Afete dirençli yerleşimler oluşturmak: Afet risklerini azaltma planı

Yazan
Dr. Meltem Şenol Balaban
ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Yazının Okunma Süresi
21 dakika

Giriş

Bu yazıda; son yıllarda uluslararası gündemi oldukça meşgul eden afet risklerinin azaltılması ve dirençli/dayanıklı toplum inşası konusunda yerel risk azaltma planlarının afet risk yönetişimindeki önemine değinilecektir. Marmara depremlerinin 20. yılında Türkiye’de deneyimlenen ve hâlihazırda devam etmekte olan “İl Risk Azaltma Planı” hazırlama sürecinden bahsedilecek ve sürecin yaygınlaştırılmasında aşılması gereken sorun alanlarına değinilecektir.

Çeşitli doğal ve teknolojik kaynaklı tehlikelere maruz olan Türkiye

Ülkemiz coğrafi koşulları ve iklimsel özellikleri bakımından birçok doğal tehlikenin yanı sıra günümüz kentlerinin sahip olduğu nüfus yoğunluğu ve endüstriyel üretim tesislerine yakınlığı sebebiyle de teknolojik kaynaklı tehlikelere maruzdur. Uzun yıllardır yaşanan doğal kaynaklı ve teknolojik kaynaklı afetler incelendiğinde depremlerin ve yol kazalarının başı çektiği görülmektedir (EM-DAT 2019).

Son yıllara kadar ülkemizde meydana gelen bazı afet ve acil durumlarda başarılı sayılabilecek müdahale ve iyileştirme çalışmaları yürütüldüğü gözlemlense de afet sonrası ortaya çıkan kayıpları azaltmada tek başına yeterli olmadığı kabul edilmektedir. Örneğin; 2011 Van depremi sonrası müdahale ekiplerinin olay yerine kısa sürede intikali, enkazdaki arama-kurtarma çalışmalarındaki çabalar vb. müdahale çalışmalarının zamanında ve profesyonelce yapıldığı belirtilse de Van depreminde yaşanan yıkımın ve etki alanının Marmara depremleri sonrası yaşananlara kıyasla görece kısıtlı olduğunu unutmamak gerekir (Şenol-Balaban 2019b). Buradaki kritik konu ise; müdahale etmeyi gerektirecek durum sayısının yani kabul edilebilir, en etkin biçimde üstesinden gelinebilecek olay sayısının/miktarının müdahale güçlerince altından kalkılabilecek düzeyde olmasıdır.

Uluslararası gündem ve afet risk yönetimi/yönetişimi yazını

Birleşmiş Milletler tarafından geçmiş afetlerin ekonomik kayıp incelemelerine dayanarak yapılan hesaplara göre; afet öncesi risk azaltmaya harcanacak 1 birimlik yatırımın, afet sonrasında ortaya çıkabilecek ekonomik zararların 4-7 birimini kurtarabildiği, bundan da önemlisi çok sayıda can kaybının da önüne geçilebileceği belirtilmektedir. Uluslararası afet yönetimindeki gelişmelere ve buna paralel biçimde ortaya konulan yazın incelendiğinde, afet kayıplarını azaltabilmenin “risk yönetimi odaklı” bir afet yönetiminden geçtiğini ortaya koymaktadır. Afet Risk Yönetimi ve risk azaltma stratejileri sayesinde olası zararlar yaşanmadan önce onları azaltmak ve mücadele etmenin yollarını çizmek mümkün olabilmektedir (Keskinok ve Şenol-Balaban 2017).

Risk yönetimi bakış açısı; afetlerle ilgili olarak belirsizlikleri anlama ve azaltmada sistemli düşünme ve planlama yetisini getirirken hâlihazırdaki ve gelecek riskleri ile ilgili bilimsel bulguların görselleştirilmesi ile toplum ve karar vericiler arasında da toplumsal bilinç ve farkındalık yaratmaya yardımcı olmaktadır.

