evrim

Empatiye empatik yaklaşım

Kapitalist sistem ideolojik olarak yanılsamalar bütünüdür. Sistemin fikriyatına göre insan doğuştan bencil ve rekabetçidir. Hayatta kalması için diğer insanlara karşı düşmanca bir tutum alması gerekir. Yaşamda elbirliği, duygudaşlık ve dayanışmayla değil acımasız bir yarışı kazanarak ayakta kalınabilir. Bu yarışa yıkıcı bir hırsın eşlik etmesiyse kaçınılmazdır. Yaşamın kendisi ve insanın doğası kapitalizmin suretinden başka bir şey değildir. Kapitalizm insana kendini ve dış dünyayı mutlak gerçekmiş gibi gösterir.

İslam tarihindeki akılcıları savunmanın önemi

İslam kültüründe Engizisyonun olmadığı söylenir. Bu anlatıya göre Engizisyon Batıya has bir kurumdur. Bizim kültürümüzde olsa olsa tekil ve istisnai örnekler vardır. Bu örnekler de aydın ve yönetici sınıf içindeki kişisel çatışmaların bir sonucudur. Oysa İslam tarihine biraz yakından baktığımızda akılcılıkla nakilcilik, özgür iradeyle kader, bilimle hurafe, tanrıtanımazcılıkla tanrıcılık, materyalizmle idealizm arasında çağlar boyunca süren büyük kavgalar yaşanmıştır. Bu kavgalar ve çatışmalar düşünsel zeminde cereyan etmiş ama hep bir iktidar ve toplum tasarımının sonucu olagelmiştir.

Uyku bozuklukları

...

Her bireyin sağlıklı bir gün geçirebilmesi için ihtiyaç duyduğu uyku miktarı farklıdır. Kişilerin ihtiyaç duydukları uyku süreleri ise yaşlarına, yaşam biçimlerine, sağlık durumlarına, yaşadığı yerin çevresel özelliklerine göre değişiklik gösterir. Burada önemli olan uyku süresinden ziyade uyunan uykunun kalitesidir. Sabah dinlenmiş ve uykusunu almış bir şekilde uyanmak, gün içi işlevsellikte yeterli olmak kaliteli bir uyku uyumanın en önemli göstergeleridir.

Uyku genel sağlığın önemli bir göstergesidir.

Bunca tehlikesine rağmen neden uyuduk? Uykunun anlamı

...Avcı-toplayıcı ve göçebe atalarımız için, eğer tehlikeli bir durum yoksa hava karardıktan bir süre sonra uyumak, son derece olağan bir davranıştır. Çünkü melatonin salgıları karanlıkta artmakta, gözler ağırlaşmakta ve uyku isteği ortaya çıkmaktadır. Sirkadyen ritim kapsamında değerlendirildiğinde bu uyku hali, gün aydınlanmaya başladığında sona ermektedir. Ancak sıra dışı bir ses, bir yırtıcının yaklaşmakta olduğunu haber verebilir. Böyle durumlarda uyku hali aniden bozulur ve kişide adrenalin salgıları artar.

Beynin esnekliği, evrim ve rüyalar

"...Geçmişte özellikle lise ve tıp fakültesi yıllarımda rüyalar ile aklıma takılan en önemli konu REM (hızlı göz hareketleri/Rapidly Eyes Movement) uykusu = rüya konusu yaklaşımıydı. Çünkü genelleme yapılarak ve bu hata temel alınıp ancak REM döneminde (yani uyuduktan yaklaşık 90 dakika kadar sonra) rüya görebileceğimiz öğretisi her gün yaşadığımız bir deneyim ile çelişiyordu. Derslerde, sınıf ve amfilerde bir an kafanız düşer bir-iki dakika uykuya dalarsınız ve rüya görürsünüz. Burada bir tuhaflık var deyip buna bir bakmam lazım deyip hep geçiştirdim.

Uyumak...

Görünüşte zıt olan durumları diğeri olmadan tanımlamak mümkün değildir. Bu durumlar “aydınlık-karanlık” gibi birbirleri ile ilişkili ve bağlı, tamamlayıcı süreçlerdir. Eski Çin felsefesindeki “Yin-Yang” zıt özelliklere sahip ikiz ilkeler düşüncesinde olduğu gibi her kutup birbirine karşıt ancak birbirine bağımlı ve birbirine dönüşen süreçlerdir. Bir nitelik doruğa ulaştığında, doğal olarak karşıt niteliğe dönüşmeye başlayacaktır.

Uyuyalım!

Uyku, canlılığın ve insanın en büyük gizemlerinden biri. Nasıl âlet yapımı, ateşin kullanılması ve evcilleştirilmesi, etin tüketimi ve beynin büyümesi türümüzün evrimsel tarihi açısından kritikse uyku da en az onlar kadar kritik bir  süreç. Uyku gerçeğinin gölgede kalması ya da yeterince işlenmemesi büyük bir eksiklik çünkü insan yaşamının  üçte birini uyuyarak geçiriyor. Uykuda öğrenme sürecini tamamlıyor, uykuda zekâsı pekişiyor, uykuda beynini ve bedenini onarıyor, uykuda sosyal yaşama hazır hâle geliyor.

Epigenetik: Genetik determinizme darbe

Yakın bir zamana kadar dişi ve erkekten yavrusuna sadece genlerin aktarıldığı ve kalıtımın bu yolla olduğu varsayılıyordu. Gen ötesi, genetik dışı, genetik olmayan anlamına gelen epigenetik bilimiyle birlikte durumun tamamen öyle olmadığı; çevresel deneyimlerin, yaşam tarzının, alışkanlıkların, davranışların, psikolojik durumun, hatta büyük baba ve babanın yediklerinin-içtiklerinin olumlu ya da olumsuz sonuçlarının da yavruya aktarılabildiği ortaya çıktı.