Ders kitaplarında evrim konusunun “evrimi”: 1932'den 2019'a

Yazan
Mertcan Erice
Yazının Okunma Süresi
9 dakika

Milli Eğitim Bakanlığı’nın veya eski adıyla Maarif Vekâleti’nin ders kitaplarının içeriği ve bilimsel düzeyi, geçmişten günümüze farklılık gösteriyor. Özellikle evrim konusunda, bu farklılık fazlasıyla göze çarpıyor. Normalde 1932 yılındaki bir ders kitabının, evrim konusundaki bilimsel seviyesinin, birkaç sebepten ötürü günümüzdekinden daha vasat olması beklenebilir.

Bu sebeplerden biri elbette, günümüzden 87 yıl önce basılmış olmasıdır. Bu yüzden hem 87 yıllık bilimsel bilgi birikiminden hem de kurumların deneyim birikiminden yoksun kalacaktır; fakat Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının hazırlattığı kitaplarda, dönemin bilimsel gelişmeleri iyi takip edilmiştir. Evrim konusunda o dönemki bilgiler, herhangi bir engellemeye uğramadan öğrencilere açık ve anlaşılır bir şekilde sunulmuştur. 1930’lu yıllardaki ders kitaplarının “evrim” konusundaki düzeyi, günümüzdekileri katlayacak kadar iyidir maalesef. Bu yargıya nereden vardığımı anlamak için, o yıllardaki ilkokul, ortaokul veya lise öğrencilerinin tarih ve biyoloji kitaplarına kısaca göz atmak ve onları günümüzdekilerle kıyaslamak yeterli olacaktır.

Mesela 1930’larda ilkokul 4. sınıfların tarih kitabına bir bakalım. Türk Tarih Kurumu tarafından yazılan kitabın ilk bölümü “İnsan ve Hayvan” başlığını taşıyor. Evrimden bahsedilmeyen bu kısımda, insanların başka hayvanlara göre farklılıkları anlatılıyor. Her bölümün sonunda yer alan değerlendirme soruları ise dikkat çekici. 160 sayfalık kitabın 11. bölümünde Dünya ve üzerindeki hayat başlığına rastlıyoruz. Bu bölüme harika düşünme sorularıyla giriş yapılmış. Öğrenciler karmaşık bilgi bombardımanına tutulmamış. Soruların ardından şu cümleler geliyor: “Öyle ya, mademki insanlar, dünya üzerinde yaşıyor, vak’aları bunun üzerinde geçiyor; medeniyetlerini bu dünyanın taşını, toprağını, madenini kullanarak yapmışlardır; o halde bu dünyanın da hikâyesini bilmek, onun da ne gibi değişiklikler geçirdiğini anlamak faydalıdır. Bazı kimseler, dünyanın birdenbire var oluverdiğini zannederler. Hayır… Bilgelerin araştırmalarından öyle anlaşılıyor ki dünyamız, bir zamanlar, ama milyonlarca ve milyonlarca yıl önce güneşimizden ayrı değildi…”. Devamında, Dünya’nın Güneş’ten kopan bir parça olduğundan, maddenin hallerinden ve yaşamın başlangıcından söz ediliyor. İlk canlılara, canlılığın nerede başlamış olabileceğine ve evrimsel değişimlere de değiniliyor: “Çok uzun zamanlar içinde her cins hayvan ve ot, yavaş yavaş değişerek diğer yeni cinsler meydana geldi; eskileri ortadan kalktı. Memeli hayvanlar, maymunlar, daha sonra insana benzer büyük maymunlar ve en sonra da insanların ilk ataları meydana çıktı.”

Aynı kitabın 12. bölümünde hayvanlar âlemini tasvir eden bir görsel karşılıyor bizi. Altında ise “Dünyamızda hayat nasıl gelişti? İnsan nasıl meydana geldi?” sorularını görüyoruz. İlgi çekici resimlerin bulunduğu bu bölümde, nesli tükenmiş canlıların tasviri yapılıyor ve fosillerin önemine değiniliyor. 13. bölüm, insanın evrimine ayrılmış. İnsan, ilk önce nerede ve ne zaman meydana çıkmıştır?  başlığını taşıyor. İnsanın ilk atalarının hem insansı hem de maymunsu özellikleri olduğu ve uzun bir zaman diliminde günümüz insanına benzeyen türlerin ortaya çıktığı gerçeği anlatılıyor. Bu bilgilere, “topraktan çıkan kemik kalıntılarının kıyaslanması” sonucunda ulaşıldığı belirtiliyor. Bölümün ilk paragrafı için Görsel 1’i inceleyebilirsiniz. Alet yapıp kullanmak ve ateşi kullanmayı keşfetmek gibi devrimsel olguların anlatıldığı bu bölümü, ilk insanların yaşayışı başlıklı 14. bölüm takip ediyor. Üretilen taş alet teknolojileri, görüntüleriyle birlikte yer alıyor. Devam eden bölümlerde insanların nasıl avlandıkları ve tarıma geçişleri, çok iyi denilebilecek bir üslupla öğrencilere aktarılıyor. Verilerden hareketle o dönemki yetkililerin, canlılığın nasıl başladığı, insanların canlılar dünyasındaki yeri, insanların nasıl bugünlere geldiği gibi konuların önemini bildiğini söyleyebiliriz.

Şimdi de 1932 yılında, lise 1. sınıf öğrencilerine yönelik hazırlanan Tarih kitabındaki evrim izlerine bakalım. Kitap, döneminin lise eğitimine uygun olarak dört cilt şeklinde hazırlanmış. 1. sınıf öğrencileri için olan 1. cildin adı: Tarihtenevelki Zamanlar ve Eski Zamanlar  (bkz. Görsel 2). Kitapta mağara insanlarını tasvir eden bir görsel bizi karşılıyor. Devamında birkaç sayfa daha görsel var. Mamutlar ve mağara duvarı resimleri gibi. Kitaptaki bazı cümleleri alıntılayacağım. Böylece evrim hakkında neler sunduğunu kısaca görebiliriz.