Şekil 3’teki kavramsallaştırma; toplumdan topluma değişen başa çıkma kapasitesine dayanan kabul edilebilir risk seviyesinin ne olduğunun tespiti ve risk yönetimi aşamalarını özetlemektedir. Bu noktada risklerden kaçınmanın yanında onları azaltmaya yapılacak yatırım ile toplumca kabul edilebilir seviyeye indirebildiğimiz risklere müdahale eylemleri daha etkin olacak ve yeniden inşaya harcanabilecek meblağlar o toplumca katlanılabilir düzeyde olacaktır. Her şeyden önemlisi can kayıplarının bu sayede büyük oranda azaltılacağı tahmin edilmektedir.  

Uluslararası gündemin son birkaç kritik toplantısına bakıldığında; 2005-2015 yıllarını kapsayan Hyogo Çerçeve Eylem Planı örneğinde deklare edilen önceliklerden ikisi; her düzeyde dirençlilik/dayanıklılık ve güvenlik kültürünün inşasını yapmak ve afet risklerini azaltma konusunu uygulayabilecek ulusal ve yerel kurumsal temelleri oluşturmak olduğu görülür. Tahmin edileceği üzere afet riskleri öncelikle o afetlerin meydana gelebileceği yereli etkileme olasılığına sahiptirler. Bu sebeple o yerelin sakinleri tarafından ortaya konuldukları ve riskleri azaltma yönünde yapılması gereken eylemleri gerçekleştirdikleri takdirde daha dirençli/dayanıklı bir toplum olma yönünde gelişecekleri düşünülmektedir. Yerelin bu türden risk azaltma eylemlerini planlaması için de ulusal düzeyde kurumsal ve yasal sistemin buna paralel olarak düzenlenmesi beklenmektedir.

Afet Risk Azaltma konusundaki bir diğer üst düzey toplantı ise 2015-2030 dönemini kapsayan Sendai Çerçevesidir. Bu toplantı sonunda ortaya konan 7 hedeften biri; 2020 yılına kadar ulusal ve yerel afet risk azaltma stratejilerini belirlemiş ülke sayısının büyük oranda artmış olmasının beklenmesidir. Bunu destekler biçimde 2015 Paris Anlaşması ile iklim değişikliğine ve etkilerine yönelik küresel mücadele konusundaki taahhütlerin yanı sıra 2030 yılına kadar ulaşılması beklenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden Hedef 11: Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları ve Hedef 13: İklim Eylemi özellikle iklim değişikliğinin etkileri ile ortaya çıkan ve yaşam alanlarını etkileyecek konulara odaklanmıştır. Bunlara ek olarak 2017 Yeni Kentsel Gündem’de belirtilen afet riskinin azaltılması ve yönetimi, direnç ve müdahale esnekliği konuları da ulusal ve yerel ölçekte dirençliliğin/dayanıklılığın artırılması ve bunun için yerel risk azaltma planlarının hazırlanması yönünde çabaların artırılması gerektiği vurgulanmaktadır.

Mayıs 2019’da Cenevre’de hazırlanan Afet Risklerinin Azaltılmasında Küresel Değerlendirme Raporu’nda; riskten haberdar bir sürdürülebilir kalkınma için dirençlilik ve önleme için risk bilgisine/uyarılara erişimi, risk değerlendirmelerini, afet riski azaltma stratejileri ve işbirliğini artırmak beklenirken can kaybının yanı sıra etkilenen nüfus, ekonomik kayıp, altyapı hasarı ve temel hizmetlerde kesintide azalmanın hedeflendiği vurgulanmaktadır (şekil 4). Ancak yine bu toplantıda, Sendai’de ortaya konan hedeflerden biri olan; 2020 yılına kadar ulusal ve yerel risk azaltma planlarını hazırlayacak ülke sayısının artırılması hedefinin sağlanamayacağından endişe edildiği de belirtilmektedir.              

