Evrimi keşfediyoruz!

Evrim hakkında çok sık duyabileceğimiz şeylerden biri de onun bir teori olduğudur. Öncelikle teori, Fransızca kökenli bir kelimedir ve Türkçesi kuramdır. Evrim, tıpkı dünyamızın Güneş etrafında dönmesi veya iki ayağımızın üstünde yürümemiz gibi doğanın bir gerçeğidir. Kuramlar, doğa yasalarının nasıl işlediğini açıklayan bilgiler toplamıdır. Evrimin nasıl gerçekleştiğini açıklayan bilgiler ise Evrim Kuramı olarak bilinir. Bunu aklınızda canlandırmak için futbol oyununu düşünebilirsiniz. Böyle bir oyun olduğu zaten bilinen bir şeydir, değişmez. Fakat futbolun nasıl oynanacağını belirleyen kurallar değişebilir. Benzer şekilde, bilimsel bir gerçek olan evrimin varlığı değişmez. Sadece evrimin nasıl gerçekleştiğine yönelik açıklamalar (kuram) değişebilir. Farklı bilim insanlarının aynı konuda farklı açıklamaları olabilir.

Bu arada çok sayıda bilimsel kuram bulunuyor. Mesela Hücre Kuramı’nı inceleyelim. Hücrelerin varlığını ve canlıların hücrelerden oluştuğunu biliyoruz. Bu, bir doğa gerçeğidir. Hücrelerin nasıl oluştuğu ve çoğaldığı gibi sorulara açıklamalar getirdiğinizde, bir Hücre Kuramı ortaya koymuş olursunuz. Ama dikkat edin, açıklamalarınız bilimsel olarak incelenmiş ve tutarlı olmalıdır. Bu sağlanamadığında kuramınız hatalı hale gelir. Fakat, bir gerçek olan “hücrelerin varlığı” bundan etkilenmez.

Şimdi alışveriş zamanı! Market ve pazarlara uğradığımızda görebileceğimiz limon, portakal, muz gibi meyveler aslında insanlar tarafından oluşturulmuştur. Hem de isteklere uygun bir şekilde. İstediğimiz özelliklere sahip canlıların üremesini sağlarsak, yeni neslin de o özelliklerde olmasını sağlarız. Mesela yabani (vahşi) muz ağacının meyveleri küçüktür. Çekirdekleri ise çok büyüktür. Bu muzlar arasından çekirdekleri en küçük ve meyveleri en büyük olanlar seçilip çoğaltıldığından, zamanla günümüzdeki muzlar evrimleşmiştir. Aynı şey köpekler için de geçerlidir. İçlerinden sürekli en tüylü ve sevimli olanlarının üremelerini sağladık diyelim. Böylelikle doğan yavrular da doğal olarak atalarına benzeyecektir. Bu süreç evcilleştirme olarak da bilinir. İngiliz doğa bilimci Charles Darwin de bu bilgilere sahipti. Darwin, Büyük Okyanus’un doğusundaki Galapagos Adaları’na doğru uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Burada bitki örtüsünü ve özellikle sürüngen hayvanlar ile kuşları incelemiştir (1835). (1) Gözlemlerini not eden Darwin, yolculuk dönüşünde de çeşitli incelemeler yapmıştı. Yıllar süren birikimli çalışmalar sonucunda Darwin, “Seçilim Kuramı”nı oluşturmuştur. Buna göre insanların bilinçli olarak yaptığı seçilimin (yani yapay seçilimin) benzerini, doğa, bilinçsiz olarak yapıyordu. Yani yaşadıkları çevreyle uyumlu olan canlılar daha başarılıydı! Çünkü onlar uzun süre hayatta kalıyor ve daha fazla üreme imkanı bulduklarından sayıları artıyordu. Mesela uzun dallı ağaçların bulunduğu bir orman düşünelim. Bu ortamda yaşayan canlılardan bazıları, diğerlerine göre daha uyumludur. Örneğin kolları ve parmakları uzun olan maymunlar bu dallarda çok rahat hareket edebilir. Çünkü dallara tutunmaları çok kolay olur. Dolayısıyla avcılardan da daha kolay kaçabilirler. (2) Benzer şekilde, yapraklarla aynı renkte olan böcekler daha uzun süre hayatta kalabilirler. Çünkü, avcılardan daha kolay saklanabilirler. Bu yüzden onlar, kamuflaj özelliğine sahip canlılar olarak bilinir.

Alfred Russel Wallace ve Charles Darwin, evrimi seçilim ile açıklamışlardı. Bugün, evrimin gerçekleşmesini sağlayan daha fazla şey biliyoruz. Gregor Mendel adındaki bilim insanının çalışmaları sayesinde, genetik biliminin temelleri oluşturulmuştur. Bu alandan öğrendiğimiz bilgiler, evrimin nasıl gerçekleştiğini anlamamıza yardımcı olmuştur. Bu sayede modern evrim kuramı oluşturulabilmiştir. Doğal Seçilimi zaten öğrenmiştik. Şimdi, evrimin işlemesini sağlayan diğer temel mekanizmalara bir bakalım.

 

Eşeysel seçilim

Tek başına üreyemeyen/çoğalamayan canlılar, bir eş aracılığıyla çoğalırlar. Bu eşin seçilmesi genellikle rastgele olmaz. Her canlı türünde farklı seçim sebepleri olabilir. Örneğin zürafalarda güçlü bir boyun, kuşlarda uzun ve parlak tüyler seçim nedeni olabilir. İnsanlarda ise zeka, sosyal ve maddi durum gibi etkenler seçimi sağlayabilir. Çocuk sahibi olmayı isteyen insanlar, eşlerini çoğunlukla belli kriterlere göre seçerler.

