spor yaptım. İlk defa kız arkadaşım olduğunda 12 yaşındaydım, aynı kızla 12 sene flört ettim. Hâlâ o 12 yaşındaki kızla sevgiliyim; evlendik, şimdi çocuklarımız ve torunlarımız var. Yani gördüğün üzere sıradan bir hayatım var. Çocukluğumdan bu yana hep bilim adamı olmak istedim, şimdi California Üniversitesi’nde profesörüm. Hayatım boyunca ne olmak istediğime veya kiminle evlenmek istediğime dair özel bir çaba harcamadım. Hepsi kendiliğinden, doğal olarak gelişti. Rahat bir çocukluk geçirdim diyebilirim, özel bir şey yoktu.
BÜ: Sizinle ilgili çok özel bir durum var aslında; hakkında kitap da yazdığınız psikopat beyniniz. Tam olarak ne zaman keşfettiniz bu durumu?
JF: İlginç bir durum değil mi? Anatomik ve genetik olarak ilk keşfetmem 2006 yılında oldu, üzerinde pek durduğum bir konu değildi aslında. Sonuçta ne bir suç kaydım vardı, ne de kötü bir insandım. Fakat benim için asıl şaşırtıcı olan karımın bu duruma şaşırmaması oldu. Beni hep “iyi huylu bir psikopat” diye değerlendirirdi. Karım beni “kontrol altına alınmış kötü bir adam” olarak nitelendirirken, annem ise “kontrolden çıkmış iyi bir adam” olarak niteliyordu. Her ikisinin ortak anlaştığı nokta ise psikopat özellikleri gösterdiğimdi. Evet, bu özellikleri gösteriyorum ama klinik bir psikopati vakası değilim, bu da beni sınırda psikopat yapıyor.
BÜ: Bu ikisi arasındaki farkı biraz anlatabilir misiniz?
JF: Hare listesine göre iki psikopatlığı tanımlamak için iki faktör vardır. Birinci faktör grubu daha çok narsistik kişilik bozukluğu ile ilgilidir. İkinci faktör (PCL-R 2a ve 2b) grubu ise güçlü anti sosyal kişilik bozukluğu, öfke, şiddet ve suç ile ilgilidir. Bu gruptakiler klinik psikopati vakalarını oluştururlar, ben bu gruba girmiyorum. Bu bağlamda benim için olumlu (prososyal) psikopat terimi kullanılabilir.
Prof. Dr. James FALLON
California Üniversitesi Irvine Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü
Söyleşi: Sinem SERAP
Yeditepe Üniversitesi Doktora Öğrencisi
Söyleşinin tamamı Bilim ve Ütopya'nın haziran 2018 sayısında!