Afetlere yönelik olarak ulusal düzeyde benimsenen “afet risk yönetimi/yönetişimi” anlayışının hem merkezi hem de yerel düzeyde kapsamlı olarak yürütülmesi için risk azaltma stratejilerinin ve planlarının ortaya konulması yukarıda da bahsedildiği üzere uluslararası gündemde kabul görmüş ancak henüz süreç olarak tamamlanmış örneklere rastlamak pek mümkün olmamaktadır. Öte yandan birtakım kampanyalar (Benim Kentim Hazırlanıyor Kampanyası[1]) ve ödüllerle desteklenen (Sasakawa Ödülleri[2]) ‘dirençli kent’ kavramını uygulamaya başlayan kentler kimilerince bu türden risk azaltma çalışmalarının ilk örneklerinden sayılabilmektedirler. Bu noktada; yerel ve kentsel afet risk azaltma stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması için 3 temel faktör ön plana çıkmaktadır:

  • Sağlam/geçerli bir kentsel risk yönetişiminin varlığı
  • Risk bilgisinin sürdürülebilir biçimde kullanımı ve uygulaması
  • Riskten haberdar kentsel planlama ve gelişimin kurgulanması (GAR 2019)

Sağlam bir kentsel risk yönetişimi çerçevesi, sistemik risk modelleme ile desteklenen uygulanabilir risk bilgisinin varlığı ile güçlendirildiği takdirde etkin ve bağlam bağımlı olan yerel afet risk azaltma strateji ve planlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında hayati önemde olacağı vurgulanmaktır (GAR 2019).

Marmara depremlerinin 20. yılında Türkiye’deki yerel risk azaltma planı hazırlanma deneyimi

1999 Marmara depremlerinden beri geçen 20 yıl gibi bir süreyi beklenen biçimde kullanıp uluslararası düzeyde gelinen noktaya paralel biçimde bir ilerleme kaydettiğimizi söylemek pek mümkün görünmemekle birlikte, öte yandan yukarıda vurgulanan ulusal ve yerel risk azaltma planlarının hazırlanması konusunda bazı umut verici gelişmelerden bahsedilebilir (Şenol-Balaban 2019b). Bunlardan biri; AFAD Başkanlığı’nın yakın zamanda tamamladığı belirtilen ancak henüz kamuoyuyla paylaşılmayan Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) stratejik belgesidir. Bu belgenin hazırlanması için ilgili kurumları bir araya getiren katılımcı bir süreç işletilmiş, buna bağlı olarak bir strateji belgesi üretildiği söylenmektedir. Ancak yerelde yapılması planlanan risk azaltma planlarını yönlendirecek temel stratejileri ortaya koyan bu belgenin uzun süredir kamuoyu ile paylaşılmamasının yanı sıra yerel planları da yönlendirecek çıktılarının henüz kullanılmaya başlanmaması bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır. Bir başka gelişme ise, TARAP belgesinden elde edilen bu çıktıları genel itibariyle dikkate alması beklenen İl AFAD Müdürlükleri eli ve AFAD Başkanlık ve Üniversite desteğiyle yerelde işletilmeye başlanmış İl Afet Risk Azaltma Planı (bundan böyle İRAP) hazırlama çalışmalarıdır. Bu gelişmeler son derece sevindirici olsa da geçen 20 yıl boyunca risklerine yeni riskler ekleyen ve giderek yoğunlaşan kentlerimizle ilgili yapılması gereken risk azaltma strateji ve eylemleri 20 yıl öncesine göre daha da artmış olması sebebiyle de çözümü daha da zorlaşmış büyük bir sorun alanı olarak karşımızda durmaktadır.