Charles Darwin, doğal seçilim üzerine düşünürken özellikle tavus kuşlarındaki uzun ve parlak tüylere sahip kuyruğa bir anlam verememiştir. Çünkü bu, onların daha kolay fark edilmelerini sağlayabilir. Böylece avcı hayvanların gözünden kaçma şansları da düşük olur. Bu durum doğal seçilime aykırı gibi görünüyordu. Darwin bir süre sonra, büyük kuyruğun, dişi tavus kuşlarını etkilediğini fark etti. Yani rengarenk tüylere sahip bu kuyruk, dişiler tarafından beğeniliyor ve seçiliyordu. Kuyrukları pek gösterişli olmayan tavus kuşları da vardı. Ama onlar, dişiler tarafından daha az tercih edildi ve daha az çocukları oldu. Bu yüzden nesilden nesile sayıları oldukça azaldı. İşte eşeysel seçilim denilen şey kısaca bu.

 

Göç

Ekim ayındaki yazıdan hatırlamak gerekirse, (4) “belli bir bölgede yaşayan, aynı canlı türünün üyelerinin oluşturduğu topluluklara popülasyon (nüfus)” diyorduk. Bazen popülasyonlar arasında göçler olabiliyor. Bu göçler sonucunda popülasyonlar genetik açıdan farklılaşmış olur. Yeni gelenler, buradaki bireylerle çiftleşirler ve yavru bireyler doğar. Dolayısıyla gen havuzu değişmiş olur. Farklı popülasyonlar, farklı çevre koşullarına olan uyumu da gösterir.

 

Genetik sürüklenme

İşte burada şans ve beklenmeyen şeyler devreye giriyor! Bazı olaylar hem bizim için hem de diğer canlılar için beklenmedik şekilde gerçekleşebilir. Mesela, bir yıldırım düşmesi sonucu orman yangını çıkabilir. Bu yangın sonucunda pek çok canlı etkilenir. Ama hangilerinin nasıl etkileneceğini, yangının ne zaman söneceğini veya söndürüleceğini önceden bilmek zordur. Mesela yangın, şans eseri uzun dallı ağaçların bulunduğu yerde çıkabilir. Bunun sonucunda uzun dallı ağaçların sayısı, kısa dallı olanlara göre azalabilir. Bu olaydan ormanda yaşayan canlılar da etkilenmiş olur. Hatırlayın, uzun kolları ve parmakları olan maymun türleri böyle ortamlarda avantajlı oluyorlardı. Çünkü ağaç dallarında daha kolay hareket ediyorlardı. Fakat yangın yüzünden bu ağaçların sayısı artık çok az. Yani artık bu maymunlar avantajlı sayılmazlar. Ayrıca bu ağaçlarda yaşayan ve belki de yapraklarla beslenen böceklerin çoğu da artık hayatta değil!

Başka bir örnek daha verelim. Kayseri’nin bir köyünde yaşayan böcek topluluğunu düşünün. Bunların çoğu sarı renkli olsun. Kalan az sayıdaki böcek ise kahverengi olsun. Köydeki insanlardan birinin 80 tane ineği var diyelim. Bu kişi inekleri otlatmaya götürsün. İnekler yürürken tesadüfen sarı renkli böceklerin üzerine bassın ve çoğunun ölümüne sebep olsun. Kahverengi olan böceklerse bu olaydan daha az etkilensin. Bunun sonucunda, sırf inekler ot yesin diye yürütülürken bir böcek topluluğu değişmiş oldu. Artık oradaki baskın renk sarı değil, kahverengi. Bu popülasyondaki böceklerin üremeleri sonucunda kahverengi yavruların doğma ihtimali de daha yüksek. Örneklerden anlayacağımız gibi, evrim sürecini etkileyen şans faktörlerinin tamamına genetik sürüklenme diyebiliriz.

 

Mutasyon

Canlıların DNA’larında (genetik molekül) her gün çok sayıda mutasyon (değişiklik) meydana gelir. Mutasyonlar, DNA kopyalanırken oluşan hatalar veya zararlı radyasyona maruz kalmak gibi farklı olaylar sonucunda oluşabilir. Mutasyonların çoğu DNA’daki bazı mekanizmalar sayesinde etkisiz hale gelir. Etkisizleştirilmeyenlerin çoğunun da bir işlevi yoktur. Fakat kalan kısmı canlıya tesadüfen fayda veya zarar getirebilir. Mutasyonlar eğer üreme hücrelerinde olursa, doğacak olan yavrulara aktarılacağından evrim sürecini etkiler.

Hatırlayalım: “Canlı topluluklarının nesilden nesile değişmelerini sağlayan sürece” evrim diyorduk. Genlerde meydana gelen değişimler birikerek canlının dış görünümünü de değiştirebiliyordu. Evrimleşme için canlı gruplarına ve genetik değişikliklere ihtiyacımız vardı. İşte bu yazıda bahsedilen mutasyon, doğal seçilim, göç gibi faktörler bu değişikliklerin oluşmasına neden oluyor. Yani evrimi sağlamış oluyorlar. Gördüğünüz gibi evrimin gerçekleşmesine sebep olan çok şey var…

 

Dipnotlar

(1) Tort, P., Darwin ve Evrimin Bilimi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2015.

(2) Bununla ilgili eğlenceli bir videoyu www.youtube.com/watch?v=ljiQxJ51gQ8 adresinden izleyebilirsiniz.

(3) https://evolutionforprimarykids.co.uk

(4) Erice, M., 2017. “Dünyamızın Oluşumu ve Evrim Sürecinin Başlaması”, Bilim ve Ütopya, Ekim 2017.

Mertcan ERİCE
Antropolog

Bu yazı Bilim ve Ütopya'nın aralık 2017 sayısında yayımlanmıştır.

Evrim