Pandeminin mimarlık ve tasarım dünyasına etkisi

Yazan
Meral Akçay
Bilim ve Ütopya- Sanatın Hafızası
Yazının Okunma Süresi
6 dakika

Tarihe baktığımızda tüm pandemi dönemlerinde mimarlık ve tasarım disiplinlerinin yeni bir yol çizerek yola devam ettiğini görüyoruz. Örneğin Kolera salgının olduğu dönemde alt yapı sistemine önem verilmiş, kanalizasyon sistemi güçlendirilmiştir. Vebanın olduğu dönemde farelerin yapının içine girişi önlenmiştir. Günümüzde ise dünyanın her yerinde etkisini sürdüren yeni tip koronavirüs (COVİD-19) salgını, 2 milyon 400 binden fazla kişinin maalesef hayatını kaybetmesine sebep oldu. Hayatın her alanında olduğu gibi, yeni düzene ihtiyaç duyduğumuz bu süreçte insanların en çok vakit geçirdiği kapalı mekanların; konutların, ofislerin, iş merkezlerinin, hastanelerin, okulların, alışveriş merkezlerinin, eğitim binalarının, bankaların, restoranların, otellerin, kamusal alanların mimarlık ve tasarım disiplinleri içinde yeniden yorumlanması, pandemiden korunan mekanlara dönüşmesi gerekiyor. Yapıların, mekanların insan sağlığına etkisini, pandemi sonrası mimarlık anlayışının merkezinde tutulması gerekiyor. Sadece ihtişamlı, gösterişli, sağlam yapılar değil sağlıklı kalabileceğimiz hasta bina sendromundan uzak mekanların, kent planlamasının içine dahil edilmesi gerekiyor. Pandemi sonrası mimarlık ve tasarım anlayışında, kullanıcı profillerinde neler değişecek?

Öncelikle sosyal mesafenin uygulanması ile bulaşmayı engelleyen tasarımları göreceğiz. Yeni konut anlayışında doğal ışığın daha çok mekâna girdiği ve doğal havalandırma sağlanacağı, mekanların sınır öğeleri olan pencerelerle çapraz havalandırmanın mümkün olduğu konutlar önemli bir konu olacak. Bahçe, balkon, teras gibi konuta dahil açık mekanlar yine en çok dikkat edilen konulardan biri olacak. Akıllı ev çözümleri ise mimar ve tasarımcılar için bu süreçte kurtarıcı olacaktır. Antimikrobiyal özelliğe sahip malzemeler ise yine konutlar için önemli tercihlerden biri olmak zorunda. Yapıların giriş ve çıkışlarında, merdivenlerde, asansör gibi ortak kullanım alanlarında ise yine risk azaltan, bulaşmayı engelleyen yeni tasarımlar ortaya çıkacak.

Yeni planlanacak konutlarda olması gereken özellikler şöyle:

• Trafiği yavaşlatılmış veya arındırılmış konut bölgeleri planlanmalı

• Bahçesi, yeşil alanı olmayan konut alanları planlanmamalı

• Bina ve daire girişlerinde antreler bulunmalı

• Evlerde giriş holü ve tuvalet, banyo yakın tasarlanmalı

• Mutfaklarda yemek köşesi ve balkon bulunmalı

• Salon ölçeği büyümeli ve köşeye alınmalı, çapraz havalandırmayı mümkün kılmalı

• Çalışma odası bulunmalı, yapılamıyorsa ebeveyn yatak odalarına çalışma köşeleri tasarlanmalı

• Çocuk odaları büyütülmeli ve çocuk odalarında balkon bulunmalı

• Konutlarda kat yüksekliği ve pencere boyutları arttırılmalı

• Tepe açılımı, yatay ve düşey pivot açılımlar, giyotinler ve iç-dış vasistas açılımları rüzgâr yönüne uygun tasarlanmalıdır.