Aslında 2013-2017 AFAD Başkanlık Stratejik Planı’nda da vurgulanan “risk azaltma faaliyetlerinde standartlaşmayı sağlamak” hedefinin alt faaliyeti olan risk yönetimi esaslarının belirlenmesi kapsamında ilk adım risk değerlendirmesinin tüm illerimizde aynı etkinlikte yapılmasını sağlayacak standartların ortaya konulması işi o dönemin gündemi içinde belirtilmekteydi. Bu amaçla afet risk azaltma ve kapasite geliştirme konusundaki uluslararası işbirliği kapsamında Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın (JICA) teknik işbirliği ile risk değerlendirmesi esasları ve yerel afet risk azaltma planının hazırlanması esaslarını belirlemek üzere “Etkin Afet Risk Yönetimine Yönelik Kapasite Geliştirme” projesi adı altında AFAD ile 3 yıllık bir çalışma başlatılmış ve Japon uzmanların bu konudaki desteğinin alınması sağlanmıştır. Bu olumlu gelişme sonucu ortaya çıkan deprem/tsunami, heyelan ve teknolojik kaynaklı afetler için risk değerlendirme kılavuzları ile eşzamanlı olarak hazırlanan bir taslak kılavuz çeşitli defalarda bir pilot ilde denenmek istense de ancak 2019 yılında ODTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne mensup akademik personelin de desteği ile Kahramanmaraş ili pilot uygulama projesi ile deneyimlendiği ve güncellendiği takdirde diğer illere de uygulanacağı bir proje olarak hâlâ devam etmektedir.

Peki, İl Risk Azaltma Planı (İRAP) nedir? Ne değildir?

Yukarıda bahsi geçen İRAP hazırlama kılavuzu; afet ve acil durumlara yönelik olarak, yerelde sorumluluk sahibi il AFAD müdürlüklerinin, illerindeki afet risklerini dikkate alarak, afet öncesi süreçleri barındıran ‘risk azaltma planı’ oluşturma yöntem ve tekniklerinin anlatıldığı ve planın hazırlanma sürecini gösteren bir kaynak niteliğinde olup illerin işletecekleri katılımcı bir süreç olan çalıştaylar yoluyla benzer biçimde her ilin hazırlayacağı planları tariflemektedir. Başka deyişle, bir pilot ilde deneyimlenerek güncellenecek kılavuz belgede anlatılacak yöntem izlenerek, çok paydaşlı bir işbirliği ile il afet risk azaltma planlarının ülke genelinde tüm illerde oluşturulması beklenmektedir.

Uluslararası gündemde de vurgulanan biraz önce de yazı kapsamında bahsedilen 3 önemli faktörden 2’si olan sağlam/geçerli bir kentsel risk yönetişiminin varlığı ile risk bilgisinin sürdürülebilir biçimde kullanımı konularının bu planların hazırlanması sürecinde dikkate alındığı söylenebilir.  Planların hazırlanmasını müteakip planlarda bahsedilen önceliklendirmeler, sorumlu ve ilgili kurumlar, finansman seçenekleri, süre gibi bilgileri de içeren eylemlerin uygulamaya sokulması ise 3. faktör olan riskten haberdar kentsel planlama ve gelişimin kurgulanması girişimi olacaktır. Bu 3 faktörden ilk ikisiyle ilgili olarak karşılaşılan sıkıntıların ortaya konulması ve bunlara yönelik çözüm arayışlarının bu planların yaygınlaştırılması bakımından kritik önemde olduğunu belirtmek gerekir. Bir pilot ilde henüz deneyimlenen ve henüz tamamlanmamış bu planın uygulanması süreci ile kent planlama pratiğinde “sakınım planı” olarak adlandırılan planlama anlayışıyla beraber nasıl kurgulanacağı üzerine ayrıca çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Bir toplumun afetler karşısında dirençli olmasını sağlamak ve mümkün olduğunca afet sonrası ortaya çıkabilecek hasarları en aza indirmek amacıyla geçmişte yapılanın tersine ön etkin (proaktif) olarak afet öncesi eylemleri, başka deyişle, risk azaltma ve hazırlıklı olma aşamalarını ön plana çıkarmak ve uygulamaya sokmak önem arz etmektedir. Afet yönetiminde afet öncesi, sırası ve sonrasını tarif eden her bir aşama için rolleri, sorumlulukları ve hedefleri tanımlayan planların geliştirilmesi eş düzeyde öneme sahip olsa da afet öncesine yapılan yatırımların ve dolayısıyla etkin uygulamaların sonucunda afet sırası ve sonrasında gerçekleştirilmesi planlanan eylemlere daha az yük düşmesi beklenmektedir. Başka bir deyişle, risk azaltma ve hazırlıklı olma aşamalarında diğerlerine nazaran önemli ölçüde zaman, çaba ve finansman sağlandığı takdirde afetin olası etkileri azaltılmış olması sebebiyle afet sırası ve sonrasındaki müdahale ve iyileştirme aşamalarında daha az zaman, çaba ve finansman gerekecektir. Dolayısıyla bu yazıya da konu olan “Afet Risklerini Azaltma Planı”, afetlerin olası etkilerini ortaya koyan ve bu etkileri en aza indirebilmek için afetler olmadan gerçekleştirilmesi gerekenleri bir süreç dâhilinde tarif eden, sorumluları ve sorumlulukları tanımlayan, sürdürülebilir bir plan olarak tarif edilebilir.

