Quintet

Sevgili Bilim ve Ütopya okuyucuları,
Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Klasik Batı Müziği türlerini, kavramları ve yapıları anlatmaya başladığımız, anlatımlarımızı çeşitli ağ bağlantıları ile desteklediğimiz bu yazı dizimizin 26. bölümünde sizlerle birlikteyiz.

Bilim ve Ütopya dergimizin http://www.bilimveutopya.com.tr/yazarlar ağ bağlantısında birlikte olmaya başladığımız ikinci yazımız ile karşınızdayız.

 

Oda müziği kavramına yeni bir tür ekliyoruz: Sekizli (Quintet)

“Oda Müziği” terimi ilgili geniş bilgileri ve örnekleri sizlere geçmiş yazılarımızda sunmuştuk. Bu sayıda “Oda Müziği” terimi içerisinde yer alan “sekizli-quintet” terimini açıklayacağız ve Klasik Batı Müziği dağarından video örnekleri vereceğiz.

Bu yazıda sizlere aynı çalgı grubundan olan çalgılardan oluşan sekizli türü için yazılmış bir eser örneği ve “piyanolu sekizli” türü için yazılmış bir eser örneği sunacağız.

 

Franz Schubert (1797-1828)’in Fa Majör tonundaki Octet (Sekizli) eseri iki keman, bir viyola, bir viyolonsel, bir kontrabas, bir korno, bir fagot ve bir klarnet; yani karma çalgı grubu için bestelenmiştir.

Eserin video ağ bağlantısı:

https://www.youtube.com/watch?v=fnpVu8Eihj4

 


Franz Schubert

 

Piyanolu Sekizli örneğimiz ise, modern dönem dönem bestecisi Mily Balakirev’in  Sekizlisi’dir. Balakirev bu eseri piyano, flüt, obua, korno, keman, viyola, viyolonsel ve kontrabas için bestelemiştir.

Eserin dinlemek için:

https://www.youtube.com/watch?v=11DxirmXya8

 


Mily Balakirev
 

Müzikte terimler ve kavramlar
Bu bölümde Ahmet Say’ın “Müziği Kitabı”nın 247. sayfasındaki “Terimler ve Kavramlar” kısmında yer alan ve alfabetik sıralamayla sunulmuş olan terimler ve kavramları her yazımızda imkânlar dâhilinde maddeler halinde sunmaya başladık. Klasik Batı Müziği dinleyicisinin her daim yeni bilgileri öğrenmek ve müzik eserlerini dinlerken bu bu bilgilerin ışığında dinlemesi ona geniş bir bakış açısı içerisinde Klasik Batı Müziği eserlerini tanıyarak dinlemesine ve “aydınlanma”sına katkı sunmaktadır.

 

Müziğin Doğuşu.

Müzik şarkı söylemekle başlamıştır. Şarkının kaynağı, daha doğru bir deyişle “melodinin doğuşu” üzerine ileri sürülen tezlerin başlıca birkaçı şöyle özetlenebilir: Müzik “dil”den (Herder), hayvan sesleri ve özellikle kuş sesleri esinlenmesinden (Darwin), insanları birbirine seslenişinden (Stumpf), insanlar arasındaki duygusak ilişkilerden (Spencer) kaynaklanmıştır. BU tezlerin her birinde gerçeklik payı olduğu söylenebilir, ancak tarih öncesi çağlarda hangisinin ağırlık taşıdığı konusunda bulgulara sahip değiliz. Bir ifade biçimi olarak müziğin atası “söz”dür. Sözün şarkıya dönüşmesine olanak açan süreç, ilkel toplumlardaki toplu çalışma sırasında ritimsel dayanak arama ihtiyacını içermiştir. Toplu çalışma süreci, düzenli bir ritmi gerektirir. Bu ritim, günüzündeki”heya-mola” gibi, hep birlikte söylenen basit bir ezgiyle desteklenir. Zor işler, müzik ve şarkıyla daha kolay başarılır.

M.Ö. on bin yılından öncesi olan eski taş çağıda, “müzik yaratma” bilinciyle değil, “büyü” amacıyla müzik yapıldığını gösteren bulgular vardır.

 

Müzik Eğitimi

Müziksel davranış geliştirmeyi amaçlayan eğitsel süreç. Birbiriyle iç bağlantıları olabilen üç alanda uygulanır. Genel müzik eğitimi (okullardaki temel eğitimde), amatör müzik eğitimi (gönüllü müzikçiler için örgütlenen sivil toplum kuruluşlarında, ya da yaratılan özel olanaklarla), profesyonel müzik eğitimi (müziği bir meslek olarak sürdürecek yetenekler için müzik okullarında).

*          *          *          *          *          *          *          *          *

 

Gelecek yazıda yeni bilgilerle karşınızda olmak umuduyla hoşça kalın, müzikle kalın.

Görüş, eleştiri ve düşüncelerinizi serveracim@gmail.com e-posta adresime iletebilirsiniz

Etiketler