Yeni inşa edilen yapıların özellikle sağlıklı (WEEL) ve yeşil (LEED) bina sertifikasına sahip olması gerekiyor. (Tuna, R. (2020). Dünyada ve Türkiye’de en büyük değişikliğin iş merkezlerinde ve ofislerde olacağını düşünen mimar ve tasarımcıların sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Açık ofis düzeninin artık zamanla azalacağı, çalışanların birbiriyle temasının azaltılacağı, çalışanlara özel çalışma alanlarının oluşturulacağı, masalar arasındaki seperatörlerin yükseltileceği, toplantıların internet üzerinden yapıldığı, akıllı bina sistemleri ile, akıllı telefonlarla kontrol edebilen otomasyon yazılımları sayesinde temas sayısının azaltıldığı tasarım yaklaşımlarını deneyimleyeceğiz. Penceresi açılmayan, doğal ışık ve havalandırması yapılamayan yapı modellerini ise tercih edilmeyen iç mekanlar olarak göreceğiz.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün ‘‘Şehirler ve Kentsel Ortamlarda COVID-19 için Hazırlığın Güçlendirilmesi: Yerel Yönetimler için Geçici Rehberlik’’ isimli yayınında şehirlerin ve diğer kentsel yerleşim yerlerinin yerel yetkililerinin COVID-19'un yayılmasını önlemek ve benzer yıkıcı nitelikteki olaylara karşı dayanıklılık ve hazırlıklı olmak için odaklanmaları gereken dört temel alanın varlığı vurgulanmaktadır. Bunlar:

1. Sağlık risklerine ve etkilerine karşı etkin müdahaleler için koordineli yerel planlar.

2. Risk ve kriz iletişimi ve önlemlere uyumu teşvik eden toplum katılımı.

3. Halk sağlığına uygun yaklaşımlar ve önlemler (özellikle fiziksel mesafe, el hijyeni ve solunuma yönelik görgü kuralları.)

4. COVID-19 için sağlık hizmetlerine erişim ve temel hizmetlerin devamıdır (World Health Organization, 2020, s. 7-10).

Şehir ve Bölge Plancısı Oflaz, COVİD-19 sonrası şehirlerde yapılması gerekenlere ilişkin düşüncelerinde altı önemli noktaya vurgu yapmaktadır. İlk önemli nokta ‘nüfus yoğunluğu ve insani temel hizmetlere erişim’, kentlerde nüfus yoğunluğu ile temel hizmetlere ulaşım konusunda bir denge kurulması gerekliliğini vurgulamıştır. İkincisi, ‘değişen çalışma şartlarının mekâna yansıması’, artık uzaktan çalışmanın yaygınlaşabileceği ya da ofis şartlarının çok bölmeli ve havalandırma sistemlerinin iyi olacağı şekilde çalışma şartlarında değişiklikler yapılabileceğini belirtmiştir. Üçüncü olarak, ‘değişen konut yapılarının mekâna yansıması’, konutlarda balkon ve teras gibi açık havada zaman geçirebilme fırsatı sunan imkanların geliştirilmesi aynı şekilde farklı aktivitelere imkân verecek ortamların oluşturulması gerekmektedir. Dördüncü olarak ise, ‘yeşil ve açık alanların önemi’, kentlerin bunaltıcı etkisinden kaçmak isteyen insanlar genel olarak yeşil alanlar, akarsu veya göl kenarları gibi insanı dinlendiren, insana huzur veren yerleri tercih etmektedirler. Dolayısıyla kentlerde toplanma alanı olarak da kullanılması mümkün olan yeşil alanlar arttırılmalıdır. Beşinci olarak, ‘ulaşım planlamasının önemi’, insanların okul, hastane, kamusal hizmet binalarına erişim konusunda zorlandığı salgın günlerinde bu tarz hizmet binalarının daha küçük ama daha yaygın şekilde konumlandırılması gerekmektedir. Böylece ulaşım sorunu olmadan risksiz bir şekilde insanların bu alanlara ulaşımının sağlanması mümkün olabilecektir. Altıncı ve son olarak ise, ‘üst ölçekli planlamanın önemi’, ekonomik, ulaşım sistemleri, sektörel, gıda, hizmet ve enerji tedariki olarak çevresindeki yerleşmelerle bir bütün halinde ele alınmalı ve planlanmalıdır (Oflaz, 2020).

