​​​​​​​İnsanı yaşatan değerler ve ideallerdir

Yazan
Kutluhan Tencan
Bilim ve Ütopya Gaziantep Temsilcisi
Yazının Okunma Süresi
3 dakika

Fark Et, Düşün, Hisset, Yaşa… Kitabımız elbette tek başına bir kişisel gelişim kitabı değil. Psikoterapi alanında parmakla gösterilen kitaplardan biri. Kitapta da belirtilen hedef; bu kitabın hem anlaşılır hem yaşamla bağlantılı olması ve insan psikolojisine ilişkin kimi bilgileri yaşamdaki karşılıklarıyla beraber okurlara yardımcı olabilecek şekilde aktarmayı başarması. Kitabın bir terapistin yerini tutmak gibi bir iddiası yok; ama içeriği, klinik rahatsızlık düzeyinde olmayan kimi sorunları kişilerin kendi başına aşmalarına yardımcı olabilecek şekilde aktarmayı başarması.
Bu değerli çalışma bana “kişisel gelişim” türünü de sorgulattı. Bizlere çocukluğumuzdan itibaren nasıl yemek yenilir, nasıl konuşulur, nasıl yazı yazılır, nasıl para harcanır, vs. birçok şey öğretilir. Ama değerler ve idealler doğrultusunda nasıl yaşanıldığı, olumsuzluklarla nasıl mücadele etmek gerektiği gibi insanın anlam dünyasını besleyen şeyleri öğretmek yabana atılıyor.
Prof. Dr. Hakan Türkçapar kitabını, “Kendi Kendine Psikoterapi Rehberi” iddiası ile yayınlasa da sadece bu iddianın esaslı cevabını vermekle kalmıyor, ayrıca insanın karakter gelişimine dönük de önemli cevaplar veriyor.


Ayrıca duyguları birer uyarıcı, edinim olarak görmenin insan gelişimindeki yerini hatırlatması da kitabın en dikkat çekici yanlarından biri...
Tolstoy der ki, “Bu bir emirdir; dur durak bilmeden acıda mutluluğu ara”. Kast edilen kaderci olmak ya da acıdan zevk almak değildir. Aslolan olumsuzlukların, üzüntülerin, acıların birer rehber olması ve bunun sayesinde hem karakterini oluşturmak hem de nasıl bir insan olacağını seçmektir.

Olumsuzlukların üzerinden atlamaya çalışmak, yok saymak ya da kaçmak, bizi mutluluk yerine aslında mutsuzluğa taşıyan kaldırım taşlarıdır. Kaçmak koşulları değiştirmek değil, aksine daha da ağırlaştırmaktır.
Kaçmak sadece koşulları ağırlaştırmaz, bizi biz yapan değerlere de sırt çevirir. Değerler ve idealler uğruna yaşamaktan; sadece günü kurtarmaya ya da “hayal” sandığımız hırslarımızla, pusulası bize ait olmayan yolculuklara çıkarız.
İstemediklerimizi sıralarız hep. Mutsuz olmak istemiyorum, güvensizlik istemiyorum, yeni bir insan istemiyorum, yeni sorumlulukları taşıyamam, vs. İstemediklerimizin bizi hedefimize yakınlaştırdığını düşünürüz, oysa makas aleyhimize doğru açılmaktadır. Halbuki bazen zor olarak görünen, aslında en kolayı olan etkin bir ruh hali sorunların çözülmesinde en büyük adımdır.
Bunun için de Freud’un, insan için iki mihenk taşı olarak belirlediği; sevmek ve çalışmak devreye giriyor. İnsanın çalışmaya başlaması, üretimde olması aynı zamanda etrafını çevreleyen birçok şey için de sevgi beslemesi kendisini edilgenlikten kurtulmanın biricik yolu. İnsan ne kadar pasif olursa, her şeyin sürekli değişen dünyasında o kadar yalnız kalacak ve istemedikleri için listeler belirlemekten başka elinden bir şey gelmeyecek.
Sayın Prof. Dr. Hakan Türkçapar, olumsuz duyguların aslında bizler için nasıl birer çıkış yolu olduğunu, düşüncelerimizin bazen gerçekliklerin üzerinden nasıl atladığını, mutlu olmak için salt hedefe değil, mutluluklarımızın hedeflerimize uygun davrandığımızda kendiliğinden ortaya çıkan sonuç olduğunu bu değerli çalışmada eksiksiz anlatmış. İstemediklerimizi sayıklarken zamanın bize torpil geçmeyeceğini, değerlerimizin ışığında istediklerimiz için çabalamanın en insani hâl olduğunu hocamız akıcı dili ile çok iyi ifade etmiş.
Böyle kitapları okuyunca keşke sayıları daha da artsa diyoruz. Çünkü nasıl bir insan olmak istiyoruz sorusu belki de çağımızın en önemli sorusu ve bu kitap da bu soruya en yerinde cevapları vermekten hiç geri durmuyor.

 

Psikoloji
Etiketler
psikoloji