Engin sorumluluk

Bir mühendis. Kendine verilen projede çalışıyor. İşinin sorumluluğunu duyarak. “İşini gerektiği gibi” yapıyor. Bir öğretmen. Müfredata uygun programı uyguluyor, kendine öğretilmiş yöntemlerle derslerini yürütüyor. İşini iyi yapma sorumluluğunu duyuyor. Bir bilim insanı. Odaklandığı sorunları araştırıyor. Konusuyla ilgili araştırmaları yürütüyor, arkadaşlarıyla tartışıyor, yayınlar yapıyor. İşi neyi gerektiriyorsa onun sorumluluğunu duyarak yerine getiriyor.

Bu örneklerde kabaca söylenirse bir iş sorumluluğu vardır. İşin konusu ile sınırlı bir alanda çalışılmaktadır. Bu alana dar alan, sorumluluğuna da dar alan sorumluluğu diyorum. “Burada dur, bu işi yap” diyorlar, yapıyorsunuz. Konunuzla ilgili daha “geniş” bir sorumluluğunuz yok. İşinizi sizden beklenilen doğrultuda yapmakla sınırlı bir sorumluluğunuz var.

İşinizde yapılanın daha önce fark edilmemiş yollarını araştırıyor, dar alanda incelmeye, derinleşmeye çabalıyorsunuz. Mühendisseniz projenizi yürütmede yeni yollar, teknikler öneriyorsunuz. Öğretmenseniz, bilim insanıysanız, konunuzdaki daha “teknik”, daha “ince” noktaları fark ediyor; ayrıntılarda derinleşiyorsanız, alanınız ince alan, sorumluluğunuz ince alan sorumluluğudur.

Geniş alan, genişleyen dar alan projelerinin alanıdır. Araştırma alanı, sorun ufku genişlemiştir. Mühendis dar alanın dışına çıkmış, başka alanlarla ilişki kurabilmiştir. Örneğin yangın söndürme aygıtını geliştirmeye çabalarken, yangınların neden çıktığını, nasıl önlenebileceğini düşünmeye başlamıştır. Öğretmense, öğrettiği konunun insan yaşamındaki yerini sorgulayarak, diğer konularla ilgisinin anlamını keşfetmiştir. Keşfi, eğitim içinde geniş bir alan oluşturmaktadır. Bilim insanı önüne konan sorunun kaynağını, tarihini sormaktadır. Bilimin gündemini belirleyen nedir? Neden bir başka sorunla değil de bu sorunla uğraşmaktadır? Uğraştığı sorunun bilimin başka alanlarıyla nasıl bir ilgisi olabilir? Geniş alan sorumluluğu bilim insanı örneğinde bilimin içinde kalan sorumluluktur.

Dar, ince, geniş alanlarda çalışıp yalnızca bu alanların sorumluluğunu taşıyanlar, yaptıkları işi çoğunlukla bir “meslek” olarak görenlerdir. Dar alana sıkışmış “memurlar”, memurluğunu geliştirmeye çalışan ince alan çalışıcıları, işlerini gereği gibi yaptıklarında elbette saygın kişilerdir. Yaptıkları işin sorumluluğunu genişletebildiklerinde içinde bulundukları “çarkın” , “düzenin” ayırtısına yavaş yavaş varacaklardır. Geniş alan sorumluluğu eğitimde, bilimde, teknolojide, ticarette, hemen hayatın her alanında insan olarak duymamız gereken bir sorumluluktur. Geniş alan sorumluluğu duyma sorumluluğumuz vardır! Dar alanlara sıkışıp kafamızı kuma gömmek, bu acımasız düzenin daha acımasızca dönmesine yardım eder yalnızca.

Bir de bizi insan gibi insan kılacak olan engin alan sorumluluğu var. Engin alan sorumluluğu insan olma sorumluluğudur. Ne “iş” yaparsak yapalım, bu gezegende bir yerimiz varsa, o yer engin alandadır. Engin alan, en geniş, en değerli, en cana yakın sorumluluk alanıdır. Dar alanda yaşayan insan, kendini belli bir etnik gruba, belli bir meslek grubuna, belli bir topluluğa bağlı sanır. Hele darın darı yaşayanlar için yaşam, akrabalıkların, küçük çıkar topluluklarının içine sıkışmış yaşamdır. Uçsuz bir evrenin dünya denilen gezegeninde hakça bir düzenin kurulması sorumluluğunu taşıyıp kavgasını veren bir varlık olduklarının farkında değillerdir. Ne denli dar alanda olursak olalım, insanız, demek ki bitimsiz bir engin alandayız. Koşuşturmalarla yaşayıp gittiğimiz bu acımasız düzen bu engin sorumluluğu elimizden alıyor.

Elbette işimizi hakkıyla yapacağız. Dar alanda çalışıyoruz. Diyelim ki bir akademisyen olarak bizden beklenen sorumluluklar var. Alanımızın bilgisine sahip olamazsak, geniş alan sorumluluğu gevşer. İşini yapamayan sözde uzman, alanında bilgisiz, sorumsuz biri, geniş alan sorumluluğuna nasıl geçebilir? Belki şöyle bir örnek üzerinden bir açılım yapılabilir. Kişi çalıştığı dar alanın sorumluluğundan başka bir alanın sorumluluğuna geçmiştir. Bir matematik öğretmeni örneğin, konusunda yetkinleşmek yerine eğitim düzeninin insana yakışır biçimde oluşması mücadelesine kendini adayabilir. Bu geçiş elbette anlamlıdır, değerlidir. Ama burada düzeni sorun eden kişinin, düzeni, düzenin nasıl dönüştürüleceğini iyi bilmesi gerekir. Bu konuda kendini bilgiyle donatmalı, eyleme hazırlamalıdır.

Düzen kavgası engin alan sorumluluğu duymadan gerçekleştirilirse kuru bir kavga olur. Engin alanı duymadan, bu evrende bir canlı olmayı duymadan nasıl bir düzen kavgası vereceksiniz? Dar bilgi alanının papağanı olmak, mücadeleye zarar verir. Engin sorumluluğu duyduğunuzda neyin neden dolayı ne olduğunu anlamaya çabaladığınızda, dar çıkar alanlarının içine sıkışmazsınız. Bağnazlıktan, dar bakıştan uzak durabilirsiniz.

İnsan zaman zaman geniş alandan dar alana, dar alandan ince alana, bu alanların dehlizlerine düşebilir. Çıkış, engin alan sorumluluğunu duyan can oluştadır. Can bilim, can teknoloji, can eğitim bir gün yeryüzünde oluşabilir. Canı dar alana, ince alana sıkıştırma tehlikesinden sakınmaya çalışarak, elbette.

 

Prof. Dr. Ahmet İNAM
ODTÜ Felsefe Bölümü

Bu yazı Bilim ve Ütopya'nın mart 2018 sayısında yayımlanmıştır.

Can Pınarından