Ülkemizde salgına yönelik sağlık yapılarının T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Bilimsel Danışma Kurulu’nun belirlediği pandemi hastanesi tanımı ve standartları doğrultusunda mimari tasarımlarının yapılması büyük önem taşımaktadır. TÜBA Nisan 2020 raporunda, bir sağlık yapısının pandemi hastanesi olabilmesi için; Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Göğüs Hastalıkları, İç Hastalıkları uzmanı hekimlerden en az ikisinin bulunması ve 3. seviye erişkin yoğun bakım yatağına sahip olması gerektiği belirtilmiştir (TÜBA, 2020) Mimarların elindeki en önemli güç olan tasarım becerisi, yaşam alanlarından hastanelere kadar uzanan binalarda mikrobiyal toplulukları şekillendirmek ve değiştirmek için kullanılabilecek en önemli silahtır. Bu bağlamdaki tasarım stratejileri; mekân konfigürasyonu, kullanıcı yoğunluğu, malzeme seçimi, pencere konumu, boyutu ve cam türüne ek olarak aydınlatma spektrumu ve yoğunluğu ile hava hareketi ve havalandırma gibi faktörler etrafında şekillenmelidir. Gün ışığı, doğal havalandırma gibi doğal sistemlere oturtulmuş ve yüzey alanlarında paslanmaz çelik, plastik gibi materyaller yerine kimyasal işlem görmemiş ham haldeki ahşap yüzeylerin tercih edildiği mimari planlamaların virüs yoğunluğunun azaltılmasında daha etkili olduğu gösterilmiştir (Wymelenberg vd., 2020) Tüm dünyayı etkisine alan pandemi sürecinde mimari, tasarım ve kullanıcı kriterlerinin artık eskisi gibi olmayacağını biliyoruz. Yeni normalin eski anormallikleri yok etmesi dileğiyle…

Not: Bu yazı Bilim ve Ütopya dergisinin Nisan 2021 tarihli 322. sayısında (Ahlâkın Dine İhtiyacı Var Mı?) Meral Akçay'ın Sanatın Hafızası köşesinde yayınlanmıştır.

Kaynaklar

Tuna, R. (2020). Yaşam Mekanlarımız Nasıl Değişecek? S. Ergönül, İ. Olgun, S. Dinç, K. Çılgın ve E. Turgut (Ed.), Pandemide Kentsel Sistem: Yaşama, Çalışma ve Sosyalleşme Mekanlarında Yeni Standartlara Doğru içinde (s. 15-18). Spektrum: Tasarım Rehberleri, Sayı:1.

Oflaz, M. (22.04.2020). ‘‘Covid-19 sonrası şehir planlama’’( 25.10.2020)

World Health Organization. (2020). Strengthening Preparedness for COVID-19 in Cities and Urban Settings: Interim Guidance for Local Authorities. THE COVID-19 PROCESS AND THE RE-PLANNING OF USE OF URBAN SPACES- Yasin Çam

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA). (2020). Covid-19 Küresel Salgın Değerlendirme Raporu

Wymelenberg K, Dietz L. ve Fretz, M. (2020). Buildings have their own microbiomes – we’re striving to make them healthy places. Erişim Bilgisi:10 Eylül, 2020

COVID-19 Pandemisi Bağlamında Sağlık Mekânları Üzerine Bir Değerlendirme Deryanaz BİLLUR-İffet BİLLUR

Kent Kültürü
Etiketler
pandemi
salgın
mimari
şehir planlaması
mekân
tasarım
şehir ve bölge planlama