uzayda yaşam

Epigenetik: Genetik determinizme darbe

Yakın bir zamana kadar dişi ve erkekten yavrusuna sadece genlerin aktarıldığı ve kalıtımın bu yolla olduğu varsayılıyordu. Gen ötesi, genetik dışı, genetik olmayan anlamına gelen epigenetik bilimiyle birlikte durumun tamamen öyle olmadığı; çevresel deneyimlerin, yaşam tarzının, alışkanlıkların, davranışların, psikolojik durumun, hatta büyük baba ve babanın yediklerinin-içtiklerinin olumlu ya da olumsuz sonuçlarının da yavruya aktarılabildiği ortaya çıktı.

Uzayda ergonomi, yaşam ve psikoloji

Uzay çalışmalarının öne çıkarılan yönü hep mühendislik ve teknolojik konular olmuştur. Dar, kapalı ve içinden çıkılamaz bir araç içinde, yüksek ivmeli bir uçuşla yerçekimsiz bir ortama giden; orada alışılmadık biçimde yaşamını sürdüren insanların maruz kaldığı bedensel ve ruhsal stresler vardır; bunlar genellikle sıradan insanları uzay hekimleri kadar kaygılandırmaz. Uzay uçuşlarında psikolojik-psikiyatrik sorunlar görülebileceği konusuna, geçmişte yeterince önem verilmediğini NASA da itiraf etmiştir.

Bilim tarihinde uzay

20. yüzyılın başlarından bu yana ve özellikle son birkaç on yılda, disiplinler arası araştırmalar, tarih öncesi insanların belirli göksel olguları gözlemlediklerine ve evrenin yapısı hakkında düşündüklerine dair kanıtları güçlendirdi.

Dünden yarına uzay

“Yeryüzü insanlığın beşiğidir fakat kimse sonsuza kadar beşikte kalamaz.” Kapağa çıkardığımız bu söz, roketlerle uzaya seyahatin mümkün olduğunu söyleyen ve bu alandaki ilk bilimsel eseri yazan Rus bilim insanı Tsiolkovsky’e ait. İnsanlığın tarihsel serüvenini tekil bir insanın yaşamı gibi görebiliriz. Doğum, bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik… Gökyüzüyle ve uzayla olan ilişkimiz de bu adımların izlerini taşıdığı gibi her evrede daha da derinleşen, bilimselleşen bir nitelik arzediyor.

Antik uygarlıklar gezegenleri biliyorlar mıydı?

Antik uygarlıklarda bilim denilince aklımıza bilime ilişkin ilk örnekleri bulduğumuz Mısır, Mezopotamya, Hint ve Çin uygarlıkları gelir. Bu uygarlıklar, tarıma dayalı uygarlıklardır ve genellikle bizim bilim adını verdiğimiz etkinliğin tarım kültürüyle başladığı varsayılmaktadır. Aritmetik, matematik, geometri ve astronomi bilimlerinin temelleri adı geçen bu uygarlıklara kadar uzanır.

NASA, Titan uydusunda yeni yaşam belirtileri buldu

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) uzmanlarının, Satürn'ün en büyük uydusu olan Titan'ın atmosferinde yaşam belirtisi olabilecek yeni bulgulara ulaştığı belirtildi.

Phys.org'un haberine göre Titan'ın atmosferindeki incelemelerini sürdüren NASA uzmanları, bu uyduda mikroorganizmaların bulunduğunun kanıtı olabilecek maddelere rastladı.

Uzmanlar, Titan'ın yüzeyinin 200 kilometre üzerinde 'akrilonitril' (vinil siyanür) denilen ve yaşamın yapı taşı olan hücre mimarisinin oluşumunu sağlayabilecek bir kimyasal bileşen bulunduğunu ortaya çıkardı.

Yaşanabilir alanı yeniden düşünmek

K.N. SMITH
Çeviri: Arş. Gör. Ali Emre GENÇ*
*
Gazi Üniversitesi Fizik Bölümü

 

Güneş sisteminin uzak bölgelerinde suya ait kanıtların bulunmasıyla, yaşanabilir bölgenin sadece yaşamın var olabileceği bir yer olmadığı açıklığa kavuştu; ancak astrobiyologların güneş sistemi dışında yaşanılır gezegen arayışlarının nasıl değişebileceğine dair bilgi birikiminde ilerlemenin yıllar alabileceği oldukça açıktır.