Afet risklerini azaltma planlamasında temel amaç; sürdürülebilir, kendi ayakları üzerinde durabilen, afete dirençli yerleşimler oluşturmaktır. Afet risklerini azaltma planlaması, bir doğal veya insan kaynaklı tehlikenin toplumdaki kentsel (yapılı) çevre üzerinde doğurabileceği etkinin tahmin edilmesini, bu etkileri azaltma amacıyla planlar yapılmasını kapsar. Afet Zararlarını Azaltma Planının temel hedefi, yerleşimlerin doğal, teknolojik ve insanlardan kaynaklanan nedenlerle meydana gelebilecek afetlere maruz kalınmasını ortadan kaldırmak ve/veya azaltmak amacıyla kısa, orta ve uzun vadeli eylemlerin belirlenmesidir. Afetlere maruz yerleşimlerde afet tehlikesi ve zarar görebilirlikleri, yani riskleri belirlenerek ve stratejik planlama yöntemleri kullanılarak Afet Risklerini Azaltma Planlarının geliştirilmesi dirençli/dayanıklı toplumlar yaratabilmek için bir gerekliliktir.

Afet riskleri azaltma planı, afet risklerine karşı dayanıklı olabilmenin yol haritasını çizer. Afetler olmadan önce alınabilecek tüm tedbirlerin katılımcı bir yaklaşımla etkilerinden fazlasıyla payını alması muhtemel olan yerelinde belirlenerek uygulamaya konulması, toplumun afetlere olan direncinin arttırılması temel bakış açısıdır. Yaşanabilecek bir afetten mümkün olduğunca az zararla çıkmak için toplumun ve yaşam çevresinin afetlerden zarar görebilirliklerini azaltmak, baş etme kapasitesini artırmayı ana hedefler olarak alan planlar hazırlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Hazırlanan bir risk azaltma planı ancak gerçekçi ve uygulanabilir olduğunda mevcut ve gelecek riskleri azaltma konusunda katkı sağlayacaktır.

Risk azaltma faaliyetleri, afet olayından önce gerçekleştirilir. Ancak, afetlerin ne zaman meydana geleceği kestirilemediğinden ve bazı risk azaltma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi uzun zaman alabildiğinden, faaliyetlerin tümünü yerine getirmek, her zaman mümkün olmamaktadır. O nokta itibariyle planların kısa, orta ve uzun aşamalar halinde tasarlanması ve değişen koşullar karşısında belirli sıklıkta yenilenmesi gereken planlardır.

Yapılması amaçlanan temel olarak; bölgeyi etkileyebilecek tehlikeler hakkında bilgi edinmeye yönelik sistematik ve sürdürülebilir bir yöntem kullanma yoluyla, tehlikeleri, zarar görebilirlikleri ve risk azaltma adına belirlenecek hedefleri net olarak ortaya koymak, etkili bir risk azaltma stratejisi takip eden yaşayan planlar hazırlanmasıdır.

