mars

Uzayda bilim yapmak

Gece gökyüzü her zaman ilham verici olmuştur. İnsanlık bir yandan kendisine büyük bütünün küçük bir parçası olduğunu hissettiren gökyüzüne bakarak heyecan duymuş, bir yandan da gece gökyüzünde gözlediği gökcisimlerini daha iyi anlama ve bu cisimlerin konumlarından yararlanarak takvim, seyrüsefer vb. ile ilişkili bilgi ve teknikleri geliştirme fırsatı bulmuştur. Bilim ve teknoloji geliştikçe daha yetkin gözlem aletleriyle gökyüzüne bakılmış ve bunun sonucunda Evren hakkındaki bilgimiz hep artmıştır.

Bilim tarihinde uzay

20. yüzyılın başlarından bu yana ve özellikle son birkaç on yılda, disiplinler arası araştırmalar, tarih öncesi insanların belirli göksel olguları gözlemlediklerine ve evrenin yapısı hakkında düşündüklerine dair kanıtları güçlendirdi.

Dünden yarına uzay

“Yeryüzü insanlığın beşiğidir fakat kimse sonsuza kadar beşikte kalamaz.” Kapağa çıkardığımız bu söz, roketlerle uzaya seyahatin mümkün olduğunu söyleyen ve bu alandaki ilk bilimsel eseri yazan Rus bilim insanı Tsiolkovsky’e ait. İnsanlığın tarihsel serüvenini tekil bir insanın yaşamı gibi görebiliriz. Doğum, bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik… Gökyüzüyle ve uzayla olan ilişkimiz de bu adımların izlerini taşıdığı gibi her evrede daha da derinleşen, bilimselleşen bir nitelik arzediyor.

Mars'ta yaşamı keşfedebilecek yeni kâşiflerimiz

Mars üzerinde geçmişte yaşamış veya yaşamakta olan yaşamı bulmak hiç şüphesiz gelmiş geçmiş en büyük keşiflerden birisi olacaktır. Belki de en büyüğü…

Evrene bakışımızı değiştirecek bu keşif için artık daha çok fırsatımız var. Önümüzdeki iki yıl içerisinde NASA tarafından yollanacak olan Mars2020 ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ile Rus Uzay Ajansı'nın (RFSA) birlikte tasarladıkları ExoMars, bu keşfi gerçekleştirebilirler.