Neredeyse herkesin elinden Küçük Denizkızı adlı hikâye geçmiştir. Bir kuşak sırf bu hikâye yüzünden denizkızı olmak istemiştir çocukluklarında. Bu güzel masal karakteri bir bebeğin bacakları onunkine benzer şekilde doğduktan sonra ömrünü genelde sadece iki gün sürdürebildiği bir hastalığa adını vermiştir.
Denizkızı hastalığı, “sirenomelia” olarak da bilinir ve doğuştan bacakların genital bölgenin görülmeyecek şekilde yapışık olmasıdır. Hastanın görüntüsünün denizkızına benzetilmesinden dolayı bu ismi almıştır. Genellikle ölü doğum gerçekleşir. Doğum gerçekleşirse ve eğer herhangi bir müdahalede bulunulmazsa böbrek ve diğer boşaltım organları gelişimini tamamlayıp çalışamayacağı için yaşama şansı iki günden fazla değildir. Gereken operasyonlar ise çok risklidir.
Hastalığın görülme şansı yüz binde bir kadardır, yaklaşık olarak yapışık ikizlik ile aynı orana sahiptir. Sebepleri ise bilinmemektedir; ancak yapılan çalışmalar genetik olabileceğini göstermektedir. Fareler üzeride yapılan çalışmalarda, kemik morfogenetik proteini eksikliğinde bu hastalığın görüldüğü gözlenmiştir.
Hayatına devam edebilmiş ve bir dizi operasyon geçirdikten sonra iki ayrı bacağa sahip olan iki kişi vardır. Bunlardan biri, Brezilya’da doğan ve adı İspanyolcada “mucize” anlamında olan Milagros. Doğduğunda doktorlar yaşama şansı görmemiştir. Ama, bu kız çocuğu, adına yakışır bir şekilde yaşamla mücadelesini devam ettirmiştir. Milagros, böbreklerinden bir tanesinin çalışır durumda olması ve dolaşım sistemindeki hasar diğer denizkızı hastalığına sahip olan bebeklere göre çok daha az olması bakımından oldukça şanslıdır. Yaşamayı başardıktan sonra bacaklarının ayrılması için bir dizi ameliyat geçirmiştir, fakat doktorlar yürümesinin imkânsız olduğunu söylemiştir. Bacakları birbirinden ayrılan Milagros başka bir mucize daha gerçekleştirmiş ve yürümeyi başarmıştır. Diğer kişi olan Tiffany Yorks da benzer bir hikâyeye sahiptir.
Bu hastalıkla Londra’da doğan Shiloh Pepin ise, bacakları birleşik olarak 10 yaşına kadar yaşamını sürdürebilmiştir. Böbreklerinden biri kısmen çalışırken, kalın bağırsağının aşağı kesimi ya da genital organları yoktur. Dolaşım sisteminin kaldıramayacağı düşünülerek bu hastaya diğerleri gibi bacak ayırma operasyonu yapılmamıştır ve sonuncusu ölümünden 2 yıl önce olmak üzere iki kere böbrek nakli ameliyatı geçirmiştir. Zatürreeye yakalandığı için hastaneye kaldırılan küçük kız orada hayatını kaybetmiştir.
Birçok bilim insanı denizkızı hastalığının, kuyruğa dönüş sendromunun daha seyrek görülen bir türü olduğunu düşünmüşlerdir. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda bu hastalıkla benzerlik gösteren ama farklı bir hastalık olduğu ortaya çıkmıştır.
Hazırlayan: Müge SAK