İl Afet Risk Azaltma Planı (bundan böyle İRAP) temel planlama ilkeleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:   

  • Bölgeyi etkileyebilecek doğal veya insan kaynaklı tüm afet tehlikeleri bilinmeli ve konu edilmeli ve toplumda farkındalığı artırmak/canlı tutmak adına zaman zaman farklı kanallarla paylaşılabilmeli
  • Afet risklerini azaltma konusunda, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile STK ve üniversitelerin sürecine katılımı ve işbirliği sağlanmalı
  • Afet risk azaltma planları, ayrıntılı, kapsamlı ve stratejik olarak hazırlanmalı
  • Planlar esnek, gerçekçi ve uygulanabilirliği yüksek olmalı
  • Kurumsal yapılanma, sistematik yaklaşım ve kapasite artırımı konuları özellikle dikkate alınmalı
  • Belirli aralıklarla izleme, değerlendirme ve güncelleme yapılması sağlanmalıdır.

Aslında İRAP, sadece bir kez hazırlanarak rapor haline getirilecek bir belge değildir. İRAP belgesi ile illere risk azaltma hedef, strateji ve eylemlerini belirlemede ve uygulamaya koymakta plan/programlı yol ve yöntem vermek amaçlanmaktadır. İllerdeki kurum/kuruluş ve diğer ilgili tüm paydaşlarla üretilmesi beklenen bir yol haritasıdır. İlk kez hazırlanırken vakit alacak olsa da düzenli aralıklarla izlenerek yenilenmesi daha az vakit alacaktır. Hedeflere ulaşıldıkça iş kalemleri azalırken yeni risk sektör ve alanları çıktıkça yeni iş kalemlerinin doğacağı sürdürülebilir olması beklenen bir bakış açısı bulunan yaşayan bir plandır (Şenol-Balaban 2019a).

Bu amaç, kapsam ve tanımlar doğrultusunda Kahramanmaraş ilinde tehlike ve risklerin belirlenmesine, önceliklendirilmesine ve amaç-hedef-strateji ve eylemlerin farklı tehlikeler altında belirlenmesine yönelik bilgilendirme toplantıları ve çalıştaylar düzenlenmiş, yereldeki mümkün olan tüm ilgili kurum-kuruluşlarla il risk azaltma planının taslağının oluşturulmasına yönelik süreç işletilmiştir. Son aşamada önceliklendirilen eylemlerin bir iş planı dahilinde sunulduğu taslak belgenin uzun-orta ve kısa vadeli olarak ortaya konan hedefler doğrultusunda izlenebileceği online bir izleme sistemi ile sorumlu ve destek kuruluşların eylemlerin gerçekleştirilmesinin takibinin yapılması planlanmaktadır.

Bu pilot proje ile tüm sürecin zaman bağlı olarak planlanması ve işletilmesi AFAD Başkanlık ve üniversite desteği ile deneyimlenerek süreç içerisinde yaşanan sıkıntılar ortaya konulmasına çalışılmış ve ilgili kılavuzun bu kapsamda güncellenmesi ile diğer illerde sürecin işletilmesinde benzer sıkıntılarının yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması, bunun yanı sıra süreci hızlandıracak ve kolaylaştıracak gerekli mevzuatın oluşturulması planlanmaktadır.

Değerlendirme

Türkiye’de geç de olsa yerel düzeyde İl Afet Risk Azaltma Planlarının hazırlanmasına yönelik bu proje çalışması önemli bir adımdır. Ancak sürecin işletilmesi sırasında karşılaşılan sıkıntı ve kısıtların ortaya konularak değerlendirilmesi benzer çalışmaların daha iyiye gitmesi adına gerekli görülmektedir. Bu sıkıntılardan birkaçı şöyle özetlenebilir:
Yerel Risk Azaltma Planları hazırlanırken

