Bilgi özgürlüğü

Bilgi özgürlüğünü anlamadıkça akademik özgürlüğü anlamamız eksik kalır. Bilgi özgürlüğü bilgi edinme, bilgi yayma özgürlüğünden oluşmaz yalnızca. Bilgiyi araştırma, eleştirme, ulaştırma, tartışma, ifade etme özgürlüğünü de kapsayan çoğunlukla üzerinde yeterince durulmamış, düşünülmemiş bir kavramdır.

Bilgi özgürlüğü, insanın bilgisiyle insan olma özgürlüğüdür. Bilginin üzerinden baskıların kalkışıyla insanın bilgisiyle özgürleşmesidir. İnsan bilgi üretir, bilgi edinir. Oluşturduğu bilgiler onun yaşamda kalmasına, değerler üreterek bilim, sanat, inanç düzenleri oluşturup yaşamdan hayata çıkmasına yol açar. (Yaşam, bu dünyada varlığımızı sürdürme alanı ve süreçlerinden oluşuyor. Bu alanı ve süreçleri yüksek değerlerle donattığımızda hayata ulaşırız.)

Bilgi güçtür bir anlamda ama gücün etkisi altındadır da. Bilgi “gerçeği” anlamaya yöneldiğinde, gücü elinde tutanlar tarafından yönlendirilir, çarpıtılır. Ayarlanır. Bilginin eğitimle aktarılışında da bu yönlendirme ve ayarlama yoğun biçimde görülebilir. Ders kitapları, ders müfredatları, onların aktarılış biçimi bilginin kendi “iç işleyişini” bozabilir. Örnek: Matematik derslerinde verilen bilgilerin belli bir tarihi, ortaya çıkış süreci var. Bu bilginin iç işleyişinin ne kadar farkındadır ders kitapları yazarları, ders müfredatı yapıcıları? Aktardıkları bilgilerin kaynağını, hangi sorunların, hangi yaşam biçimlerinin, hangi toplumsal ekonomik yapının ürünü olduğunu bilerek mi o kitapları yazıyorlar? Nasıl oluyor da zihinleri açması gereken matematiksel düşünme, çoğunlukla “anlaşılmadan” yapılan işlemlerle ezbere sürdürülen bir bilgi süreci oluyor? Nasıl oluyor da birçok insan kitaplar okuyor, diplomalar alıyor ve cahil kalıyor? İnsanı cahil kılan bilgi, özgürlüğü olmayan, insanı özgür kılmayan bilgidir.

Eğitimimizde yaygın olan ezberci tavır, bilgiye ezberci yaklaşım, bilgi özgürlüğünden yoksun olduğumuzun en açık belirtilerinden biridir. Bilgi istiklâli olmayan bir kültür, diğer kültürlerin boyunduruğu altına kolayca girebilir. Bilgi istiklâli, bilgi özgürlüğü, bilgi özerkliği olmayan biri tartışamaz, eleştiremez, yorum yapamaz, bilgiye anlamlı katkılarda bulunamaz.

“Kitap okuyun” denir. Sorulmaz: Hangi kitabı, nasıl okumalı? “Öğrenin” denir. Neyi nasıl öğreneceğiz? Neden öğreneceğiz? Öğrendiklerimizi hayata nasıl geçireceğiz?

Bilgi nedir bizim için? Onunla diploma alacağımız, iş bulacağımız bir araç mı? Bilgimizle daha özgür mü olacağız yoksa bilginin altında ezilecek miyiz?

Bu noktada “okul bilgisi”, “yaşam bilgisi”, “hayat bilgisi” arasında bir ayırım yapmak gerekiyor.

Okul bilgisi, sadece kitaplardan, okulda ders görürmüş gibi devşirilen bilgi, ne kadar yarıyor yaşamın sorunlarını çözmeye? Yaşamda tutunmayı, birlikte yaşamayı, paylaşmayı öğrenmede ne kadar katkısı var okul bilgisinin? Kendi yaşamını özgür biçimde oluşturmaya çalışan biri okul bilgisi karşısında özgür müdür? O bilgiyi, o bilginin altında kalmadan, o bilgiyle ezilmeden, onu eleştirip yorumlayabilecek bir özerk duruşla yaşama geçirebilmekte midir? Hele hangi değerlerle yaşanacağı, hayatın anlamının, amacının ne olduğu sorularının tartışılabileceği bir ortama, bilimin, sanatın, felsefenin alanına ne kadar katkısı vardır okul bilgisinin?

Yaşam bilgisini “büyüklerinden” körü körüne, irdelemeden, yorumlamadan edinenler o bilgi karşısında özgün değillerdir. Bilgiyi “yığma” bilgi olarak yüklenen biri, okul bilgisini yaşam bilgisine dönüştüremediği gibi, yaşam bilgisini de tepesindeki buyurgan bir güçten aldığı için o bilgiyi “körlemesine” yaşayacaktır. Anlayamadığı, anladığını sansa da zihninde yoğuramadığı, içselleştiremediği bilgiyle yaşayan insandaki bilgi özgür değildir. Bilgisi onu sıkıştırmakta, darlaştırmaktadır. Sığlaştırmaktadır.

Bilgi sağlığı ile bilgi özgürlüğü arasında önemli bir ilişki vardır. Bilgi, sağlığımızı bozmamalıdır. Bilgi sağlığı (epistemiyatri diyorum ona!) yerinde olmayan biri, edinmeye çalıştığı bilgiyle düşünme, anlama, kavrama özgürlüğünü yitirir.

Bilginin ardından koşan araştırıcı, keşfedici, icat edici insanlar, bilimde, sanatta, düşünce alanında bilgi özgürleştiricileridir. Bilgilerin anlaşılagelen yaşam içine sıkışmasına, hayatı durağanlaştırmasına izin vermezler. Canlı, taze bilgiler devşirirler.

Akademik özgürlük, öncelikle bilgi özgürlüğü gerektirir. Akademide yaşayan insanların bilgi sağlıklarında sorunlar varsa ürettikleri ya da öğrettikleri bilgide, yaptıkları eğitimde de sorunlar var demektir. Elbette akademik yaşam üzerinde baskı kurarak akademisyenlerin görüşlerini ifade etmelerini engellemek, o ülkedeki akademik bilgi özgürlüğüne darbe vurmaktır. Ama bilgiyle ilişkilerinde özgür olabilecek, özgür bilgili, epistemik gücü olan akademisyen yetiştirmek, üniversitelerin bilgi özgürlüğünü, bilgi sağlığını sağlamak için büyük ödevidir.

Sığ bir biçimde, robotik, şaşmaz algoritmalarla verilmiş bilgi özgür değildir. Üniversitenin temel görevi, öğrencisi ve akademik kadrosuyla bilgiyi özgürleştirmek, zenginleştirmektir.

 

Prof. Dr. Ahmet İNAM
ODTÜ Felsefe Bölümü

Can Pınarından
Etiketler
Can Pınarından
ahmet inam