Kök Hücre: Hayaller ve gerçekler

Hastalıkların kök hücrelerle tedavisi, hasara uğramış organ/dokuların tamiri, kaybedilen uzuvların yerine konması, yaşlanmanın önlenmesi, yaşlanma belirtilerinin düzeltilmesi, sağlık alanının son yıllarda en fazla ilgi çeken konuları arasındadır.

Mitolojik öykülerden bilimkurgu filmlerine kadar insanların hayallerine girmiş olan doku/organ yenilenmesi (rejenerasyon), birçok fantastik alanın beslendiği bir bilim alanıdır. Filmlere konu olan yaşlanmayan karakterler, yenilenen organlar, yok edilen hastalıklar gibi kurguların tamamı olmasa bile, önemli bir kısmının hızla gelişen bilim ve teknoloji sayesinde hayata geçirileceği umut edilmekte. Çok disiplinli çalışmaların verdiği olanaklarla kök hücrelerin doku mühendisliği yaklaşımları, genetik uygulamalar ve 3-boyutlu simülasyon modelleme sistemlerinde kullanımıyla birlikte, büyük hayallerin gerçekleşmesine giderek yaklaşılmaktadır. Semender/aksolotl, kertenkele gibi bazı sürüngen ve balık türlerinde olduğu gibi, insanlarda da kaybedilen, fonksiyonu bozulan organların/uzuvların kazanılması konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmekte ve bu gelişmeler tıbbın tüm tedavi sistemini değiştirecek değişim çağına girilmiş olduğunun habercisi sayılmaktadır.

Kök hücre alanında hızla artan sayıda bilimsel araştırmalar, buluşlar, patentler, ürüne yönelik çalışmalar klinik uygulama konusunda sabırsızlık uyandırmakta ve tıbbın hemen her alanında toplumda ve bilim insanlarında kök hücre konusuna olan talep ve beklentileri artırmaktadır.

Henüz bilimkurguda olduğu gibi masa başı yazıcılardan organların çıkarılması tam anlamıyla mümkün olmasa da, baş döndürücü bir hızla devam eden araştırmalarda ümit vaat eden, heyecan uyandıran sonuçlara ulaşılmakta, laboratuvar ortamında organlar ve organ benzeri yapılar oluşturulabilmektedir. Bu ilerlemelere paralel olarak kök hücreler ve rejeneratif tıp (yenileyici tıp) alanı bilimsel otoriteler tarafından geleceğin tedavi yöntemi olarak kabul edilmekte, bu konu birçok ülkede siyasi otoritelerin sağlık vizyonu içine girerek büyük yatırımların yapıldığı ve proje çağrılarında ana temalar arasında yer alan bir başlık halini almaktadır.

Bilimsel araştırmalar açısından literatür taramasında pubmed’de kök hücre alanında yayımlanan makale sayısının yaklaşık 300.000 adet olduğu, son 1 yılda ise 25.000 civarında bilimsel makale yazıldığı bildirilmektedir. Kök hücre ve rejeneratif tıp konusu çok farklı disiplinler ve sektörlerin ilgi alanındadır. Bunlar arasında tıp (temel tıp, dâhili ve cerrahi bilimleri), diş hekimliği, eczacılık, diğer sağlık bilimleri alanları, mühendislik, fen bilimleri, sanayi, ilaç endüstrisi, hukuk, finans sektörü yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda başta hücresel tedaviler ve gen tedavisi olmak üzere, rejeneratif tıp yaklaşımlarının kişiselleştirilmiş tıp uygulamalarını hızlandıracağı öngörülmekte ve bu alanda yapılan araştırmaların payı diğer ilaç geliştirmelerle kıyaslandığında beklentilerin çok üzerinde bir hızla ilerlemektedir.

Bu gelişmeler, kök hücrelerin, hastalıkların tedavisi için büyük bir potansiyel taşıdığının göstergesi olmuştur. Kök hücrelerin bu derece ilgi uyandırması, araştırmaların hızlanması açısından yararlı olsa da, klinik uygulamaların kozmetik amaç dâhil hemen her alanda yeterince araştırılmadan yapılması, kök hücrelerden beklenen etkinliğin elde edilmesine engel teşkil etmekte ve/veya yan etkilerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu tip olumsuzlukların önlenmesi için gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de kök hücre uygulamaları Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde ilgili devlet kurumları ve üniversite/hastane etik kurulları izni ve denetimine tabi olarak yürütülmektedir.

Bu alanda başarılı sonuçlara ulaşılabilmek, koşullara bağlıdır. Uygulama yapılacak hastalık/hasar durumunda yeterli pre-klinik (klinik öncesi) bilgi/deneyime sahip olunmalı, kapsamlı araştırmalar sonucu hastaya ve hastalığa özel planlama yapılmalı, uygulama protokolleri detaylarıyla ve hastalığın safhalarına göre oluşturulmalı, uygulama güvenliği temel amaç olup hastalar çok yakından, sistemli ve uzun süre izlenmeli, gerektiğinde kök hücrelerin etkinliğinin artırılması amacıyla kombine tedavi yaklaşımları uygulanabilmesi için farklı disiplinlerin bir araya gelmesi sağlanmalıdır.

Kök hücrelerin farklı hücre tipleri ile birlikte ve/veya doku mühendisliği yaklaşımları uygulanarak, genetik değiştirme işlemleri sonrası ya da küçük moleküller, biyolojik örnekler (PRP /platelet rich plasma/trombositten zengin plazma) ile birlikte kullanılması kök hücre uygulamalarının etkinliğinin artırılması için üzerinde çalışılmakta olan konulardır.

Tedavi amaçlı kullanım dışında kök hücreler, laboratuvar araştırmaları, hastalık modelleme, ilaç, tıbbi cihaz ve ürün geliştirmede de kullanılmakta ve yüksek bütçeli yatırımları çekmektedir. Çoğunluğu klinik araştırmalar olmak üzere dünya çapında kök hücre pazar değerinin yaklaşık 20 milyar dolar civarında olduğu, 2021’de 50 milyar doları aşacağı, %15 civarında bildirilen yıllık büyüme hızının Dünya Teknoloji Borsasına göre (NASDAQ) 2017-2021 arasında %30’larda olacağı öngörülmektedir. Dünya pazarının %60 kadarının ABD’de olduğu, ayrıca Avrupa, Asya (Japonya, Çin, Singapur, Kore) ve Avustralya’nın da pazarda önemli yere sahip olduğu bilinmektedir. Özellikle Avrupa ve Japonya’da bu pazarın büyüme hızının çok yüksek olup 2021’de ABD’yi geçeceği tahmin edilmektedir.

Prof. Dr. Duygu Uçkan ÇETİNKAYA
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Kök Hücre Bilimleri ABD Başkanı

Yazının tamamı Bilim ve Ütopya'nın şubat sayısında!

Bilim
Etiketler
kök hücre
stem cell
rejenerasyon
hastalık tedavisi
tıp
kanser
duygu uçkan çetinkaya
bilim ve ütopya