Psikiyatri

Psikanaliz nasıl tedavi eder?

Psikanaliz başlangıçta bir tedavi yöntemiydi ve histerik hastaların anlaşılması ve tedavi edilmesi üzerinde çalışılmıştı. Histerik nevrozlu hastalar hem Charcot’unun hem Breuer’in dikkatini çekmişler, sonra da Freud’u etkilemişlerdi. Freud, Anna O vakasını Breuer’den 1882’de dinlediğinde nöropatoloji ile ilgileniyordu.

Psikopat bir sinirbilimciyle beynin karanlık tarafına yolculuk

James “Jim” Fallon, 1947 doğumlu Amerikalı sinirbilimcidir. California Üniversitesi, Irvine Tıp Fakültesi’nde psikiyatri ve insan davranışları profesörüdür. Araştırma alanları arasında yetişkin kök hücreleri, kimyasal nöroanatomi, yüksek beyin fonksiyonları ve beyin görüntüleme yer alır. Fallon, şizofreni, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı dâhil olmak üzere sinirbilimin çeşitli alanlarında önemli katkılarda bulunmuştur. Fakat onu diğer sinirbilimcilerden ayıran asıl olay, 2006 yılında beyninin karanlık bir tarafının olduğunu fark etmesi ile olmuştur. Dr.

Ticari psikiyatri, bilimsel psikiyatri

Ticari tıbbın önde gelen özelliği, tetkik yaptırmada ve ilaç kullanmada abartıdır. Doğru olan, başvurana ayrılacak yeterli bir süre içinde önce anamnez almak (hastanın derdini etraflıca sorup dinlemek), ardından yapılacak etraflı bir fizik muayeneyle tanıya yaklaşmak veya varmaktır. Yeterli emek ve zaman veren iyi bir hekim, bazen hiç tetkik istemez bazen gerekli olanların en azıyla yetinir. Tanı ne kadar kesinse tedavi de o kadar basitleşir. Söz konusu olan ilaç tedavisiyse, iyi hekimlikte esas, en az sayıda ilacı en az dozda kullanmaktır.

İntihar

İntihar, araştırılması-yazılması-çizilmesi-okunması zor bir konu. Konu üstüne kendinizi vererek düşündüğünüzde, ister istemez ortaya çıkan gerginliği ve kasveti iliklerinizde hissediyorsunuz. Bir insanın, kendi isteğiyle, bile isteye yaşamına son vermesi gerçeği karşısında, kimi zaman tüyleriniz diken diken oluyor, kimi zaman sanki benzer bir acıyla canınız yanıyor, kimi zaman da sorunun içinde saklı öfkeyle dişlerinizi sıktığınızı fark ediyorsunuz.

Kaygı ve korkuya dayalı davranışsal bozukluklar

Korku ve kaygı bozukluklarını genelde beş grupta toplayabiliyoruz: Fobiler, panik bozukluk, genellenmiş kaygı bozukluğu, obsesif/kompulsif [takıntı (düşünsel / bilişselzorlantı (davranışsal)] ve travma sonrası stres bozukluklarıdır. Bunlar, korku ve kaygı temelli bozuklukları temsil ederler ve birbirleriyle de örtüşürler. Korku ve kaygı bozuklukları, bir duygu-durum bozukluğu olan depresyon ile de örtüşür. Kaygı bozukluğuna mutlaka bir miktar depresyon da eşlik eder.