  • Ortaya konulması gereken tehlike ve risklerin mekânsallaştırılması ve haritalanmasının yereldeki teknik kapasiteyle yapılmasında zorluklar yaşanması
  • İlgili paydaşların bir çalıştayda bir araya getirilerek toplu kararların alınmasının zorluğu
  • Çalıştay sürecinin işletilmesinde, konusunda uzman personelin tehlike özelinde örgütlenmiş çalışma gruplarını yönetmelerinin gerekli olması
  • Özellikle eylemlerin belirlenmesinin, önceliklendirme aşamasının yürütüldüğü ve sorumlu ve destek kuruluşların belirlendiği çalıştay sürecinde kurumların süregelen ilişkilerinin uyumlu olmasına bağlı olarak sürecin hızlı veya yavaş ilerlemesi
  • Risk azaltma eylemlerinin birçoğunun gerçekleştirilmesinde önemli rol oynayacak belediyelerin, 6306 sayılı Yasayı yürüten Çevre Şehircilik Bakanlığı’na bağlı il müdürlükleri gibi diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte risk azaltma eylemlerini İRAP’ın çizdiği çerçevede uygulamaya koyabilmesinin önünde mevzuattan kaynaklanan engellerin ve belirsizliklerin bulunması

Bununla birlikte, 2014 yılında yürürlüğe giren Mekânsal Planlar Yönetmeliği’nde sadece kavramsal olarak belirtilmiş olan ancak nasıl uygulanacağı belirsizliğini koruyan “Sakınım Planlaması”nın ve İRAP kapsamında ortaya çıkacak ve sorumlu kuruluşların takibinde olacak eylemlerin, farklı tür ve ölçeklerdeki imar planlarına nasıl entegre edileceği henüz belirsizliğini koruması gibi güçlüklerin olduğundan söz edilebilir.

Bu noktada, kentlerin mevcut risk profillerinin çıkartılması ve il risk azaltma planlarının hazırlanması için araştırma ve pilot uygulama çalışmalarına ivedilikle başlanması ve bu çerçevede hem finansal hem altyapı olanakları hem de işgücü ve bilgi birikimi bakımından daha güçlü olan merkezî yönetimin bu çalışmalara öncülük etmesi bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Son 20 yılda gecikmeli de olsa gelinen yerelde risk azaltma çalışmalarına başlama yönündeki bu girişim sevindirici olmakla beraber, kentlerde gerekli görülen uygulamaları yönlendirecek mevzuatla birlikte şehir planlama disiplini içinde risk azaltma eylemlerinin nasıl ele alınarak plan kararlarına dönüşeceği konusu ilerleyen günlerde gündemimizi meşgul etmesi gereken konulardan biri olarak karşımıza çıkacaktır.

Kaynaklar

AFAD 2019, İl Afet Risk Azaltma Planı Hazırlama Kılavuzu Taslağı, AFAD-Planlama ve Risk Azaltma Dairesi Başkanlığı

Balamir, M. 2011, “Uluslararası Afetler Politikası, Güvenli Kentler Kampanyası ve Sasakawa Ödülleri”, Dosya 26, Eylül 2011, sf.17-24, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yayını] (http://www.mimarlarodasiankara.org/dosya/dosya26.pdf, Erişim tarihi: 24.10.2019)

EM-DAT 2019, The Emergency Events Database - Universite catholique de Louvain (UCL) - CRED, D. Guha-Sapir - www.emdat.be, Brussels, Belgium (Erişim tarihi: 24.10.2019)

GAR 2019, Full Report, UNDRR, (https://gar.unisdr.org/sites/default/files/reports/2019-05/full_gar_report.pdf, erişim tarihi: 24.10.2019)

Keskinok H. Ç. & Şenol-Balaban M. 2017 ‘Afet Sakınım Planlaması ve Uygulamaları’, M. Şenol-Balaban (Ed.), Kent, Planlama ve Afet Risk Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, sf. 167 – 192, Eskişehir

Şenol-Balaban, M. 2019a. Kahramanmaraş Bilgilendirme ve Çalıştay Sunumları, İl Afet Risk Azaltma Planı Kılavuzu Güncellemesi ve Pilot Uygulama Projesi kapsamında, Kahramanmaraş.

Şenol-Balaban, M. 2019b. ‘Marmara Depremlerinin 20. yılında Kentlerimiz Doğal ve Çevresel Tehlikelere Hazır mı?', Mimarlık, Sayı: 409, sf. 20-24.  

 

[1] Daha fazla bilgi için ilgili adres: https://www.unisdr.org/we/inform/publications/14043

[2] Balamir 2011

Toplum Bilimleri
Etiketler
deprem
doğal afet