“Gerçekten genel olarak iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların ortak bir ataları vardır. Bu ata dahi, daha basit şekillere sahip bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinin birinden ayrılıyor. Bu memeli hayvan da bir çeşit yerde sürünen hayvandan ve nihayet bu da balıklardan geliyor. Bunların hepsi de ilk hayat şekli olan ilkel hücre’ye dayanıyor.

İnsanın bu şeceresi, insanın iskeletiyle diğer kemikli hayvanların iskeletleri arasındaki karşılaştırmalara dayanır.

İnsan, doğmadan evvel, vücudunun geçirdiği pek garip safhalar vardır ki, onlar bilinecek olursa, bu iddianın sağlamlığını kabul etmemek mümkün olmaz. Gerçekten embriyo halindeki hayat ile cenin hayatı devirlerinde insan, evvela bir balık olacakmış gibi başlar; yerde sürünen hayvanları hatırlatan birtakım şekillerden geçer; basit memeli hayvanların bünyelerini tekrarlar; hatta bir müddet için kuyruğu da vardır.

İnsan doğduktan sonra dahi, şahsî gelişimine insan olarak başlamaz. İnsanlığa doğru atılmak için, adeta ilk hayvanların yaptıkları gibi çırpınır durur.

Kısacası insanlar, sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan, çok yavaş yürüyen bir evrimle bugünkü şekle geldiler.”

Tarih ve biyoloji kitaplarına ek olarak mantık ve jeoloji ders kitaplarında da evrim konusu yeterince işleniyor. Fakat onlara burada değinmeyeceğim. Konuyla ilgili daha kapsamlı bir yazıyı, Bilim ve Ütopya dergisinin 2018-Mart sayısı için hazırlamıştım (1).

Günümüz lise ders kitaplarındaki durum

2018-2019 eğitim öğretim yılı 9. sınıf biyoloji ders kitabı: Kitabın yalnızca 123. sayfasındaki “Biliyor musunuz?” köşesinde evrim kelimesi geçiyor (bkz: Görsel 3). Ünitenin adı Canlılar Dünyası. Canlıların nasıl sınıflandırıldığı ve sınıflandırma yöntemleri anlatılıyor. Analog organlar ve homolog organlar kavramlarının açıklamalarına yer verilmiş. Fakat açıklamalar yetersiz ve evrimsel ilişkileri öğretmekten uzak.

2018-2019 eğitim öğretim yılı 10. sınıf biyoloji ders kitabı: Evrimsel biyolojinin kapsamı çok geniştir… Mutasyonlar gibi evrim mekanizmaları işleniyor olsa da kitapta evrim kelimesi hiç geçmiyor. Örneğin 127. sayfadaki “Genetik Varyasyonların Biyolojik Çeşitliliği Açıklamadaki Rolü” alt başlıklı kısımda, kalıtsal varyasyonlar gibi evrim konuları var. Ancak türleşmeden, insanın evriminden, paleontolojiden hiç söz edilmiyor. Konular, öğrencilerin adeta sıkılmaktan okuyamayacağı tarzda yazılmış. Oysaki ileri düzey konular bile, Türkçeyi orta seviyede kullanmayı bilen ve konuya hâkim insanlar tarafından gayet eğlenceli bir üslupla aktarılabilir.

2018-2019 eğitim öğretim yılı 11. sınıf biyoloji ders kitabı: Evrim kelimesinin hiç geçmediği bu kitabın da bazı bölümleri, yine doğrudan evrimsel biyolojiyle ilişkili. Örneğin 103. sayfada anlatılan bakterilerin antibiyotiğe direnç kazanması gibi. Ya da 131. sayfada belirtilen, grip virüslerinin yapısının her sene değişmesi gibi (bkz: Görsel 4). Eğer evrimsel değişimler yaşanmasaydı tek bir grip aşısı her sene koruma sağlardı. Fakat gribe sebep olan virüsler sürekli evrim geçirdiği için aşıların da “evrim geçirmesi” gerekiyor. Bu temel gerçek kitapta anlatılmıyor. Sadece, virüsler yapısal olarak değiştiği için aşı içeriğinin de değiştiği belirtiliyor. Kitapta buna benzer başka örnekler bulmak da mümkün.

2018-2019 eğitim öğretim yılı 12. sınıf biyoloji ders kitabı: Evrimsel konuların işlendiği 4. ve son ünite, Canlılar ve Çevre başlıklı. Yalnızca 12 sayfa sürüyor. Tüm konular doğrudan evrimle ilişkili olmasına rağmen tek bir evrim kelimesi yer almıyor. Öğrenciler bu son ünite sayesinde evrim öğreniyor ancak öğrendikleri şeylerin evrim olduğunu bilmeden… Ünitede çevre şartlarının, genetik değişimlerin sürekliliğine olan etkisine; doğal ve yapay seçilim, mutasyon, bakterilerin antibiyotik direnci, böceklerin böcek ilaçlarına direnç kazanması gibi evrimsel mekanizmalara yer veriliyor (2).

Kaynaklar

1. Mertcan Erice, “Tarihi belgelerin ışığında Atatürk ve evrim eğitimi,” Bilim ve Ütopya (Mart 2018): 45-53.

2. MEB ders kitaplarını http://www.eba.gov.tr/ekitap adresinden indirip inceleyebilirsiniz.

Evrim
Etiketler
evrim